hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: üslup bazında bizi benzetirler)'den sonrasını okumadım.

    maşallah. ne yetenekler var sende be ekşi sözlük! ne yetenekler! adamın üslubunu karl marx'a benzetiyorlar! üstelik, kültürel değerlere de saygılı, karı-kızla alakası olmayan bir yazar! bravo!

    mesela benim çektiğim planlara da hep 'yaa sanki steven spielberg çekmiş' derler. öyle yani. çok şanslısınız kızlar. bir tane değiliz ki. birimiz karl marx'a benzer, birimiz steven spielberg'e.

  • reklamdan anladığım tek mesaj ;

    "bir banka düşünün kendi parasına bile sahip çıkamıyor 7 milyon lirayı bu çakma sarı kafaya veriyor sizin paranızı nasıl korusun? "

  • az önce eriştiğim mertebe.
    rahat olun ya. hayat güzel, kendinizi kitaba, spora, müziğe verin. kişisel olarak kendinizi geliştirin bireysel donanımla kendinizi mutlu edin.

    mal gibi ona buna laf yetiştirmeyin. kendi doğrunuzda inanarak yürüyün. gerisi boş.

  • müthiş olay. bir yandan sevindim bir yandan da duygulandım.

    buz devri filmlerinin yaratıcısı blue sky studios, şirketin kapanması ardından bir veda videosu yayınladı ve meşhur sincap scrat sonunda palamutu yedi.

    kaynak

  • onbir, oniki yaşlarındayken arada annemle beraber gündeliğe giderdim. genelde büyük temizlik yapılacaksa ek yardım olarak. anneme beş veriyorlarsa bana da iki, üç verirlerdi. şimdi düşününce, çok küçükmüşüm ama erken gelişmiştim. bir de fakir fukaranın çocuğu pek çocuk olamaz. çocuk olmaya vaktimiz de paramız da yoktu. neyse bu bir başka entry konusu...ben aslında başka bir şey anlatacaktım;

    yine annemle gündeliğe gittiğimiz birgün, evini temizlediğimiz kadının eşi, mahmut amca, ertesi gün okuldan sonra onlara gitmemi ve bana kışlık ayakkabı alacağını söyledi. annem de okul çıkışı mutlaka gelmemi söyleyince gittim mecburen. mahmut amca ile kapıda buluştuk, sonra beraber yakınlardaki bir ayakkabıcıya gittik. annem gelseydi bari ama gelmedi. calismasi gerekiyordu çünkü. mahmut amca'yla ayakkabılara baktık. bir tane denedik, aldık ve çıktık. sanırım hayatımın en mutsuz günlerinden biriydi. ayakkabı alındıktan sonra da, eve geldikten sonra da sadece ağlamak istediğimi ama kendimi tuttuğumu hatırlıyorum. bir de sonradan mahmut amca anneme asık suratlılığımdan dem vurmuş. sanırım bunu, ayakkabı alındıktan sonra sevinçle bacaklarına sarılan bir çocuk hayal ettiği halde, eskisinden de mutsuz bir çocukla karşılaştığı için hayal kırıklığı ile söylemişti. aslinda cok iyi niyetli bir adamdi ve ailece cabamizi takdir ediyordu.

    buraya nereden geldim peki...dün nuri bilgi ceylan'ın kış uykusu nu izledim...orada da vicdanını (ki vicdan genelde korkakların sevdiği bir sözcüktür ve öncelikle güçlüleri dehşete salmaya yarar.)* rahatlatmak için fakir bir aileye para vermeye çalışan kadına kızarken hatıralar beni buralara getirdi galiba. kadın parayı açıklama yapmadan gizlice kapıya bırakabilirdi...ama hayır, o şık kıyafetleriyle yardım ettiği ailenin gözlerinde sevinç görme, minnet duygusuyla sarmalanıp sarılma ve başkalarının mutluluğuyla mutlu olma fikrinden ziyade, mutluluğu için teşekkür edilmesiyle tatmin olma yolunu seçtiği için.
    çoğu zaman insanlar egolarına yenik düşüyorlar, birilerine yardım etmek güzel de teşekkür beklemek niye? teşekkürü bırak da arkandan etsin. illa yüzüne edilince ne oluyor?

    bir çocuğu mutlu edecekseniz o çocuğa yapılacak yardımın gizli olmasına, hatta çocuktan bile gizli tutulmasına dikkat etmeniz lazım. eskiden bir laf varmış, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diye, ne doğru laf.

    bana şükret, sayemde bak yine iyisin'le iyi edilemiyor. kış uykusu bunun gibi pek çok anımı canlandırdı. daha gelirim ben buralara.

    * filmden alıntı

  • kapiya hayran kalmami saglayan imtihandir. asil ilginc olan o kadar darbeye ragmen evin sahibi tarafindan sorunsuz olarak acilmasidir. celik kapi firmasinin musteri temsilcisi gelen musterilerine bu goruntuleri izletse ve bakin bizim kapilarimiz boyledir dese almadan cikmazlar diye dusunuyorum.

