hesabın var mı? giriş yap

  • 13 yaşındaki kız, durumuna; -”yeter artık aşk beni de gör.” yazmış.

    seni daha sensörlü lamba görmüyor aşk nasıl görsün.

  • özlem duydukları falan yok osmanlı'dan bihaberler. osmanlı'yı kim kurdu desen bilmezler, kaç padişah var desen bilmezler amaçları cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı yapmak sadece. o kadar. atatürk'e karşı fatih sultan mehmet'i ileri sürüp sizin lideriniz varsa bizim de var demeye çalışıyorlar. bu şekilde atatürkçülerin fatih sultan mehmet'i sevmedikleri gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar akıllarınca.

    bir de osmanlı torunu diye bir laf çıktı. bunlar için türk tarihi osmanlı'yla başlıyor galiba. bir tane bile selçuklu torunuyum diyen, atilla'nın torunuyum diyen duymadım.

  • özet:

    - türbanlı bacımız tırnaklarını yaptırmaya giderken yanında oturan kızla dedikodu yapmış.

    - dedikodu yaparken konuştuğu çocuğun fotoğrafını instagram'dan göstermiş.

    - fotoğrafını gösterdiği kız, çocuğa yürümüş ve çocuğu kapmış.

    burası şokomelli, çocuk 28 yaşındaymış. bu detayı unutmayacakmışsınız.

    edit: burnuna kadar ruj süren birini ilk kez gördüm.
    edit2: 28 detayını soranlar için tekrar izledim videoyu. diğer kız 28 detayıyla yürümüş, olgun erkeklerden hoşlanıyorum vs. gibisinden. daha da beni bu başlığa döndürmeyin manyak herifler.

  • tuzla ile arası 85.5 km'dir. umarım kısa zamanda bu iki ilçe arasına düzenli uçak seferleri yapılır.

  • savaş uçakları barış zamanında mecbur kalmadıkça radarlarını açmazlar. bunun sebebi şudur: radar açıldığı anda elektromanyetik yayın yapar. bu yayının kendisi, temel özellikleri, radarın kapasitesi ve performansı hakkında bilgiler sunar.

    eğer elektronik istihbarat* sistemleriniz ile bu yayını tespit edip kaydeder ve bunlardan bir kütüphane oluşturursanız, söz konusu radarı kör etmek ya da yanıltmak için teknik, taktik ve sistemler geliştirebilirsiniz.

    5 ekim günü 5 dakika 40 saniye, 6 ekim günü ise 4 dakika 30 saniye radar kilidinin muhafaza edilmesi demek, türk f-16'larının üzerine bu sürelerde söz gelimi el fenerinin tutulmuş olması demektir. bu süre içinde de muhtemelen bölgedeki türk ve nato elint sistemleri gözlerini kulaklarını açmış olmalılar.

    eğer bu kilitleri atan suriye mig-29'ları ise bu, suriye pilotunun şapşallığını gösterir. dahası ruslar da suriyeliler'e güvenip daha büyük maceralara atılmamaları gerektiğini anlamış olmalılar. zira böyle bir zamanda böyle bir acemilik yapan kuvvetten bir cacık olmaz.

    eğer bu kilidi atan rus su-30'u ise, ki bu uçak şu anda rus hava kuvvetlerinin en yeni ve en modern jetidir, bölgedeki rus pilotların gerçekten gerizekalı olduğunu gösterir. bir şey yapmamıza gerek yok, kendi kendilerine takılsınlar.

    4 dakika, 5 dakika, bunlar hava muharebesi için olağanüstü uzun süreler. su-30'daki aesa radar için bile bu sürelerde f-16 gibi görece küçük bir hedefte kilit tutmak çok zordur. burada esas alkışı hakeden, bu kadar uzun süre üstünde kilidi muhafaza ettirtmeyi başarmış, son derece sinir bozucu bu süreçte soğukkanlı biçimde yem rolünü başarıyla oynamış türk pilotlarıdır.

    bu "taciz"lerden mesajı alması gerekenler almıştır muhtemelen...

    debe editi: (bkz: şehit selahaddin esin ilkokulu yardım kampanyası)

  • 1920lerde alkolun prohibition adli yasayla yasaklanir fakat insanin alkol istegi kesinlikle azalmaz. insanin dogal isteklerine ulasmasinda araci gorevi yapmaya alisik olan mafya denilen orga bu ise el atar ve yasadisi icki icilen yerler acar alkolseverlerin toplanip viskilerini yudumlayip, caz dinlerken hosca vakit gecirebilecegi.

    buralarin icine girme genelde soyle gerceklesir: musteri gelir kapiyi calar, icerden tepki olmaz, buna karsilik parola soylenir, once kapi zincirle kilitlenmis sekilde acilir, icerdeki disaridakine bakar, eger tanidiksa alir iceri.

