hesabın var mı? giriş yap

  • şu dünyada yavrusu yanında olan bir anne ayıdan daha tehlikeli tek şey kadıköyde 10 kişi kalmış bir bejekedir.
    not: gs

  • çocuk ilerde dünyada adana kebap diye bir şey olduğunu öğrenecek ve belki de ailesini affetmeyecek.

  • çizgileri çizdim. ortaya israil bayrağındaki yıldız çıkıyor. hatun bilmiş. arkasında israil olabilir.

  • biz zaten devletin yanında milletin yanında olduğumuz için ters düşüyoruz hükümet ile.
    ikisini bir tutma cahil

  • -alo yalçın
    +efendim, buyrun sayın basbakanım
    -yalçın sen parmaklıklar ardındayı izliyor musun su anda
    +yok efendim şimdi acıyorum
    - ya adam.. yalçın..ya siz ne yaptıgınızın farkında degilsiniz adam mendilsiz halay cekiyor
    +kestiriyorum efendim
    -boyle birsey yok, adam iki saattir..
    +kestiriyorum
    -işimiz var sizle vallahi
    +halletim efendim.

  • istiyor ki türkiye pkk, ypg ve diğer kollara dokunmasın sadece ışide saldırsın.
    baba'nın malı ya tsk, işi gücü bırakacak terörist pkk ve yan kolları için savaşacak. oldu paşam, başka arzun?

    bu görüntülere dikkatle bakın. çok dikkatle bakın ve orada hareket halinde olan terörist ışid mensuplarını göreceksiniz. yalandan yapılan bir operasyon değil, gördüğünüz gibi teröristlerin başına füzeler inmiş. hem de %100 isabet oranıyla. ellerine sağlık ordumuzun.

    dikkatle izleyin, yakında benzer şekilde sizin de kafanıza o füzelerden inecek. %100 isabet oranı ile darısı pkk ve tüm kollarının başına.

  • ‘’aşağıda gördüğünüz resim titanik mi ?

    hayır değil, onun adı “karadeniz” vapuru...
    bizzat mustafa kemal'in projesiydi, yüzen fuar'dı, dünyada ilkti.

    görsel

    1924 de satın alındı.
    130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi.
    aslında siyahtı, haliç'e çekildi, bembeyaz boyandı kuğu gibi oldu.

    1926 cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.

    mustafa kemal mudanya'dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı.

    içinde türk malı ürünlerden oluşan bir sergi vardı.
    üzüm, incir, hereke halıları, kütahya çinileri, lokum, edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık tamamı türk malı ürünlerden oluşan sergiydi.

    sergi salonları sanayi nefise mektebi öğrencilerinin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti.

    ibrahim çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı...

    “dünyanın bize gelmesini beklemeyelim, biz dünyaya gidelim” vizyonuydu; genç türkiye'nin uluslararası halkla ilişkiler gemisiydi.

    180 yolcusu 105 mürettebatı vardı, yolcuları türkiye'nin aydınlarıydı...

    milletvekilleri, gazeteciler, heykeltraşlar, ses sanatçıları, tiyatro sanatçıları, cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası, istiklal marşı'nın bestecisi zeki üngör’ün yönetiminde 47 sanatçısıyla gemideydi...

    her gidilen limanında o ülkenin milli marşı çalınıyor, konserler veriliyordu...

    kaptanlığını atlantik'i geçen ilk yolcu gemimiz
    gülcemal'in efsane kaptanı lütfü bey yapıyordu...

    liman işletmeleri genel müdürü rauf manyas da
    sergilerin müdürüydü.

    7 lisan bilen semiha hanım protokol müdürüydü,
    dekorasyonu mimar naci bey tarafından yapılmıştı.

    bu kadroyu mustafa kemal seçmişti...

    ingilizce, fransızca, almanca, rusça broşürler basıldı...

    ürünlerin üzerinde 4 lisanda etiketler yapıştırılmıştı.
    yabancı tüccarların türkiye'den ithal bağlantısı
    kurabilmesi için standar vardı. iş bankası şubesi bile vardı. her standın başında iki üç dil bilen öğrenciler vardı...

    12 ülkede, 16 şehri ziyaret etti...

    barcelona ispanya, le havre fransa, londra ingiltere, amsterdam hollanda, hamburg almanya, stockholm isveç, helsinki finlandiya, leningrad rusya, gdanskpolonya, kopenhag danimarka, anvers belçika, marsilya fransa, cenova italya, napoli italya limanlarına uğradı.

    ingiliz, fransız ve alman gazeteleri “kemal paşa'nın kısa saçlı kızları...” manşetleri atmıştı, mürettebatın yarısından fazlası kolejlerden seçilen ingilizce, fransızca konuşan kızlarımızdı. rengarenk elbiseler giymişlerdi, avrupa kültürüne hakimdiler. fesli insanların ülkesi imajını bir anda yıkmışlardı.

    avrupa hayretler içinde türkiye'nin çağdaş yüzü ile
    tanışıyordu...

    limanlarda verilen konserlerde adeta izdiham
    yaşanıyordu 10.000 civarında insan izlemişti.
    karadeniz vapuru'nun pürüzsüz ingilizce konuşan
    bediha celal'in rehberliğinde gezen amsterdam
    belediye başkanı “böyle bir türk kadını ile
    karşılaşacağımı düşünemezdim...” diyordu.

    erkek mürettebatımız, lacivert ceket, lacivert pantolon, tiril tiril beyaz gömlekler giyiyordu. zarif boyun bağları takıyorlardı.

    doğudan gelen bir vapurun "orient esintisi..."
    getireceğini düşünenler fena halde yanılıyordu.
    güler yüzlü modern türklerle karşılaşmışlardı...

    mustafa kemal zekâsının yansımasıydı.
    türkiye'nin sosyoekonomik tanıtımını yapan, bu
    yüzden fuar izmir enternasyonal fuarı'nın işaret
    fişeğiydi... ekonomi o yıllarda ve o şartlarda böyle
    yapıldı...

    kaynak: izmir kültür tarih atölyesi
    yazanlar: tc yıldan sert - miray kara.

  • a: "down sendromlu bir çocuğa hamile olsaydım ne yapardım bilmiyorum. tam bir ahlaki ikilem."
    b: "aldırırsın ve tekrar denersin. seçeneğin varsa, çocuğu dünyaya getirmek ahlak dışı olur."
    c: "down sendromlular ölsün diyorsun yani?"

    bu diyalogdaki gerizekalıyı bulunuz.