hesabın var mı? giriş yap

  • kapadokya'da balona binme fiyatı 200euroları buluyor. bu ülke türk'e cehennem, turiste cennet. soygun düzenine birilerinin dur demesi lazım.

    edit: o balon bedavaya mı kalkıyor diye özelden yazan arkadaşlar, 10 kişi binse 1 saat gezse 37bin tl para ediyor, günde iki sefer diyelim 74bin tl para. boeing mi kaldırıyorsunuz amk? delirtmeyin adamı.

    edit: balona yeni binen bazı arkadaşlar 20-30 kişi olmadan balonu kaldırmadıklarını özelden iletmiş. ben hesabı size bırakıyorum arkadaşlar artık. vergi veriyor mu bu arkadaşlar bu arada elden euro mu sayıyorlar yoksa :)

  • yaklasik 2 yildir topraklarinda yasadigim ulke. malesef ne internette ne de sozlukte hakkinda yazilanlarin yarisinin dahi dogru olmadigi ulke olarak da bilinir. guney afrika'nin dogusunda yer almakta olup, johannesburg'a arabayla 3-4 saatte gidebiliceginiz bi yerdir. kadinlari allah icin cok guzeldir ancak erkekleri hakkinda ayni seyi soyliyemiyicem malesef. dogasi cok guzeldir, hele benim gibi buyuk sehirlerde gectiyse cocuklugunuz ve gri disinda baska bi renge alisik degilseniz, ucaktan indiginiz an yesiline kocaman agaclarina ve ucsuz bucaksiz yemyesil ortulu daglarina asik olursunuz. ucak demisken, istanbul'dan johannesburg'a direkt thy ucusu sonrasi ya otobusle ya da 50 dk suren bi ucak yolculuguyla gecilir swaziland'a. ancak bu bahsedilen ucak 5m genisliginde dahi olmayip, otobusle bol tasli bi yolda gidiyomussunuz hissi veren tipte, kalkarken ve inerken en saglam ateisti dahi dine dondurebilecek bi ucaktir.

    sozlukte yazilanin tersine swaziland'in para birimi aslen emalangeni'dir, ancak guney afrika cumhuriyeti'nin para birimi olan rand da banknot biciminde olmak uzere swaziland'da kabul edilmektedir. an itibariyle 1tl 5 emalangeniye denk gelmektedir. her ne kadar ucuz oldugu dusunulse de, bence fiyatlar asagi yukari aynidir turkiyedekilerle. marlboro light orda 6.5 liradir, o ayri :)

    4 mevsim oldugunu soylemelerine ragmen aslinda yagmur sezonu ve kuru sezon sekline 2 mevsimle ozetlenebilir. yagmur sezonu yaz olarak kabul edilir. yagmur derken bizim bildigimiz 2 damladan bahsetmiyorum. orneklendireyim: gectigimiz ocak ayinin sonuna dogru bi persembe bardaktan bosanircasina yagmaya baslayan yagmur hiz kesmeden ertesi carsambaya kadar 7/24 surdu. haliyle disarda yurumek nerdeyse yuzmek gibiydi. kuru sezon da kistir ve gokten 1 damla bile dusmez, dolayisiyla sizin asik oldugunuz o yemyesil olan ulke sariya doner gozlerinizin onunde. hani ciddi ciddi yesil kalmaz nerdeyse. devlet etraftaki yesilden sariya donusmus otlari yakmaya baslar, o nedenler haziran ayindan itibaren swaziland'i cok fena toz, duman, alev goturur. isin ilginc yani da bu otlar yanarken agaclara hicbi sey olmamasi. turkiyede 1 mkarelik alan yaninca hemmen orman yangini cikar ve o ormandan hayir gelmez bi daha, anam orda yaniyo yaniyo, kilometreler yaniyo, ama ertesi yil yine ayni yesillikte otlar bitkiler bitiveriyo ayni yerde mubarek.

    ayrica mevsimlerin yeri turkiye'dekinin tam tersidir, yani burda yazken orda kis, burda kisken orda yaz olur. isin en komigi ise gecen aralikta turkiye'ye geldigimde -orda yaz olmasi nedeniyle- kisa kollu ve sandaletle gelmistim. ucaktan indigim an -35 derecenin yuzume ve tum huclerime vurmasini birakalim bi kenari, tum havaalani beni yargiladi giydigim seylerden oturu. evet utandim sozluk.
    esas dili swati'dir amma nerdeyse herkes ingilizce bilir, swazi olup da swati bilmeyen arkadaslarim da bulunmakta.

    time dergisine gore swaziland'in otu, swazigold, dunyanin 5. en iyi otudur. bu konuda da yesillikleri kadar zengin bi ulkedir. her ne kadar devlet tarafindan yasaklanmis olsa da belli bi saatten sonra ayik insan bulmak zorlasir, e ne de olsa cok ucuz.

