hesabın var mı? giriş yap

  • yer birkaç sene önce monako.
    tesadüf eseri bindiğim takside bach çalmaktadır ve şoför ikizi kadar gerard depardieu'ye benzemektedir, ama baya bir genç halidir. bach hastası ve gerard hayranı biri olarak şoför bey'i hayranlıkla izlerken ön koltukta gabriel garcía márquez'in yüzyıllık yalnızlık kitabını görürüm. sohbet etmeye başlarız, türk olduğumu duyunca nazım hikmet'den orhan pamuk'tan bahsetmeye başlar. adam orhan pamuk'un tüm kitaplarını okumuştur, en sevdiği kitabı ise benim adım kırmızı'dır. türkiye'de taksilerde ibrahim tatlıses o da olmadı ankaralı turgut duymaya alışmış bünye bayram etmektedir. bu arada konu şaraplara gelir, adam bana birkaç güzel şarap önerisi bile yapar. ben mavi ekrana bağlamak üzereyken gideceğim yere varmamızla yolculuğumuz ve ne yazık ki aşkımız sona erer.

  • öğrenim kredisiyle yaşayan öğrencidir. on lirayla yumurta ve ekmek alıp evdeki aç arkadaşlarını doyuracaktır.

  • agatha christie'nin kurgu karakteri meshur dedektif hercule poirot'nun tespiti. insanlik tarihi ve dunya tarihinin tek cumlelik mukemmel bir ozeti.

    dunyanin tarihi boyunca bitmek bilmeyen, ve insanlar varoldukca asla bitmeyecek acilarin, kiyimlarin, savaslarin, cinayetlerin, tecavuzlerin, goz yasi ve caresizliklerin sebebini bundan daha mukemmel sekilde aciklanabilir miydi bilmiyorum.

    cunku herkes kendine gore iyi, yaptiklarinin kendilerine gore hakli sebepleri var. en azili katiller de, en yuzsuz hirsizlar da, en acimasiz diktatorler de kendinin iyi bir insan oldugunu dusundu tarih boyunca. bir sey yapiyorlarsa "hakli bir sebebi" vardi elbette.

    dunya tarihinde "seytana uyup" nice canlar alindi, nice kadinlar katledildi kanlariyla "namus temizlemek" icin, nice ilac ve tedavi paralari dolandirildi "zor durumdaki" insanlar tarafindan, kim bilir kac kez gasp edildi kucucuk cocuklarina ekmek goturenlerin son kurusu "sadece karni ac olan gariban kader kurbanlari" tarafindan. kimi zaman engizisyon mahkemelerinde "kotulukle mucadele etmek icin" akla hayale gelmeyecek yeni iskence turleri icat etti "tertemiz ruhlu iyi insanlar" , kimi zaman isgal ettikleri ulkelerdeki kadin ve cocuklara sistematik olarak tecavuz etti "savasin stresi yuzunden ne yaptigini bilmeyen" buyuk buyuk ulkelerin parlak uniformali askerleri, kimi zaman onmilyonlarca genc dunya savasi siperlerinde cansiz yere dustu "kotuluge karsi mucadele eden" politikacilarin korunakli konutlarindan verdikleri kararlarla. "kutsal dava"lari icin nice hayatlar yoketti "yuce ruhlu dava adamlari". "bir anlik ofke" ile nice canlara kiydi "aslinda iyi biri olup asla oyle bir sey yapamayacak" tipler. kac firma "insanlara daha iyi urunler sunabilmek icin" katletti dogayi, kac delik acildi dunyanin kalbine "degerli madenlere ihtiyac oldugundan". laboratuarlarda kac hayvan akil almaz acilara maruz birakilarak dilsiz isyanlarini haykiramadan olduruldu "kadinlarin ciltlerinin hic olmadigi kadar parlak" olmasi icin "fedakarca calisan bilim insanlari" tarafindan.

