ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
düşlenen kızın özellikleri
-
"beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz."
william shakespeare'e ait olduğu söylenilen bir söz.
ben yaptım, siz yapmayın. birini olduğu gibi kabul etmek gerekiyor, o şekilde sevmek sevmelerin en tehlikesiz olanı.
edit: wentimiglia adlı yazar uyardı, söz civan canova'ya aitmiş. (bkz: #56974673)
1980 yılında beşiktaş'ta çekilen fotoğraf
-
viyadük trafiğinin şuan ki istikametinin tersine aktığı fotoğraf, o değilde viyadüğün altında ki küçücük büfe yıllar içinde nasıl bir yayılma stratejisi izlediyse artık, viyadüğün altını komple kaplamış vaziyette şuan.
nebahat çehre
-
bu hatun muhteşem yüzyıl polemiği ile ilgili başbakana öyle bir ayar vermiş ki helal olsun dedirten cinsten: "memlekette bu kadar sorun varken , bunu gündeme getirmek niye anlamadım" ... "bu anlatılanların gerçeği yansıttığına inanmıyorsa ellerinde çok büyük imkanlar var, bildikleri gibi bir dizi çeksinler biz de izleyelim". herkesin iktidarı yaladığı bu günlerde ferahlatıcı bir ayar bu. yılmaz güneyle zamanında niye evlendiğini anlamış bulunduk.
öğretmen öğrenci diyalogları
-
` :öğretmen`- hangi okula gidiyosunuz siz çocuklar
- anadolu öğretmen
- öğretmen mi olucaksınız peki ?
- yoo
- olmayın zaten
` :elemanın biri`- niye hocam
- çok uğraşmalı,zahmetli
- e diğer meslekler de uğraşmalı değil mi hocam
- ne iş yapıyo baban senin
- bilmemnerde genel müdür
- ee nesi zor onun.şunları şunları yapıcaksınız diye yaz ver kurula gitsin.
- öle olur mu hocam geçen gün 11 de geldi eve.
- niye ?
- toplantısı varmış annem dedi
- annene öyle demiştir.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: ergenliğimin kara günü
entry: huzurlu bir akşamdı, kapalı kapılar arkasında o günlerde beni en özel hissettiren şeyi yapmıştım gene;osbir.
neyse oturuyorum takılıyorum beyler, üst komşumuz geldi. 2 tane de taş gibi kızı vardı. kakara kikiriler, bunlar yanıma geldi sonra. önceki gece düğüne gitmişler, kamerayla düğünü çekmişler, açaymışımda izleyeymişik!. kitle kalabalık, aç gözlü!, düğün görmek isteyen; bir komşu, iki kızı, babaları, annem, kardeşim, yiğenim. aldım ön usb den taktım kamerayı. görmedi koduğum bilgisayarı. kasayı çektim biraz, arkaya uzandım taktım. doğruldum yerimde. otomatik kullan geldi amk, videoyu oynat dedim. herhangi bir intro yok, oyuncuların adını gösteren bir yazıda yok, videoyu çeken firmanın şahsın ismide yazmadı. latin olduğu her halinden belli bir abimiz, kadını karyolanın başına doğru eğmiş, tüm hırsıyla gibiyordu. şoktan kurtulup kapatana kadar büyük bi yaygara çıktı. kapattıktan sonra gözümü bilgisayarın ekranından ayırmadan öylece durdum. etrafımdaki konuşmaları dinledim. "kamerayı aldığımız çocuk hiç böyle bir çocuk değildi." "hemen arıycam o çocuğu terbiyesiz herif" falan. herkes odadan ayrıldı. ben o sürede taşları yerine oturtmuştum bile. kasanın arkasına eğildiğim sırada, kolum cd açma tuşuna basıyor, çıkan cd rom tekrar koluma çarpıp geri gidiyor, bilg. kamerayı gene görmüyor, otomatik kullanda cd yi açıyor.
beyler 11 yıl geçti, o vidyodaki kadının yüzündeki acıyla karışık zevk ifadesi hala gözümün önünde. olaydan sonra yemekten içmekten kesildim. kendimi insanlara unutturmaya çalıştım. hayatımda hala etkilerini görüyorum.
hülya avşar'ın kızının köşe yazarı olması
-
hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.
şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:
-her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.
- sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.
-bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.
...........................
10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.
aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.
peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:
http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435
edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?
öğretmenlerin nöbet tutması
-
bundan sikayet eden öğretmenleri suclayan arkadaslari tum ictenligimle bir teneffus icin endustri meslek lisesine davet ediyorum. yol masrafi benden.
rahip brunson'u kurtarmak için gelecek swat timi
-
batman gelsin hem memleketine de uğrar kavurma yer.
fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler
-
arabalar kadar araba parçaları da artıyor gençler aman arabanızı bozmayın.
2 ay önce 150tlye aldığım ateşleme bobinleri 200tl
10 ay önce 250tlye aldığım yaylar 330tl
6 ay önce 600tl olan baskı balata 850tl
tam 1 yıl 3 gün önce bosch 60 ah akü 220tl ye almışım şuan 350tl
yılbaşında 3600e aldığım tv 5000tl.
nisanda 4900e aldığım koltuk takımı 6000tl.
kısacası hangi sektöre bakarsak bakalım boku yemişiz.
30 ağustos kutlamalarının tüm yurtta yasaklanması
-
an itibariyle türkiye’nin her yerinden düğün videoları gelirken, insanlar deli gibi tatilde eğlence mekanlarında eğlenirken alınan karardır.
vatan hainliğiniz ve yürüttüğünüz bütün süreçler için hesap vereceksiniz.
edit:
aklıma geldikçe çıldırıyorum.
-lise ve üniversite sınavları yapıldı.
-15 temmuz kutlandı.
-ayasofyada onbinler saf tuttu.
ama 30 ağustos’ta corona var öyle mi?
üniversite arkadaşlıkları
-
lise arkadaşlığı janis joplinse, üniversite arkadaşlığı demet akalındır. bu kadar söyleyeceklerim.