hesabın var mı? giriş yap

  • evde cok sık pisirilmeyen kabuklu bir deniz urunu pisirilmistir o gun.

    + yemem bunu.
    - daha önce beğenmiştin?
    + bu tadı kez güzel gelmedi, bilmem.
    - senin bu beğenmediğin yemeği hayatında hiç görmeyen cocuklar var dunyada!
    + cok sanslilarmis.

  • http://www.uefa.com/news/newsid=892064.html

    beşiktaş'ın desibel rekoru guiness de yazmaz çünkü o rekor kırıldığında hadi rekor kıralım diye özel olarak organize olunmadığı için guiness çağrılmamıştı.. o gün maçı yayınlayan tv 'lerin ölçümlerinde çıkan ses 132 desibel.. üstelik bu inönü stadında maçtan önce değil maç sırasında 20-25 bin taraftar tarafından olağan gelişen bir durumdu.

    galatasaray rekoruna! gelirsek;
    maçtan günler öncesinde 50 bin kişilik stadlarında 50 bin kişi ile desibel rekoru kıracağız diye duyurup ... guiness yetkilileri çağrılıp... stadın içinde anons yaptırarak 50 bin kişinin organize bir şekilde aynı anda bağırmasıyla 136 desibel ses çıkartmayı başarmışlardır.

    işte bu iki durum arasında ki farkı anlamaya ufak beyinleri yetmeyenlere bilal'e anlatır gibi anlatmakta maalesef biz romantik! taraftara düşüyor ne yazık ki...

    insan bir araştırır önce.. ama yok maksat trolluk olsun!

    edit: adam hala rekor göster diyor.. :)
    edit2 : çok mesaj geliyor o yüzden düzeltme yapayım gs'ın çıkardığı ses 136 değil 131db miş...

  • sol frame'de göreceğimiz durum.

    özellikle biontech aşısı için başlık üzerine başlık açıyorlar. bu arkadaşlar kendilerini çok zeki bir azınlık olarak görüp geri kalan herkesi kandırılmış, hiçbir şeyi araştırmadan kabul eden insanlar olarak görüyorlar. sen ne araştırdın diye sorunca; bazı twitler, ya da uzmalığı bu konular olmayan otçu, modern tıbba karşı, durumdan çıkar elde etmeye çalışan, fav manyağı doktorları kanıt olarak gösteriyorlar. var mı kabul olmuş uluslararası bir makale diye sorunca, bilimsel makalelerinde büyük oyunun bir parçası olduğunu söylüyorlar.

    biraz önce de bunlardan birine maruz kaldım. (bkz: mehmet okan özdemir) diye bir doktorun 1,5 saatlik videosunu izletti bana. kendisini kırmamak için izledim. lanet olsun dedim, izleyelim. herif baştan sona manipülasyon yaptı. araştırdım elemanı. cerrahmış! ulan valla siz iflah olmaz enteresan insanlarsınız.

    edit: "aşı karşıtı değiliz. covid-19 aşısına güvenmiyoruz" diye eleştiride bulunan arkadaşlar var. bence haklı bir eleştiri olabilir. bu sebeple moderatörlerden ricam başlığı "15 haziran 2021 covid-19 aşı karşıtlarının çıldırması" şeklinde değiştirmeleri. kırmayalım bu minnoş arkadaşlarımızı. zaten yeterince endişeli ve ürkekler.

    edit2: ulan ne adamsınız ya. covid-19'un uzun vadede vücuda olumsuz bir etkisinin olmadığından emin ama aşının uzun vadedeki etkisinden endişeli.

    neymiş efendim. aşı çok hızlı üretilmiş. yeterince test edilmemiş. uzun vadede yan etkisi bilinmiyormuş. oldu paşam! 5 yıl pandemi devam etsin. peki bu 5 yıl içinde insanların bozulan psikolojisinin başka hastalıkları tetiklemesi ile ilgili bir endişen var mı?

    normalden hızlı üretilmesinin sebebi bütün dünyanın gözünün bu aşıda olmasından kaynaklı bürokrasinin daha hızlı çalışması ve daha fazla finansman sağlanmasından olabilir mi?