    hep bir "hakli sebep" vardir. birbiriyle savasan iki ulkeye sorsaniz ikisi de kendilerinin iyi dusmanlarinin kotu oldugunu soyler, "hakli sebep"lerini siraladikca siralar. iki kisi kavga ediyorsa ikisi de kendini hakli ve iyi karsisindaki haksiz ve kotu gorur.

    kimse de demez ki "hepimiz iyiysek dunya neden bu kadar kotu?". karsisindaki "kotu"yu ortadan kaldirinca dunyanin cennet olacagini dusunur. kendisinin de birilerine kotulugu dokunmus olabilecegini, birilerine gore "kotu" olabilecegini aklina getiremez.

    halbuki bir "kotulugu" ortadan kaldirmak icin insani sinirlari astiginda, basarili olunsa bile ortada hala bir kotuluk ve kotu kaldigini, bu kotulugun de kendisi oldugunu idrak edemez "iyi" insanlar.

    kisacasi bir gezegen dolusu maho (bkz: banker bilo) aklina esen her seyi yapar da yine kendini hakli gorur. "yaptim, yaptim ama hele bi sor niye yaptim" diye sebeplerini siralar. ustelik bu sebeplere o kadar sorgulanamaz sekilde kendini inandirmistir ki gozlerinde "tereddutsuz hakli" bakislari gorebilirsiniz.

    yani yarin bir gun uzaylilar dunyaya gelip "oglum hem gezegeninize hem de birbirinize niye bunlari yaptiniz kavat bacanaklar?" dese "yaptik, yaptik ama hele bir sor niye yaptik?" diyerek ne kadar hakli sebeplerle yaptiklarini, aslinda ne kadar iyi bir insan olduklarini anlatacak bir gezegen dolusu insan var. hatta bu inanmislikla uzaylilari bile "bu kuskusuz hakli sebebe" ikna edebilirler.

    kisacasi insanoglu varoldukca kotuluk hic bitmeyecek.

    tabii ki sizi haric tutuyorum. ben sizin yureginizin guzelligini biliyorum caniiiiim, neler neler yasadiniz da bir gik bile demediniz, kimseye bir kotulugunuz dokunmadi, ne kadar iyi bir insan oldugunuzu bilen biliyor.

    ben mi? ben zaten melek gibi adamim, hic kimseye bir kotuluk yapmamisimdir. ha yapmissam da, "yaptim, yaptim ama hele bir sor niye yaptim".

  • bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. tamirciler geliyor, bir türlü çalıştıramıyor.

    sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. sonra, kendini izleyenlere dönerek;

    "bana bir çekiç getirir misiniz?" demiş.

    çekiç gelmiş. çekici eline alan tamirci, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici "tık" diye vurmuş. o da ne? makine, başlamış çalışmaya...

    patron, son derece memnun. sormuş;

    - borcumuz ne kadar?

    - 1000 dolar.

    - neee... çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?

    - evet.

    - peki... o zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. istediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.

    bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;

    çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.

    çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.

    toplam: 1000 dolar.

  • burda mallarını kiraya verip almanya’da sosyal yardım alma devri bitti. bitti o iş.

    derhal ülkeye dönün bu güzel vatanda hep beraber yaşayalım. eurosuz, reisimizin uygun gördüğü şekilde.

    edit: aranızda hala ironiyi bilmeyenler var.
    edit: fikrinizi merak etsem tek tek mesaj atarım sen bu konuda ne düşünüyorsun diye. dolayısıyla fikirlerinizi bana göndermeyin.

    ayrıca uzun lafın kısası;
    (bkz: #112945024)

  • "bir tümceye bu denli çok yanlış sığdırmayı başaran cumhuriyet görünümlü saltanat saplantılı kadın için, sağlık bakanı tarafından önerilen “annelik kariyeri” ideal sayılabilir. istanbul barosu olarak, kadını evde oturtmayı savunan zihniyete yıllardır karşı çıkarken, bu beyanlar karşısında bazı istisnaların bulunabileceği noktasına geldiğimizi itiraf ediyoruz."

    gibi hiç fena olmayan ayarların bulunduğu açıklama.