hesabın var mı? giriş yap

  • 20 yaşındaki bali bağımlısı gençlerin nöbet kulelerinde mangal yaptığı bir ordu değildir.

  • aslında onlarca entry'm vardı, okb ile ilgili. kafamdakileri anlattığım, çaresizce artık yazacak yer bulamadığım, sonra hepsini sildim. neden yaptım bilmiyorum, belki insanların yaftalamasından korkmamla ilgiliydi.

    ama şimdi yeniden yazıyorum, çünkü biliyorum ki umut ışığı var. 2009 yılında konulan teşhis, ardından gittiğim terapiler, hâlâ almaya devam ettiğim antidepresanlara rağmen biliyorum ki umut ışığı hep var.

    önceleri hayat çok zordu, evden çıkamıyordum, bulaşıcılık düşünceleri aklımdan gitmiyordu, insanların bana dokunmasına izin bile vermiyorum, hatta dokunduğum şeyleri biriktiriyordum başkası dokunmasın diye. sürekli hasta olduğuma, benden başkalarına bulaşacağına dair düşüncelerim vardı. birinin en ufak sözü, en ufak hareketi saatlerce kafamda yer ediyordu daha farklı nasıl olabilirdi diye. sürekli ağlıyordum. hayattan kopmuştum, nitekim majör depresyon teşhisi de gecikmedi.

    doktor doktor dolaştım, çeşit çeşit psikoterapiste gittim. onlarca antidepresan denedim, hayattan bezmiş durumdaydım. iğneyle vitamin verdikleri bile oldu çünkü artık yemeden içmeden kesilmiştim. hayat tamamiyle bir zindandı benim için.

    şimdi düşünüyorum da, o günler o kadar uzak geliyor ki bana. delirmek böyle bir şey herhalde diye düşünmüştüm. çıkış yolu bulamıyordum. hastaneye yatıralım dedi bir profesör istersen. ben ne mi yaptım? ingiltere'ye okumaya gittim.

    hayatımın en doğru kararıydı. tek başıma yaşadım ve benim geçmişimi hiç bilmeyen insanlarla tanıştım. takıntılarımı bir bir onlarla yendim. onlar benim eşyalarıma dokundukça, aynı tuvaleti kullandıkça, o iyi insanlar sayesinde acıya katlanabilmeyi öğrendim.

    tabi ki ilaçlar faydalı oldu, abartmıyorum en az 10 çeşit denemişimdir. her dönem farklı ilaçlar aldım. bazıları işe yaradı, bazıları yaramadı. 5 yıl sonra hala antidepresan alıyorum ama artık eskisi kadar dert etmiyorum. bunun sebebi depresifliğim devam ediyor, ama alıştım. hayattan arada bir zevk alabiliyorum artık. zaten 7/24 mutlu olmak insansın doğasına aykırı bence.

    obsesyonlarımın %99'undan kurtuldum, aslında bunda tembelliğimin de etkisi var. artık yıkanmayla, tekrarlarla, kötü düşüncelere uğraşacak vaktim yok. yoğunluk ve insansın kafasını meşgul edebilmesi ne önemli bir şey! spor da her ne kadar artık geleneksel hâle gelse de cidden depresyonu uzaklaştırmada işe yaradı.

    depresyonu bilemeyeceğim ama okb yenilmez değil. biraz cesaret, biraz terapi, biraz da ilaç. bence hiç bir insanın kaderi depresyon ve takıntılar olmamalı. eğer her gün kendi kafandakilerle mücadele etmek yorucu değilse, bundan daha yorucu ne vardır merak ediyorum.

