hesabın var mı? giriş yap

  • televizyonlar kaç gündür haber üstüne haber yapıyor. "bu ramazan 17 saat oruç tutacağız, ayvayı yedik!" kabilinden. 17 saat rakamı milletin gözünün içine, kulağının dibine o kadar çok sokuluyor ki, bu yıl pek çok kişi "17 saat çok uzun, iftar gelmez. ben kesin dellenirim. orucu yerim" lafları etmeye başlamıştır bile. haliyle ben de etkilendim bu haberlerden. 17 saat aç kalmak sorun değil ama susuzluk kafama takılıyordu. onu da valide sultan'ın telkinleriyle çözdüm. bizimki sözlüğün otomatik mesaj gönderme fasilitesi gibi aşmı$, yarmı$ bir şahsiyet. 3 ayların 2'sini oruçlu devirdi, yarınki oruç ona çerez. he ne diyordum, "oğlum bol bol su iç" dedi. aldım dolaptan 1.5 litrelik sanki denizden çıkmış buz gibi suyu. diktim kafaya. şimdilerde damacana gibiyim. bir tek pompam ve örtüm eksik. hareket ettiğimde midemde deryalar dalgalanıyor. ancak mutlu ve huzurluyum. gece damacana, gündüz termos gibi dolaşacağım memlekette.

    allah herkese kolaylık versin. atayist arkadaşlar da lütfen bu entrye salça olmasın. onlar satürn'ün halkalarını ve hemen her evde esraregiz bir şekilde kaybolan çorap teklerini açıklasınlar?!?!

  • yhaa canım ölmüşsün de mesajını şimdi gördüm. bundan farkı yoktur gözümde. rezil kadın. böyle tipler hep vardır ya biri ölür diğeri çıkar der ki yarım saat önce konuşmuştuk nasıl olur yhaa. anlatır da anlatır herkese onun ölümünden önce konuştuğunu. sahneye çıkmak ister .prim yapmak ister. soma madencilerinin ölümünde yüzüne kömür sürenlerden şu kadarcık farkı yoktur. kepazesiniz.

  • sınıfta anıl var. anıl'ın cyborg olduğunu düşünüyoruz. anıl bir anadolu lisesinden bizim okula bizim bilmediğimiz bir puanı yükseltmek için gelmiş. anıl odasının duvarına güneş saati çizmiş.

    sınıfta gülcan var. matematik hocası gülcan'ı seviyor. bu dünyada belki de bir tek gülcan'ı seviyor. hatta gülcan'ın karnesine "unutma unutulanlar unutanları asla unutmaz" yazmış. (bkz: ibrahim erkal)

    hocanın sorduğu bütün sorulara ya anıl parmak kaldırıyor ya gülcan. biz de not tutmak zorunlu olduğu için deftere çizdiğimiz şekillere not süsü vermeye çalışıyoruz. figüranız biz.

    bir gün hoca tahtaya bir soru yazdı. yabancı bir ses "30 derece" dedi.

    hoca sınıfı bakışlarıyla taradıktan sonra sordu "kim dedi onu?"

    alper, anıl ve gülcan'ın sultasını kırmanın verdiği sevinçle "ben" dedi.

    hoca alper'in sırasına doğru ilerledi. hoca yaklaştıkça alper'in suratındaki zafer ifadesi yerini endişeye bıraktı. gelen bir aferinse şimdiye kadar gelmiş olmalıydı...

    hoca kendisinden beklenmedik bir çeviklikle alper'e dalıverdi. hem de ne dalmak... sağlı sollu. duvar tarafında oturan alper'in kafa lambrilerden sekip tekrar tekrar hocanın yumruklarıyla buluştu.

    alper büyük bir şok ve küçük bir beyin sarsıntısı yaşarken hocanın soluk soluğa sesini duyduk:

    "parmak kaldırmadan konuşma!"

  • aynı şeyi ev sahibime yapmıştım ama o doktor değil* whatsapp üzerinden kira pazarlığı yapıyorduk yazışarak, ben her hitabımda "siz" yazdıkça o ısrarla "sen" diyor, en son "senin dediğin gibi olmuyor" diye yazınca hemen telefondan aradı gerildiniz sanırım diyor, yoo dedim sende nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri diyerek ardından yalancı bir kahkaha patlattım. bir daha asla sen demedi.

    size "sen" dilini kullanan kim olursa olsun "siz" dilini kullanmayın, başka dillerde olanlar o dilin kullanıcılarının sorunu, bu dilin nezaket kuralları var ve nezaket karşılıklı olursa bir anlamı olur...

  • kedisini seviyordur. ayrıca sırf lüks arabaya binmek ve o aracın yakıtını, tamirini, yedek parçasını vs. karşılamak için dünya kadar para harcayan insanlar var. hem de araba canlı bile değil. buna ne diyeceksin kulak misafiri?

  • bu gece de muthis olan efsane program. ızleyin, mutlu olun.

    --- spoiler ---

    ahmet cakar : bir cin atasozu vardir; kakayi ustune oturarak saklayabilirsin ama kokusunu saklayamazsiniz.

    sinan engin: kurutursun.

    --- spoiler ---

  • annem kendisine ingilizce ogrenmeye gidiyorum diye evden cikar babamla bulusurmus yil 1972. ingilizce yalan olmus ben gercek...

  • "kisi komplekslerini yok etmeye degil onlarla uyumlu olmaya mucadele etmelidir. dunyadaki davranislarini uygun sekilde yonlendiren onlardir."
    sigmund freud