  • oğlum beni iyi dinleyin lan . şeker çuvalından annemin bana şort yapıp giydirdiği zamanlar ( çok sağlam oluyordu ve tekstil bu kadar gelişmemişti ) . her yaramazlık yaptığım zaman annem bana baban eve gelsin sana gösterteceğim derdi . bir çocuk için babası eve geldiği zaman yüzünde tebessüm belirmesi gerekirken ben nasıl bir dayak yiyeceğimin hesabını yapardım ve babamın eve gelme saati biraz daha yaklaştıkça korkularım daha çok artardı . her nekadar babamın beni dövdüğünü hatırlamasam da çok zor gelirdi lan o süreç .

    geçenlerde annemle konuşuyorum dedim ki neden anne sen beni dövmedinde babamın mesai bitimine kadar beni korkuyla yaşattın . hiç olmazsa döverdin dayağımı yer otururdum .

    çok yaramazdın oğlum napayım dedi .

    babam bir kere anneme demedi ki ben kapıda beni özleyen çocuğumla karşılaşmak istiyorum korku dolu gözlerle bekleyen değil diye .

    bunu bir yere not edin ve çocuğunuza karşı böyle bir söylem kullanmayın rica ediyorum .

  • küçük diye dalga geçilemeyecek kadar büyük bir finans merkezi olan prenslik. 35.000 kişilik ülkenin ekonomik hacmi 4 milyar dolardır. 20 kadar banka vardır ve bu bankalar genellikle varlık yönetimi alanında çalışırlar. birçok uluslararası şirketin (yanılmıyorsam 700 civarı) merkezidir. 2.dünya savaşında bile bağımsızlığına dokunulamamıştır. 200 yıldır stabil ve istikrarlı bir politik ortam vardır.

    bir diğer dikkatimi çeken ayrıntı da; 35.000 kişilik ülkede her gün 10.000 gazete satmaktadır. okuma oranını siz düşünün. bizde ise 3-4 milyon gazete satmaktadır ve en çok okunan gazete posta'dır. başka söze gerek yok sanırım.

  • abimin eşinin babası ile gerçekleştirdim. öpüşenlerden biri bıyıklı ise berbat bir his yaratıyor iki erkeğin dudak dudağa öpüşmesi.

    bundan yıllar önce yine böyle bir ramazan gününde yengemin babası ile tokalaşıp yanak yanağa öpüşmek için kafalarımızı birbirine yaklaştırmaya başladık. malum, uyumlu bir şekilde yanak yanağa öpüşebilmek için iki kişinin de sağ ya da iki kişinin de sol yanağını yaklaştırması lazım. aksi takdirde kafamızı kuş gibi geriye doğru zorlamamız gerekir yanakların birbirine temas edebilmesi için. yengemin babası sol, ben ise sağ yanağımla yaklaşmaya başlayınca bu uyumsuzluk hemen ortaya çıktı ve ne yazık ki bunu ikimiz de aynı anda fark ettik. ikimiz de aynı anda fark edince ikimiz de aynı anda yanak değiştirdik ve yine uyumsuz bir durum yaratmış olduk. kafalarımız hala hızla birbirine doğru yaklaşmaktaydı, zaman daralıyordu ve ikimizden -sadece- birinin yeni bir hamle yapması gerekiyordu. (uzun uzun anlatıyorum ama bunlar tabii ki saliseler içinde oluyor.) beklenen hamleyi yine ikimiz aynı anda yaptık, yine, yine, yine derken sağa sola ufak hareketlerle titrer gibi görünen kafalarımız birbirine iyice yaklaştı ve hasan amca ile dudaklarımız birleşti. muhteşem bir birleşme idi! adamın ıslak bıyıkları ağzımın içindeydi ve ramazan dolayısıyla bıyıklarına sürdüğü hacı misinin bir anda ağzımın tamamını kaplayan iğrenç, yağlı kokusunun tüm benliğimi ele geçirmesi yaklaşık bir saniye sürdü. alt dudağım da hafiften onun dudaklarının arasında kalmıştı. bilirsiniz bazı yaşlılar yanak yanağa öpüşme esnasında iki kollarıyla birlikte gençleri çok fena kavrar; işte o kavrama da duruma eklenince resmen tecavüzü yaşadım ben o gün.

    nasıl kurtuldum hatırlamıyorum. sonrasında kendime ne zaman geldiğim de hatıralarımda net değil.