hesabın var mı? giriş yap

  • kıskanç olarak, dört kez acı çekerim:
    kıskanç olduğum için,
    kıskançlığımdan dolayı kendimi suçladığım için,
    kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum için,
    bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı çekerim.
    barthes

  • amortisör fiyatlarının yıllara göre dağılımı.

    diğer belediyeleri bilmem ama çankaya belediyesi bizlere mayın tarlası gibi yolları layık görmüştür. hele bir de yağmur yağdığında görün ortamı.

    düzenleme:
    "sokakları yapmayan ankara büyükşehir belediyesi. çankaya belediyesinin sorumluluğu yok" şeklinde mesajlar geliyor. arkadaşlar, yanlışım varsa düzeltin ama 12 metre ve daha geniş tüm caddeler büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda iken, geri kalan tüm sokaklar ilçe belediyelerindedir. bu bahsettiğim ilçe belediyesi sorumluluğundaki sokakların ne durumda olduğunu görmek isteyen ankara'lılar birlik mahallesi, güzeltepe mahallesi, yıldızevler mahallesi sokaklarında dolaşarak ne demek istediğimi anlayabilir.

    ankara büyükşehir belediyesinin ne kadar berbat bir hizmet anlayışına sahip olduğunu çankaya'da oturanlar biliyordur zaten. lakin chp'nin ağırlıklı olduğu bir bölgeye kötü hizmet vermek tam da onlardan beklediğim bir hareket. ama en azından çankaya belediyesinin kendi bölgesine iyi hizmet vereceğini umardım.

  • "kıskananlar çatlasın", "kedi uzanamadığı ciğere mundar der" gibi kalıp sözlerle savunulan okulmuş.

    eh be kardeşim, her vatan evladı da master degree yapıp müdür olmak zorunda çünkü. kimse şef, memur falan olamaz.
    her önüne gelen en doktor, en mühendis, en kimyager, en rafine zevkli, en bi orwell okuyanından... garsonluğu, taksiciliği yapmak için orta dünyadan seçme orklar getirdiler hep.

    tamam "okulum" kisvesi altında bok sürdürmeyeceksiniz bu eğitim yuvasına, sürdürmeyin de. gerçekten de türkiye'deki en iyi lise kabul.
    ama kardeşim uzanılabilen ciğer mevzuuna gelince benim tepem atıyor.

    bizim çükümüz ancak "x anadolu lisesine" erişebildi. ne süper ingilizce öğrendik, ne özel odalarda fotoğraf banyosu yaptırabildik, ne de orwell romanları okuyup birey olma fikri üzerine yoğunlaşabildik. ne yapalım ölelim mi?

    ben p&g, eczacıbaşı vs. gibi holdingleri geç, öküzoğlu şirketler grubunda bile kafadan sümük muamelesi görüyorum. (mütemadiyen demiyorum bak ilk izlenim olarak) neden? çünkü ege üniversitesi ve anadolu lisesi mezunu bir ciğere ulaşamayan kediyim.
    sen cv'nde ışıl ışıl parlayan "rober kolej" etiketiyle istediğin insan kaynakları müdürüne artistik taslarken benim kendimi ne kadar geliştirmiş olabileceğim konusunda hiç bir meraka düşmüyor bazen işveren. neden? çünkü eziğim ben, bi kolej bile okumamışım nerden bilebilirim 1984'ü falan?

    kıskanıyorum, çatlıyorum da neden bi düşündün mü? asla geri getirelemeyecek lise yıllarını yaşadık herhalde hepimiz. (ya da halen yaşamakta olanlar vardır bilemiyorum.) ben internet bağlantısını internet kafede, fotoğraf tabını mahalle şipşakçısında gördüm (sanma ki duygu sömürüsü, türkiye oolum burası.) belli bir yaşa kadar olabilecek en iyi imkanları zorladık durduk.
    liseyi hatta üniversiteyi bitirdikten sonra geliştiremeyiz kendimizi değil mi?

