hesabın var mı? giriş yap

  • komplike olması.

    türkiye’de tutan zincirlere/restoranlara bakarsak basitlik hepsinde ortak özellik; köfteci, burgerci, pizzacı, pideci, börekçi, ciğerci, pilavcı, dönerci, kahveci vs. bu mekanlara zaten canın özellikle o şeyi çektiği için gidersin ve çok zaman harcamadan istediğine kavuşursun. subway’in ekmek arası 60 farklı çeşit kombinasyonu var ve içine konulacak her malzemeyi ayrı ayrı düşünüp karar vermek de işkence. hadi diyelim karar verdin, yanına cookie mi olsun cips mi olsun? ekmek susamlı mı olsun yoksa parmesan kekikli mi olsun? tüm kombinasyonu parmesan kekiğe göre yaptınız ama o ekmek kalmamış, çavdarla tavuk yakışmayabilir, en baştan biraz daha mı düşünsem?

    hayat bu kadar zorken yemek yeme prosesi biraz daha kolay olmalı.

  • iki gösteride de konu aynı gibi dursa da, cem yılmaz, olayı anlattıktan sonra "aslanın var olması zaten mucizenin kendisi değil midir? mucizeyi varlığında aramak varken neden çıkardığı seste arayalım?" şeklinde bir tespit yapmıştır ki ancak felsefe kitaplarında falan bulabilirsiniz, doğu da bu seviyeye anca aşağıdan bakar elini gözüne ışık gelmesin diye siper ederek.

  • adından da anlaşılacağı üzere yalnızca hayalperestlikten farklı bir durum. insanın sosyal bağlarını koparıp atabiliyor. dünyayla uyumsuz birine çeviriyor onu. "ben de gün içinde sık sık hayal kurarım. kafamda klip çekiyorum" gibi şeyler bir şekilde sizi buraya yönelttiyse yanlış yere yöneltmiş olabilir.

    bundan muzdarip olanlar her gün birbirinden farklı hayallere kapılmıyorlar. belli bir örüntüsü oluyor hayal dünyalarının. çoğunlukla da birden fazla hayal dünyaları oluyor. kafalarının içinde belli karakterler oluyor, bazen bir karakterin bir hayalde belli bir surette olup diğerinde biraz daha farklı bir rolde peydah olabildiği durumlar oluyor. bazı karakterleri çok seviyorlar. gerçek hayatlarında tanış oldukları insanları sevemedikleri kadar çok seviyorlar. bazı karakterlerden hoşlanmıyorlar. bu noktada tahmin etmek pek güç olmaz herhalde. bu insanlardan güzel yazarlar çıkıyor. aynı şekilde, ağırlaşan vakaların şizofreniye yakınsadığını düşünmek de yersiz olmaz herhalde.

    bitmeyen bir süreç. bilinen bir tedavisi de yok ama ben hastalık olarak bile görmüyorum zaten. bir durum benim için sadece. kontrol altında tutabileceğiniz bir disipline uyarlayınca bir lütuf olduğu bile söylenebilir.

    http://www.theatlantic.com/…laces-real-life/391319/

  • yaklaşık bir yıl önce hayalini kurduğum araba a5.sonra dayanamayıp gidip palio aldım.mtv'si düşük, az yakıyor, park yeri sorunuda yok.detaya girmem gerekirse, ön camlar otomatik.dikkat ettiyseniz detayda bile boğmuyor.çokzel.

  • kız belasını aramış, bulmuş. işin kötü yanı baba kızının tırnağı kırılsın istemez. ilerde dayak yiyecek, ölecek yine baba üzülecek.

  • bir allahın kulunun "etimoloji" kelimesinin etimolojisini yazmaması ile şaşırtmıştır.

    etimoloji kelimesi türkçeye fransızca aynı anlama gelen "étymologie" kelimesinden geçmiştir. türkçedeki en eski kullanımı 1910'a tarihlenmektedir. fransızca sözcük eski yunanca "etymología" kelimesinden alıntıdır. bu kullanım grekçe asıl, hakiki, gerçek anlamındaki étymon köküne, akıl, bilim, söz anlamlarındaki lógos ekinin eklenmesinden türetilmiştir.

    etimolojiye osmanlıcada ilm-i iştikak adı verilir.

    kaynak: wiki