hesabın var mı? giriş yap

  • sırf dinlediği müzik türünden farklı diye dünya çapında başarısını fersah fersah kanıtlamış grupları yazan yazarları seri eksilediğim başlık. sen dinlemeyince abartılmış mı oldu anlamadım ki. yazılan gruplara bakınca köşeye çekilip ağlamak istedim bunlar yazılır mı vicdansızlar.

    (bkz: queen)
    (bkz: radiohead)
    (bkz: muse)
    (bkz: the beatles)
    (bkz: coldplay)
    (bkz: nirvana)
    (bkz: pink floyd)

  • obsesyon ruhsal bir yanıt, savunma ya da görünüm olabilir.

    sıklıkla gördüğüm bir obsesyon formu ise kaygıya karşı bir savunma olarak gelişen obsesyon.

    kaygılı insanlar olasılıkların denizinde kaybolurlar. gelişebilecek tüm kötü senaryoları düşünür, kendilerini geleceğe hapsederler. kötü şeylerin olması bir olasılıktır elbette ama hayata dair değerlendirme yaparken anda kalmak gerekir. doktora gittim, tetkiklerim temiz. bu durumda bir hastalık gelişebileceği, bu hastalığın beni öldürebileceği gibi düşünceler aşırı kaygının göstergesidir. bunun gerçek olmasının ihtimali olsa da düşüktür ve bu konuda kaygılanmak, sıkıntı yaratması dışında işlevsizdir.

    kaygılı insanlar olabilecekleri çok düşündükleri ve bu yüzden bunaltı yaşadıkları için hayatı kontrol etmeye çalışırlar. kontrol bir illüzyondur. hayatta olabilecekleri kontrol etmek mümkün değildir. kontrol çabası kaygıyı geçici olarak rahatlatsa da uzun vadede bu çaba da ayrıca ruhsal gerilim kaynağı olur. kuruntular başlar, kaygılı düşünceler akla geldiği gibi, bir de kontrol düşünceleri buna eklenir. kontrol edilemeyecek bir durum gerçekleştiğinde - ki bunun olacağı kesindir - kişi lüzumsuz bir sorumluluk ve hatta suçluluk duygusu içine girer.

    obsesyon, kaygının çok arttığı durumlarda, kontrol etme çabasının kristalize olmuş hali şeklinde karşımıza çıkabilir.

    'evimi yeterince temizlersem, ellerimi yeterince yıkarsam(yeterince bazen 3 bazense 30 kere olabilir), dışarıdan gelir gelmez bütün kiyafetlerimin kapıda çıkarıp yıkarsam, evime mikrop girmez, hastalanmayız' fikri hastalık kaygısı olan birinde gelişebilecek bir obsesyondur.

    başına kötü bir şey geleceğinden endişe eden bir kişi, evden çıkarken tüm fişlerin prizden çekildiğine, muslukların, pencerelerin kapalı, kapının kilitli olduğuna emin olursa, güvende olduğunu hissedebilir. ancak bunu gerçekleştirmek için işe gittikten sonra prizi kontrol etmek için eve dönmesi, apartmanın üç katını 4 kez inip çıkması gerekebilir.

    sevdiklerinin yitiminden endişe eden bir kişi, allah'a onları koruması için dua ederken, yeterince sayıda dua etmediği ya da duayı doğru okuyup okumadığına emin olamadığı için tüm gününü 'doğru şekilde' dua etmek için harcayabilir çünkü sevdiklerinin başına bir şey gelirse bunun kendi yanlış ya da eksik duasından olabileceği fikrine katlanamıyordur.

    kişi bunların mantıksız olduğunu bilse de kendini yapmaktan alıkoyamaz. kaygısını kontrol etmek için girdiği yolda, kontrol kaygısının bile önüne geçip sıkıntı veren bir semptom kümesi oluşturur.

    tedavide görünüme yani obsesyonlara odaklanmak yerine, önce altta yatan kaygıyı sonra da bunun bilinçdışı kökenlerini çalışmak gerekir.

  • birçok avrupa ülkesindeki gibi insanların namuslu oldukları varsayımından hereketle dizayn edilmiş sistemler. hırsızlık yapmayı, vergi kaçırmayı, kul hakkı yemeyi adet edinmiş ucubeler turnikelerden atlarken kendilerini çok zeki zannetseler de bu hareketler elin avrupalısının türklerin ne kadar düşkün ve gurursuz olduğuna kanaat getirmesinden başka bir boka yaramıyor.

  • buna inanıyorsanız size kötü bir haberim var hacı:

    muhtemelen siz çirkinsiniz, hiçbir kız size karşı öyle yoğun duygular hissedip açılacak kadar etkilenmiyor.

    nereden mi biliyorum? :(

  • kendisi türkçe bilmiyormuş. sanırım fatih terim ve abilerinin dediğini anlamadığı için bu kadar iyi oynuyor.

  • adam gibi şair, kaybedilmiş bir başka şair üstad. üzmeseydin keşke bizi henüz, az daha kalıp birkaç yeni dize ile daha kalbimizi titretseydin.

    ben sana mecburum
    ben sana mecburum bilemezsin
    adini mih gibi aklimda tutuyorum
    buyudukce buyuyor gozlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    icimi seninle isitiyorum

    agaclar sonbahara hazirlaniyor
    bu sehir o eski istanbul mudur
    karanlikta bulutlar parcalaniyor
    sokak lambalari birden yaniyor
    kaldirimlarda yagmur kokusu
    ben sana mecburum sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir aksamustu ansizin yorulur
    tutsak ustura agzinda yasamaktan
    kimi zaman ellerini kirar tutkusu
    birkac hayat cikarir yasamasindan
    hangi kapiyi calsa kimi zaman
    arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

    fatih`te yoksul bir gramofon caliyor
    eski zamanlardan bir cuma caliyor
    durup kose basinda deliksiz dinlesem
    sana kullanilmamis bir gok getirsem
    haftalar ellerimde ufalaniyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki haziran`da mavi benekli cocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir sileb siziyor issiz gozlerinden
    belki yesilkoy`de ucaga biniyorsun
    butun islanmissin tuylerin urperiyor
    belki korsun kirilmissin telas icindesin
    kotu ruzgar saclarini goturuyor

    ne vakit bir yasamak dusunsem
    bu kurtlar sofrasinda belki zor
    ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yasamak dusunsem
    sus deyip adinla basliyorum
    icimsira kimildiyor gizli denizlerin
    hayir baska turlu olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin.
    atilla ilhan