ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızılay'ın ateşi birlikte söndürelim mesajı
-
elime kovayı alır giderim ne olduğu belirsiz kurumlara da 1 kuruş bağışlamam.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
ingilizce kursu hocasına "do you know how i met your mother?" diyerek kısa süren bir gerginliğe sebep olmak.
alkol satışının yasaklanması gerekliliği
-
arap masallarıyla kafayı yemiş yobaz görmek istemiyorum yasaklansın.
bob ross ile renkli istop oynamak
-
amerikan gençliğinin kabusuydu bu bi zamanlar. hep beraber pikniğe giderler, mangaldı, karpuzdu, country şarkılar eşliğinde abidik danslardı... tüm ritüeller tamamlanır sıra istopa gelirdi. bob abi kobalt sarısı, helyum pembesi, kuru üstü pilav turuncusu diye çığırınca neye uğradığını şaşırırdı vatandaşlar. zordu tabi...*
dhkp-c'nin sultanahmet açıklamasını geri alması
sevgilinin telefonu karıştırmak istemesi
-
insanı yiyip bitiren istek olacaktır. öncelikle bir insanın telefonunu karıştırma amacınız varsa o ilişkide ciddi güven sorunu başlamış demektir. telefonu saate bakmak gibi şeylerle almayı kast etmiyorum burada. özelikle bir şeyleri okumak ya da kontrol etmek için elinize alıyorsanız o ilişkide kuşkularınız var demektir ve bir ilişkide kuşkuların olması ilişki devam ettiği müddetçe onunla yaşamak anlamına gelir ki bu da insanı eninde sonunda tüketir. güven yoksa bir ilişkide insan sürekli kendi cebinden yer.
ikinci olarak ise bu hayatta hiçbir şey gizli kalmaz. ne kadar zaman alırsa alsın mutlaka ortaya çıkar. eğer karşınızdaki kişi bunu yapıyorsa zaten tedbir alacaktır ve sizin kontrol istekleriniz bir işe yaramayacaktır. sürekli kontrol ederseniz karşınızdaki kişi de başka yöntemler geliştirir. asıl önemli olan karıştırmadan ilişkiye güvenmektir. söylediğim gibi zaten mutlaka ortaya çıkıyor bu durum.
eski sevgilimin telefonunu hiçbir zaman karıştırmadım. fakat telefonunu yanımda unutup lavaboya gittiği zaman ve annesinin ısrarla aradığı ve benim telefonu meşgule alıp mesaj atmam gerektiği zaman durumu anladım. ben kontrol etmediğim için karşımdaki kişi tedbir almaya bile gerek duymadı ve işler öylesine denk geldi ki ben durumu öğrendim. yani demem o ki kafanızda soru işaretleri varsa o ilişkiye devam etmek ve karşıdaki kişiyi kontrol altında tutmak günün birinde sizi tüketir. kuşku varsa mutluluk olmaz ve böyle bir durumda en iyisi kendine saygını kaybetmeden ilişkiyi bitirmek olur. çünkü yapacak insan ne olursa olsun yapacaktır.
kanada'ya ufo düşmesi
-
nedense hep amerika kitasina duser.? https://www.google.com.tr/…hm8-wuceve-l8mqavfbrflgw
soguk savas doneminde sscb'ye de dusmustu.(!) https://www.google.com.tr/…3et6ep0wpvgreaz4ne1t-pnq
(bkz: ufo sürmeyi bilmeyen uzaylı)
en neşeli klasik müzik eseri
-
en hüzünlü klasik müzik eseri listelerinden seçmeler dinleyip boğazınızda bir şeyler düğümlenmesini istemiyorsanız... zaten mutlu değilseniz... bu nedenle hayatınıza film, resim, müzik gibi yollarla hüzün katmak aptalca geliyorsa... datlu bir şeyler duymak istiyorsanız...
arada sürprizli videolarıyla pandastic top 10;
* johann strauss - radetzky marsch => https://www.youtube.com/…=eab_efttkfs&nohtml5=false
* johann strauss jr - tritsch tratsch polka => https://www.youtube.com/watch?v=u5yr-r3gkw4
* brahms - hungarian dance no. 5 => https://www.youtube.com/watch?v=shlio1plu9c
* julius fuçik - entry of the gladiators => https://www.youtube.com/watch?v=_b0cyoao8y0
* mozart - a little night music => https://www.youtube.com/watch?v=fvtxlrxvdey
* johann strauss jr - kaiserwalzer => https://www.youtube.com/…vmzk&feature=youtu.be&t=22
* dmitri şostakoviç - russian waltz => https://www.youtube.com/watch?v=vauo4o-exoy
* rossini - william tell => https://www.youtube.com/watch?v=j3t8-aeorbg
* emile waldteufel - the skater's waltz => https://www.youtube.com/watch?v=zirn3m3ewqc
* lıszt - hungarian rhapsody no 2 => https://www.youtube.com/watch?v=e1jkd1c7izq
allegro panpalar!
