hesabın var mı? giriş yap

  • olay daha eskiye dayanıyor:

    - spacex 2016'da facebook'un kiraladığı bir uyduyu yollama işini aldı. uydu havada patladı.

    - zuckerberg, bu olayın üstüne 'spacex'in başarısızlığından büyük hayalkırıklığı yaşadım' içerikli pasif agresif bir mesaj yayınladı.

    - bir yıl sonra zuckerberg, elon musk'ın 'ai konusuna regülasyon gelmeli' görüşlerine 'sorumsuzca' diye bir açıklama yaptı.

    - elon musk bunun üstüne 'mark'la konuştum, o konudaki bilgisi kıt' diye bir twit attı.

    - bir yıl sonra da whatsapp kurucusunun #deletefacebook çağrısı üzerine elon musk 'feysbuk ney? aha varmış sildim gitti' tarzı twitler attı.

    sildiği şahsi hesabı hiç kullanmadığı bir hesap. aşırı kullandığı instagram'ı silmemiş çünkü 'göreceli daha bağımsız'mış. alakası yok. resmen feysbukun malı. 2012'den beri feysbukla veri paylaşımı da yapıyor. yani yaptığının bilgi gizliliği, özel yaşama saygı gibi konularla alakası yok. o yüzden pek kıymeti de yok.

    bu sürtünmeyi başlatan zuckerberg'in saldırgan iletişimi olsa da musk'ın yaptığında da alkışlanacak bir şey yok. filler tepişiyor.

  • rahatlatır lan. kabul eder, çeker gidersin. tamam zordur üzülürsün, ağlarsın zırlarsın hatta önceleri öfkeden ne yapacağını bilemezsin. canını acıtırsın, can acıtırsın. ama kabullenmek iyidir. kalpte bıraktığı etki fenadır ama eninde sonunda en iyisidir. bir yalana sarılmaktansa, yalnızlığı göğüsleyip tek başına devam etmek en iyisidir.

  • yalamaktan ağzı yamulmuş adam başkasına pislik demesi.

    yargılanacaksın sen de ahmet. ağlayacaksın adliye koridorlarında.

  • dönemsel acıdan incelenmesini uygun gordugum bir karşılaştırma. 60' lı ve 70' li yılların "klasik" bond filmleri, ürünün (eserin) ulaşmayı hedefledigi kitle'nin 2- 3 gömlek üstü bir sosyal ortamda gecer. bond un kıyafetleri dönemin beyefendisini yansıtır, bindigi otomobil aston martindir, peri kızı gibi hatunlarla gezer. buradan hedeflenen izleyicinin gotunden sallamanin en guzel ornegi kıvamında, "30 yaş civarı, iyi sayılabilecek paralar kazanan, kokteyl icmeye özen gösterip, gösterişli arabalara binen kısaca züppe diyebilecegimiz, dönem icerisinde yaygınlaşmaya başlayan plaza insanları" oldugu sonucuna varıyorum. bourne serisine (filmlere) baktıgımızda ise bond un tam aksi istikamette genç bir izleyici kitlesi hedeflenmiş gibi geliyor. nerede akşam orada sabah, elindeki kıt kanaat imkanlarla gecinebilen, üstü başı hırpani, hadi bilemedin cok gundelik genc bir adam izliyoruz bourne filmlerinde. dergi-kitap eline ne gecerse allah yarattı demeyip girişen, kendi silahı bile olmayan, karşılaştığı engelleri basit ama zekice yöntemlerle alt eden bir ajan izliyoruz. "bu iki kurgusal karakterden hangisi arkadaşın olsun?" sorusu ile karşılaşacak olsam james bond, "bu karakterlerden hangisi olmak istersin?" sorusuna jason bourne cevabı verirdim. kısa edit : ha bu arada yeni bond serisinde ucundan kıyısından bu bourne serisinde karşılaştıgımız "insancıl" öğelere rastlamaya başlıyoruz sanırım. gerçekçilik katması acısından sevindirici bu ipuçları ile ileriki dönemlerde kızışacak bir karşılaştırma.