    soruyorum sadece. siz de sorun ama uzmanına sorun. cerraha, otçuya, büyük resimcilere değil. kolun kırıldığında tedavi için jinekoloğa gitmediğin gibi bu konuyu da uzmanlarına sorun. risk hesaplaması yapın. yapamıyorsanız yapan uzmanlara güvenin. alkol kullanıp, sigara içip, fast food’u gömüp içinde ne olduğunu bilmediğim sıvıyı vücuduma almam demeyin. komik oluyorsunuz. ha yine olma aşını. senin bileceğin iş ama gelip burada bir günde 750.000 aşı yapıldıktan sonra bilimsellikten uzak manipülatif başlık açmayın.

  • cumartesi arkadasimin dugunune gidicem. cok da tanidigim samimi oldugum biri degil, arkadasimin arkadasi ama kirmayalim diye gidelim dedim. neyse beni gelip alacaklar sonra dugun salonuna gidicez. gomlegimi, pantolonu falan utuledim suslenip puslenip bunlari(beni alacak arkadasi) beklemeye basladim. lan ne gelen var ne giden. ariyorum caliyo caliyo telefonunu acmiyo. mesaj atiyorum cevap vermiyo. kizdim sinirlendim, atladim bi dolmusa kendi basima dugunun yapilacagi mekana gittim. kapida karsilama fasli falan tabii ben samimi olmadigimiz icin gelinle damadin anne babasini da dogal olarak tanimiyorum. neyse oturdum bi masaya, ufak ufak atistiriyorum falan derken bi alkis kiyamet koptu konfetiler falan gelinle damat geldi. lan o da nesi?! kizi tanimiyorum, damadi hic tanimiyorum... hemen elimi telefona atip facebook'a girdim. basimdan asagi kaynar sular dokuldu, meger dugun yarinmis ve ben hic tanimadigim birilerinin dugununde alkis tutuyorum yiyorum iciyorum. neyse hic caktirmadan oturdum yerime, kalktim dans ettim, halay cektim, ickimden yudumladim yedim ictim mekani terkettim. kimse de bana "aga sen kimsin?" diye sormadi. turk insaninin ne kadar misafirperver oldugu bi kere daha tescillenmis oldu. muhendiz bi cocukla tanistim cerenle nerden arkadasiniz, okuldan mi dedi. evet diyip hizlica konuyu degistirdim. lan ne ceren'i ben burcu'nun dugune geldim amk. adamlar yarin gerdekten sonra acip dugun kasedini izliycekler. ortalikta dolanan bi tip halay cekiyo oturmus iciyo falan kim lan bu diycekler ahahah

    ertesi gun yani bugun oldu arkadas aradi. hadi in seni almaya geliyoruz diye. yok abi ben ateslendim cok kotuyum diye savusturdum gitmedim. simdi bugun de gitsem mekan sahibi, garsonlar diycek lan bu dun de burdaydi, gene gelmis diye.

    bu da boyle bi ani olarak not dusulsun.

  • 1 kişinin fakir 2 kişinin zengin olduğunu öğrendiğimiz ifade.

    fakirler ölür, zenginler hayatını kaybeder. daha öğrenemediniz mi?

  • üst edit; arkadaşlar 30 ay boyunca ödeme yapılacak. 36 ay değil. damadın paylaştığı görselde sağda yazıyor.

    çekilen kredi; 10.000 tl
    ödenen para; 30*376=11.280

    sorarlarsa faizsiz dersin.

    öyle kuru kuru dünyanın en güçlü ülkesiyim demekle olmuyormuş demek ki.

    büyük ülkelerin hepsi sokağa çıkma yasağı verip bütün vatandaşına asgari ücret ödemesi yapıyor, bizimkiler de kredi çektirip bankaları zengin etme derdinde.
    ne oldu ehonomimiz çoh eyi mart şubattan daha iyi olacaktı damat bey?
    lafla peynir gemisi yürümüyor değil mi?