    şimdi o acı çektiğim günler çok uzak geliyor, hatırlamakta zorlanıyorum. belki artık kendime yetebilmem sebebiyle. ailem hariç kimseden bir beklentim yok artık, herkes bencil. ben de bencilim tabi ki, belki de kabul etmek iyiye gitmenin ilk adımı.

    burada obsesif yüzlerce düşüncemin kaynaklarını diğer obsesif dostlarıma ilham olmaması için yazmayacağım tabi ki. ama benimkinden kötü olabilir mi bilemiyorum yine de. ben gerçek/gerçek olmayan yüzlerce kötü düşünceyi, tekrarlayan hareketleri yendim. tamamen yendim mi hiç bilemeyeceğim, çünkü stres altında yine gelebilirler.

    stres demişken, stresten uzak durmak bence bu işin temeli. artık her şeyi dert etmiyorum, hep baskı altındayım ama baskıya vereceğim tepkinin benim durumumu da belirleyeceğini biliyorum.

    bu hastalık ufak düşünceler ve takıntılar olabileceği gibi, benim gibi tüm benliğinizi mahveden, hayattan koparan bir hastalık da olabilir. her ne derecede olursa olsun, bilin ki umut var. ben asla olmadığını düşünenlerdendim ama yıllar sonra geldiğim noktaya bakınca, tek bir anda değil ama zamanla nasıl her şeyin azaldığını görebiliyorum.

    mutlu muyum? kesinlikle hayır. ama mutlu olmak için elimden geleni yapıyorum. hedeften değil, yolculuktan zevk almaya çalışıyorum. tüm o hayattan zevk alma saçmalıklarına girmeyeceğim ama belki de doğruluk payları vardır.

    son olarak bu hastalık yenilmez değil, dört yıl önce evden çıkamayan, araba kullanamayan, her banyosu en az 1 saat süren, günde elini en az 20 kez yıkayan, hiç bir şeye dokunamayan, sürekli birilerine zarar verdim mi diye düşünen, rezalet derecede ayıp/günah düşünceleri olan biri söylüyor bunu. ki bu da sadece çok görülen kısmı. umut hep var. ben artık o günleri hatırlamıyorum bile, hepsi geçecek.

    hepsi geçecek.

    unutmadan şunu ekleyeyim. düşünmek kötü bir şey değil. insanın aklına her türlü şey geliyor. düşünmenin cezası da yok, ödülü de. insan düşüncelerinden sorumlu tutulamaz bence. o yüzden obsesyon kısmı benim için hep "hastalığın düşünceleri"dir, asla kendi düşüncelerim değil. bu şekilde yabancılaşarak çok yol kat ettim, belki işinize yarar.

  • “15 dakikalık ısınmamı yasin suresiyle yapıyorum. benim için çok önemli, çok özel bir alan.” diye röpörtaj vermiş şahıs.

    gerçekten çok hususi bir alanmış, manşetlerde amk..

    edit: kim neye isterse inanır, kendince ne yapıyorsa yapar. fakat dini, inancı alet edip şov yapan herkesin amk..

  • - ne muhendisisin sen abi ya?
    - kimya muhendisiyim.
    - e peki soylesene abi cama$ir suyunda ne var? icerik olarak yani?
    - ac arkasini oku.
    - hmm, bunlar bunlar bunlar varmi$, zararli midir bunlar?
    - degildir.
    - icebilir miyim yani $imdi?
    - icebilirsin tabi guvenle, kana kana ic...
    - yandim abi yaniyorum!
    - geber yarragimin kurma kolu...

  • havaleni aldım rockefeller kardeşim, küçük ve zayıf bir türkiye için ben de hayır diyorum. peki ya sen rothschild kardeşim ? sen de hayır diyor musun ?

    edit : bu mesajı ciddiye alan arkadaşlar varsa uzman kontrolünde bakım görmelerini öneriyorum, bu kafayla çok yaşamazsınız.

  • ali koç'un açıkladığı gerçekler yıllardır bilindiği halde, tüm cemaatçi veya o dönemde kirli ilişkiler içinde olan, hatta bank asya'ya 1 lira yatıranlar bile tutuklu iken, rasim ozan kütahyalı ve nagehan alçı neden ifade bile vermedi? ya da itirafçı mı oldular?

    --- spoiler ---

    başkanımız ali koç, rasim ozan kütahyalı'nın yüzüne “bu gün dönmüş olsanız bile zamanında fetö sempatizanı, destekçisi ve sözcüsüydünüz. bu adamlar cumhurbaşkanımıza ve devlete göz dikiyorlarsa senin gibi adamlardan aldığı cesaretten dolayıdır. aziz yıldırım'ın adını ağzına alma”
    --- spoiler ---

    video