  • --- spoiler olabilir ---

    ted mosby -> kesinlikle ross geller, adam ross geller'ın on sene sonra doğmuş hali. evlenme takıntısı olsun, geleceğini santim santim planlama olsun, uyuzlukları olsun, kadınlarla olan ilişkilerindeki başarısızlıkları olsun, birinin paleontolojiye, diğerinin mimarlığa deli gibi meraklı oluşu olsun, hatta her ikisinin de bir dönem bu alanlarda profesörlük yapabilecek kadar uzmanlaşmış oluşu olsun, her ikisinin de zamanında profesörü oldukları okulda gizli gizli bir öğrenciyle ilişki yaşamaları olsun, her ikisinin de aşık oldukları asıl kadını bir ara en iyi arkadaşına kaptırmaları olsun, her ikisinin de düğün günlerinin hayal kırıklığı olması olsun... say say bitmez. senaristler, baş karakter dediğin biraz yaratıcı bir şekilde çizilir, değil mi? ross geller'ı biraz kırp al sana ted mosby olsun oldu mu olmadı tabii.

    marshall eriksen -> chandler bing + ross geller = biraz ross'un romantizminden, biraz chandler'ın başarısızlıklarından, ezikliklerinden, işini sevmemesinden, karısına deli gibi aşık olmasından, karısının üst chandler'ın alt olmasından eklemişler, ortaya marshall karakteri çıkmış. marshall ve ted'in üniversiteden bu yana gelen arkadaşlıklarının aynısını friends'te ross ve chandler arasında görürsünüz. tek fark marshall'ın aksine chandler bing bu kadar silik bir karakter değildir, marshall adeta bakanda oyuncak ayı izlenimi yaratırken chandler dikenli kaktüs gibidir, zamanla seversiniz. ayrıca marshall chandler kadar esprili de değildir. ancak her ikisi de işinden nefret eder, her ikisi de karısını deli gibi sever, her ikisi de arkadaşları için canlarını verebilirler.

    robin scherbatsky -> rachel green + phoebe buffay = robin aslında dizide rachel görevini üstlenmektedir. sürekli her istediği olsun isteyen, kararsız, dengesiz, bir ona bir buna giden sürtük rolünü üstlenmektedir. robin'in rachel'dan tek farkı rachel kadar şımarık, yumuşak başlı, sevimli olmayışıdır. robin erkeksidir, kolay kolay ağlamaz, serttir, gerekirse kavga eder. rachel ise istediklerini göz yaşlarıyla, şımarıklıklarıyla yaptırır. bu farka sebep olan şey robin'in oluşturulurken içine biraz phoebe buffay katılmış olmasıdır. phoebe de yalnızdır, biraz delidir, serttir, kavgacıdır, robin'de olduğu gibi babasıyla sorunları vardır, ailesiyle problemleri vardır, hatta robin'den de öte çocukken sokaklarda yaşamıştır. biraz rachel'dan biraz phoebe'den katılmış ortaya robin çıkmıştır. robin de rachel gibi önce kariyerim diyen bir iş kadınıdır.

    lily aldrin -> monica geller + phoebe buffay = lily dizide monica'ya benzer bir anne tavuk rolü üstlenmektedir. herkesin arkasını toplayan, herkese destek olan, herkesi yöneten karakterdir. monica gibi kazanma hırsı vardır, istediğini almak için yapmayacağı şey yoktur. her ikisinin de kısacık boyu vardır, türlü türlü de huyu vardır. ancak lily monica kadar sert ve keskin hatları olan, takıntılara sahip bir karakter değildir. bu da phoebe'nin naifliğiyle dengelenmiştir. ancak phoebe'deki kafasına eseni yapma huyu lily'de de çokça görülür. hem lily'nin gençliğiyle phoebe'nin gençliği büyük benzerlikler göstermektedir. ikisinin de babasıyla sorunları vardır, ikisi de serseri bir hayat sürmüştür, ikisi de sokaklarda mücadele etmiştir, ikisi de zamanında zorbalık yapmıştır. ancak lily de monica gibi tek eşlidir, kocasına çok bağlıdır. hatta tam aynı olmasa bile hem chandler ve monica hem marshall ve lily çiftlerindeki bireylerden her ikisi de birbirlerine evlenme teklifi etmişlerdir.

    barney stinson -> joey tribbiani + chandler bing = barney dizide joey'e benzer çapkın, umursamaz, bencil, hayalperest, çocuksu, kadın avcısı, uzun ilişki yürütemeyen erkek rolünü üstlenmektedir. joey gibi o da zamanında en iyi arkadaşının en büyük aşkına karşı hisler beslemiştir. tek fark barney ve robin şu an evlilik yolundayken joey ve rachel arkadaş kalma kararı almıştır. barney'nin joey'den tek farkı adamakıllı bir işinin olması ve yemeğe o kadar düşkün olmamasıdır. bu özelliklerini de chandler'dan almıştır. chandler gibi barney'nin de ne iş yaptığı kimse tarafından bilinmez, tek fark friends'te kimse chandler'ın işinin ne olduğunu iplemezken ve chandler işinin ne olduğunu birkaç bölümde dile getirmişken how i met your mother'daki dört arkadaşın dördü de barney'nin ne iş yaptığını merak etmekte ve barney ısrarla ne iş yaptığını gizlemektedir. ayrıca barney joey kadar saf da değildir, akıllı ve zekidir. joey kadınları avlarken sempatikliğinden yararlanırken barney türlü alavere dalavere çevirir. chandler'la olan bir diğer benzerliği ise barney'nin ailesinin de chandler'ın ailesi gibi dağılmış ve tuhaf bir aile tablosu çizmesidir. her ikisinin de annesi yolludur, her ikisinin de anne babası ayrıdır. tek fark chandler'ın travesti bir babası varken barney'nin siyahi bir abisi vardır.

    --- spoiler olabilir ---

    how i met your mother'ın friends çakması olduğu aşikarken yapılması saçma olan kıyaslamadır.

  • - anam avradım olsun ki doğru söylüyorum... bak bacımı siksinler yalansa...
    - hoop bacıyı karıştırma...
    - sana nooluyo lan?!!