  • asktir!

    la ortam dinlemesi bu..
    olm nereleri dinlediniz lan?

    not: "bu kayıtların içeriğini konuşmak yasak" diye şu an beynimi skiyorlar.

    kayıtlardan ayrı olarak şunu söylemek istiyorum:
    ben, bu ülkede her rezilliği gördüğümüzü sanıyordum.
    görmemişiz.
    daha gözümüz açılmamış bile.
    ışık sandığımız şey göz kapaklarımıza bakarken gördüğümüz iluzyonlarmış meğer..

    korkuyorum lan sözlük..
    valla korkuyorum.

    serin sulardan gelen edit: ekşi sözlük'teki harika bir özelliğin farkında mısınız? bulunduğunuz başlıktayken, ekranın üst tarafında bulunan "başlıkta ara" kısmında, "linkler"i seçin..
    hakkatten ne kız fotoları çıkıyo anlatamam..
    karı kız fotoğrafları için diyorum..
    valla..

  • nedeni basit. çünkü üçlü prizi fişe takmadan önce zaten 1 adet prizin var. üçlüyü takınca toplamda 3 adet prizin oluyor. 3-1=2

    işte bunlar hep kapitalizm. şimdi dağılabilirsiniz.

    edit: resmen inanamıyorum. sabah üçlü priz gördüm toplantı odasında, ofise çıkarıyım mı lazım olur mu diye düşündüm, sonra dedim ki zaten sadece +2 faydası oluyor, dur dedim bunun geyiğini yapıyım. pazartesi sendromu ışığında bu başlığı açtım ama millet amma kasmış! bir sürü matematiksel işlemler, özel mesajdan giydirenler, başka işin mi yok'çular, vb.

    3-1=2 = üçlü prizin faydası. buna da yanlış diyenler olmuş. he dostum he 3'lü prizin faydası 3 evet.

    3'lü prizden önce sadece 1 adet cihaz prize takılıydı.
    3'lü prizden sonra 3 adet cihaz prize takılı olabiliyor.
    yani ek olarak 2 yeni cihaz takabiliyorsun.
    sana faydası ek 2 priz.
    ama adı 3'lü priz.
    ve bu komik.

  • olası senaryosu şöyle gerçekleşecek olay;

    (uğur tütüneker galatasaray'ın başına geçer ve gazete manşetleri)

    ilk sayfa: galatasaray özüne dönüyor!
    başkan: takımın başına evladımızı getirdik
    yorumcular: sabırlı olmak gerek

    yöneticiler: galatasaray'da alex ferguson dönemi yaşanacak
    futbolcular: florya'da adeta bir aile ortamı var
    tesis çalışanları: 20 yıldır burdayım böyle bir ortam görmedim

    (5 hafta geçmesine rağmen takım bir türlü beklenilen ivmeyi gösteremez)

    rıdvan dilmen: büyük takımın ağırlığını kaldırmak ve baskılara direnebilmek zordur.
    osman tamburacı: uğur galatasaray'ın kalibresinde bir hoca değil
    mustafa denizli: 3 takımda da çalışmış ve şampiyon yapmış biri olarak diyebilirim ki, ....

    (6. hafta fenerbahçe derbisi oynanır ve galatasaray kaybeder. limitler zorlanmaktadır.)

    başkan: hocamızın arkasındayız
    hıncal uluç: maça çıkarkaen saçını sakalını düzeltmeyen bir insan galatasaray gibi elit bir oluşumda bulunamaz.
    ahmet çakar: uğur tütüneker saha kenarında dış görünüşüyle aslanı andırıyor ama sahada kedi gibi bir takım var.

    (7. hafta fatih terim'in başarısızlığı kesinleşir ve sözleşmesinde kovulması halinde çok ağır şartlar bulunmasına karşın milli takım'dan istifa(!) ederek taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanır)

    başkan: ben galatasaray kulübünün başkanıyım. istediğim herkesle elbette görüşürüm.
    fatih terim: galatasaray tabii ki her zaman özeldir. şartlar ne olursa olsun eğer bize ihtiyaç varsa, hayır deme lüksümüz yoktur.
    sneijder: büyük çapta başarılar için daha büyük düşünebilmemiz gerekir.

    (başa geldiği 8. haftada uğur tütüneker görevinden istifa eder ve yerine fatih terim gelir.)

    başkan: uğur galatasaray'ın evladıdır. adam gibi geldi, adam gibi de gitti. gelecekte tekrar bu takımın başına geçeceğinden adım gibi eminim.
    fatih terim: uğur kardeşimiz gerçekten takımda pozitif anlamda büyük değişikliklere imza atmış. alacağımız başarılarda onun da muhakkak payı büyük olacak. ancak tekrar söylüyorum, başarısızlıklarda tek sorumlu benim.
    yöneticiler: uğur tütüneker herhangi bir tazminat istemedi. son alacağını da görüştük anlaştık 24 ay taksite böldük. anlayışlı tavırlarıyla bu camia'nın tekrar takdirini kazanmıştır. uğur galatasaray'ın çocuğudur.

    uğur tütüneker: herkese her şey için teşekkür ederim..