    bir de isteyen girerdi, benim ailem evini sattı geyiği var. tamam yaa bizimkiler satmadı evini, gitti kebapçı açtı, oldu mu? kaç bu okulun kontenjanı allasen? 2 milyon civarındaysa bastırsın herkes 150 milyarı biz de alalım bu muhteşem eğitimden...
    anladık şahane eğitim, ilim irfan yuvası, tamamdır. lakin gaza gelip "çatlayın ulan süper bi lisede okudum ben" demek neyin nesi?
    aynı gemideyiz ya uyanın biraz. okul bireyselliği abartmış anlaşılan. zira mezunları;
    "ben şahane okudum da yaşıtlarım ne bok yedi acaba?"
    "burası benim ülkem, herkesin benim gibi bir eğitim almaya hakkı var aslında"
    diye düşüneceğine bir davul çalıp göbek atmadıkları kalıyor
    "nası taktık ama ortaöğretimde size" diye.

    ben en azından benimki kadar bile ingilizce eğitimi alamamış allahın cezası(!) düz liselerde okuyan ezik (!) arkadaşlarıma çevirilerinde falan yardım ediyorum.
    yanlarında ingilizceyi aslında çok da bilmiyormuş gibi yapıyorum.

    zira ortaokula girilen yaş 11-12, bu sağlıklı karar verip "şu okula gireceğim" denilebilecek bir yaş değil. ama robert kolejliler 5 yaşından itibaren taş taşımış kolej parası biriktirmiş, sonra da en bi bilinçli tavırlarıyla onlarca okul içinden roberti seçmiş gibi bunu bir başarı hikayesi olarak sunmuşlar bile.

    ailen bir şekilde harcamalarından kısmış ya da kısmamış göndermiş. göndermese haberin bile olmazdı varlığından 11 yaşında...

    kıskandık çatladık, okulunuz da çok mundar....

  • işiniz vardır, daha gün ağarmadan hazırlanır, evden çıkarsınız. sokaklar bomboş, tek bir insan, tek bir araba yoktur. ama o ıssız, sokak lambasının aydınlattığı ve cızırtısının tek ses olduğu sokakta biri size doğru yaklaşıyordur. dikkatli baktığınızda gördüğünüz şeyin 6-7 yaşlarında ufak bir kız çocuğu olduğunu farkedersiniz. tek başına ip atlayan bir kız. üzerinde en şık ve temiz kıyafetleri, yüzündeki gülümsemesiyle yakınlaşıyor, yakınlaşıyor, yakınlaşıyor...

  • 2-3 yaşlarındaki yeğenim ailece toplandığımız bir ortamda dedesiyle konuşur:

    -dedee dedee
    -efendim yavrum
    -benim babamın kuyruğu var ama
    -nasıl kuyruk
    -banyodayken delikten baktım kocaman kuyruğu var.
    -.....

    millet kopar.eniştem.....

  • - iyi gunler hanfendi , annem iyi yuruyemiyor da... kendisine bi elektrikli sandalye* alabilir miyim?

    (hayirsiz evlat , bi yuruyemiyor diye idamina karar vermis bile kadincagizin)

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olaylardan bir diğeri. bir velet bahçedeki kediye tekme atıyor, veteriner hekim çocuğu uyardı diye önce çocuğun dedesinin sonra da babasının saldırısına uğruyor.

    daha da garip olan ise bu saldırganlardan birinin doktor diğerinin ise mühendis olması.

    siz nesiniz ki sizin yetiştirdiğiniz çocuk ne olsun.

    kaynak : http://www.internethaber.com/…si-1783222.htm?page=3

    edit: birkaç meczup saldırganların doktor ve mühendis olduğunu yazmama bozulmuş, özellikle belirtmemin sebebi nispeten eğitimli olan kişilerin bile hayvan sevgisinden mahrum olması.

  • sek ürünleri alarak devam ediyorlar. o günden beri bir tane bile pınar ürünü almadım. isterse kar oranı tavan yapsın, isterse benden başka herkes kullanıyor, alıyor olsun, isterse dünyanın en ucuz ve en güvenilir markası olsun ben almayacağım.

    kafanız basmıyor galiba bir şeylere. şirket batsın, pınar yok olsun gibi bir amacım da yok. pınar firması bir tercih koydu ortaya. ben de bireysel olarak bir tercih koydum. benim gibi davranan veya davranmayan bir çok insan var. pınar yanında olanlarla mutlu biz de hayatımızda pınar olmadan mutluyuz.

  • enteresan bir bilgi vereyim mi size

    alım gücünüz itibari ile o adamın isteyip yapamadığı ve sizin isteyip yapamadıklarınız arasında dağlar kadar fark yok.

    o adam alt sınıfın aşağılarda siz de alt sınıfın üstlerindesiniz. ıkiniz de kaliteli beslenemiyor, araba alamıyor, ev alamıyorsunuz.