edit: link yenilemece.
bilinen en şaşırtıcı tarihi bilgi
-
deniz kenarında tatil yapma, deniz manzarasına bakma veya denize bakıp huzur bulma fikrinin son birkaç yüzyılda çıkmış olması.
edit: birileri deniz-nehir farkını bilmeden kendince ayar vermeye çalışmış. bu yazıda nehirlerden değil denizden bahsediyor. nehirler tarih boyunca tarımsal sulamada kullanıldığı ve içme suyu sağladığı için için zaten kutsal bir yere sahipti. denizlerle nehirler aynı şey değil. daha en basit coğrafya bilmeden ve okuduğunuzu anlamadan başkalarına ayar vermeye çalışmayın.
100-150 yıl öncesine kadar yazılmış neredeyse hiçbir eserde ve anlatılmış hiçbir hikayede denizden "huzur veren" bir şey olarak bahsedilmez ve deniz manzarası neredeyse hiç övülmez. genelde insanlar için deniz 2 anlam ifade etmiştir. ya ticaret ürünlerinin ve su ürünü yiyeceklerin geldiği bir kaynak ya da düşman askerlerin, işgalcilerin, korsanların, sellerin ve tsunamilerin geldiği felaketler kaynağı.
tarih boyunca insanlar denizi iyilik veya kötülüklerin geldiği tanrısal bir kaynak olarak görmüşler ama hiçbir zaman huzur veren bir manzara veya tatil yapılacak bir şey olarak görmemişler. aynı zamanda deniz kenarındaki araziler tuzlu olduğu için fazla verim vermediğinden köylüler deniz kenarında yaşamayı tercih etmemişler. tarih boyunca krallar ve padişahlar sevmedikleri şahısları ceza olarak hep deniz kenarlarına veya adalara sürgün etmişler.
mesela robinson crusoe ıssız adaya düştüğünde hikaye boyunca hiç deniz manzarasına hayranlıkla bakıp huzur bulmaz. 2 yıl okul tatili kitabında çocuklar hiçbir zaman deniz manzarasının güzelliğinden bahsetmez. ıssız adalarda geçen hikayelerde bile deniz ya felaket kaynağı ya da kurtuluşun geldiği yerdir ama hiçbir zaman manzarasına bakılıp da huzur duyulan bir şey değildir. eski mısır yazıtlarında nil nehrinden bir bereket kaynağı olarak bahsedilir ama akdeniz'den hiç övgüyle bahsedilmez. antik yunan yazılarında dağlar taşlar bile övülür ama denizin verdiği huzurdan hiç bahsedilmez. eski şiirlerde, ilahilerde ve kutsal metinlerde hiç denizin huzur verdiğinden bahsedilmez.
1800'lerden sonra avrupa ve amerika'da zengin kesim deniz kenarlarında arazi satın alıp buralara yazlık villalar ve tatil köyleri kurmaya başlayınca deniz manzaraları kıymete binmeye başlamış. eğlence için plaja gitme kavramı da bundan sonra başlayan bir şey.
kaynak soran olmus.
https://www.smithsonianmag.com/…al-place-180959538/
https://www.washingtonpost.com/…going-to-the-beach/
https://dailyhistory.org/…ory_of_going_to_the_beach
https://www.theatlantic.com/…r-of-the-beach/279175/
ayasofya önündeki alkollü ramazan eğlencesi
-
kimseye zararı olmadan kendi halinde eğlenen insanlar görüyorum ben. bir olay, taşkınlık vs yoksa size giren çıkan nedir tam olarak?
tuğlaların içinin boş olması
-
binaları ayakta tutan tuğlalar değil, temel ve kirişlerdir. ne kadar hafif olurlarsa o kadar sağlam olurlar. yalıtım ise duvarın dışına yapılır.
hobisi kepçe ve inşaat izlemek olan ülkenin vatandaşı böyle sorular sormamalıdır.
çocukluğu inşaatın 2. katından kum tepesine atlamak, aylarca bekleyen rutubetli su varillerinden kurbağa yakalamak olan bir varoş çocuğu olarak biraz kassam ev yaparım.
he bugüne kadar ne inşa ettin dersen sadece köpek ve güvercin kulübesi..
bir de yetişkinliğimde yaptığım bir kuş kafesi var ki ustalık eserim olarak londra'da sergileniyor. bu londra işi ciddi bu arada.