  • paris'te sıradan bir gece, bir taksinin içindeyiz:

    taksi şoförü: körler genelde siyah gözlük takmazlar mı?
    kör müşteri: öyle mi? bilemem, ben hiç kör görmedim ki!

    night on earth

  • van başkale özpınar köyü 1083 nolu sandıkta vuku bulmuş olaydır.

    güneydoğu'da hangi şartlarda seçim yapıldığının göstergesidir.
    buyrun

    seçmen sayısı 255, kullanılan oy 255, geçersiz oy 0, hdp 255

    vay anasını, istanbul'da bile tüm sandıklarda en az %5 oranında geçersiz oy çıkarken, ülkenin en ücra köşesinin köyünde, öyle bilinçli seçmenler varmış ki, tek bir tane geçersiz oy çıkmamış..

    tek bir sandık da değil hani,
    mesela van akçalı köyü 1002 nolu sandık sonuçları. buyrun

    kayıtlı seçmen sayısı : 116
    geçersiz oy : 0
    hdp : 117

    evet, hevaller burada biraz bokunu çıkartmış , seçmen sayısından çok yazmışlar hdp'ye, ben söylemiyorum ysk tutanakları öyle diyor.

    isteyen bölgenin sandık tutanaklarına bakabilir. 330'da 329'lar, 290'da 288'ler filan havada uçuşuyor.. ne hikmetse geçersiz oy yok denecek kadar az buralarda..

    https://sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf

    edit: bu 116 seçmen 117 hdp konusunda çok mesaj geldi, tabi ki ysk resmi tutanak diye yayınladığına göre bi şekilde prosedüre uygun olması lazım, sandık görevlisi de gaza gelip hdp'ye vermiş anlaşılan..

  • reyting ölçümününün nedeni, reklam pastasını düzenlemektir. bu nedenle izleyiciler gelir düzeylerine göre a, ab, b, c ve d gibi gelir gruplarına bölünür.

    a ve ab grubu, en varlıklı gruptur. nispeten orta direğin bir tık üstü olan b grubunu da buraya ekleyebiliriz. reklamlardan elde edilen en büyük gelir, bu gruba aittir. işte, ev, araba, lüks tüketim ürünleri vs vs reklamları hep bunların satın alması içindir.

    c ve d grupları ise en düşük gelir düzeyine sahip gruplardır. öğrenciler de bu grubun içine girer. bunlara bir şey satamazsınız. çünkü zaten paraları yoktur ve dolayısıyla bu gelir grubuna kola, meşrubat, atıştırmalıklar ve ucuz telefon hattı reklamlarından başka reklam verilmez.

    şimdi, reyting ölçüm cihazlarının %90'ından fazlası tahmin edeceğiniz üzere a, ab ve b gruplarının evlerine tıpkı bir anket örneklemi seçer gibi belirlenerek konulur. c ve d grubuna dostlar alışverişte görsün diye birkaç cihaz yerleştirilir ama, işte ölçümlerde pek bir payları bulunmaz. bu uygun örneklem sayesinde %10'a yakın hata payıyla ölçümler gerçekleştirilir. bu hata payı, reklam veren için yeterli ve kabul edilebilir bir düzeydir.

    o halde anlamaya başladınız. son bir örnekle bitireyim: trt'de yayınlandığı dönemde leyla ile mecnun'un izlenme oranı oldukça yüksekti. ama hiç reklam alamıyordu. sebebi ise, izleyenlerin çoğunun c ve d grubu olmasıydı.

  • geniş aile zekai de para sıkıştırıyor ulan zekai

    vitaminsiz zekai. cenaze namazına diye çıkıp cuma namazına giden zekai

    edit:imla. kecicim'e teşekkür ederim

  • noam chomsky'nin evrensel dilbilgisi teoremiyle açıkladığı, beyine ait bir alan.

    chomksy, evrensel dil bilgisi teoreminde çocukların nasıl olup da iki yıl gibi bir zaman içinde dili öğrenebildiklerine değinmiştir. dünyada yüzlerce dil vardır; fakat bunların her birinin ortak noktası vardır.ona göre insan dili öğrenmeye zaten doğuştan meyillidir. işte language acquisition device dediğimiz alan dili öğrenmeden sorumlu, ve tüm insanlarda biyolojik olarak kodlanmış bir birimdir. 'bu alan olmasa dil denen oldukça sofistike ve özünde diğer dillerle ortaklığı olan bir dil nasıl kazanılabilir?' der chomsky.