hesabın var mı? giriş yap

  • durup dururken aklıma gelen durum.
    kesinlikle kafası dumanlı bir karakterdir.
    dikkat ederseniz ağzından küçük bir ot parçasını hiç eksik etmezdi.

    - köpekle(rin tin tin) hayali konuşmalar.
    - atla(düldül) hayali konuşmalar.
    - gözler devamlı yumuk yumuk.
    - kendi gölgesini vurmaya çalışmak.
    - kızılderililerle içli dışlı bir yaşam. sanırım ot tedarik etmek için.
    - bir kişiyi birden fazla görüyor. hem de boy boy. tam 4 tane.

    bence bunlar yeter

  • anlamadığım nokta hangi ırktan olduklarını öğrendiklerinde neden duygusallaşıp gözyaşı döktükleri. şimdi ben %60 alman olduğumu falan öğrensem, sadece vay babayn kemiğine der şaşırırım.

  • memleketim burdur'dan manavgat'a gönüllü olarak yardım için toplanan eşyaları taşımaya ve yangın söndürme çalışmalarına katılmaya geldim. şahit olduğum ve şahitlerden birebir dinlediklerim:

    bunları asla unutma manavgat'ım, asla unutma antalya'm, asla unutma türkiye'm;

    - özellikle 29 temmuz 2021'i hiç unutma,

    - ülke yanarken ortadan kaybolan cumhurbaşkanını unutma,

    - işin ciddiyetini anlatmak için tek tek tweet attığımızı unutma,

    - devletin tek imkânının 3 uçak olduğunu ancak sayın cumhurbaşkanımızın 13 uçağı olduğunu unutma,

    - herkesin ciğeri yanarken ülkeye hâlâ giren afganları(peştunları) unutma,

    - yangın bölgesinde fink atan (belki de tabiat gezintisine çıkmışlardır!) milli savunma bakanlığı'nın gardaşı afganları(peştunları) unutma,

    - 8 ilde art arda yangın çıkmasına rağmen "sıcaktan olmuştur" diyen içişleri bakanı süleyman soylu'yu unutma,

    - 29 temmuz'un akabindeki süreçte gerçekleşen:

    - suçu belediyelere yıkan tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli'yi unutma,

    - önce köylülerden duyduğumuz daha sonra jandarma tarafından da teyit edilen suriyeli muhacir gardaşların köylere gönderilen yardımları çalmak, yağmalamak için kamyonetlerle geldiğini unutma. (manavgat kalemler köyü çıkışına 3 tane üzeri açık küçük kamyonetlerle yaklaşık 50 kişilik suriyeli bir grup gelmiş. biz yardım için geldik demişler fakat halk tarafından köye sokulmayıp geri gönderilmişler. araçların plakalarını köylüler almış.)

    - zaten sıkışık olan trafiği iyice kesip 30 araçlık konvoylara gelip trafiği tıkayan bakanları, bürokratları ve trafiği tamamen felç edip, itfaiyeyi aksatıp kafana keyif çayı fırlatanları unutma,

    - manavgat size tatil verdi; deniz-kum-güneş verdi, vergi verdi, şehit verdi, döviz verdi, tarım verdi... bir kere manavgat'ın devlete ihtiyacı oldu. yalnız ve çaresiz bırakıldı. koca bir ilçe, toroslarımız yandı, devlet izledi. evet milletimiz cömerttir. ülkenin dört bir yanından yardım sel gibi aktı. millet vardı ama devlet yoktu, unutma!!!

  • $u ana kadar ya$amak istedigi hicbir guzelligi ya$ayamami$ ama ya$amayi cok fazla isteyen insanlardir.

    ilk el tutu$malar, ilk opucuk, ilk heyecan gibi $eylerin hicbirini yapamami$ olup ve her girdigi ortamda bunlari saklama cabasi icinde olurlar.

    ili$kiler hakkinda bir konu acildiginda, hayattan soguyan, hicbir soruya cevap vermeyen veya hemen konuyu degistiren insanlardir.

    ya$in gitgide ilerlediginin farkinda olup, 'acaba' sorusu kafalarindan hic silinmeyen insanlardir.
    "acaba benim hic sevgilim olmayacak mı?"
    sonra kendi kendilerine kızar bu tipler, sen caba gostermiyorsun ki, nasıl sevgilin olsun diye kendi kendilerini yiyip bitirirler. yine kısır dongu ba$lar.

    her$eyden cekinen, haftasonlari ben neden di$ari cikmiyom, neden benimde gezecek bir arkada$im yok, sevgilim yok diye kendine i$kence ederler.

    birde di$arda gordukleri sevgilileri ozenirler, niye beni bu kadar cok seven bir insan olmadi diye, ama yine bilgisayari ile tek ba$ina kalir, yalnizligi dinler ve depresif haller ba$lar.

  • mutfakta kuyu olmasına daha çok şaşırdığım haber. evi hayal edemedim, “kuyudan ütüsüne su doldururken yıldırım çarptı” olayını kafamda canlandıramadım. birde uçarak buzdolabına çarpmış.
    sharon stone’un ütü yapmasına mı şaşırayım, mutfakta ütüsüne kuyudan su doldurmasına mı şaşırayım, uçmasına mı şaşırayım bilemedim. sanırım haberdeki en normal şey yıldırım çarpması.

  • güzel bir soru.

    burada sorun, güneşin parlama mekanizmasını dünyada bildiğimiz ateş ile kıyaslamaktan kaynaklanıyor. oysa güneşte ateş falan yoktur, bir şey "yanmaz"...

    güneşi parlatan şey, çok büyük kütlesi nedeniyle merkez bölgesinde aşırı basınca maruz kalan hidrojen atomlarının birleşerek helyuma dönüşmesi, ve bu dönüşüm sırasında ısı oluşmasıdır. buna, nükleer füzyon deniliyor.

    güneşi söndürmek için üzerine su atmak veya güneşi kaldırıp komple suya atmak onu söndürmez. aksine, üzerine boca ettiğiniz su da güneşin kütlesine eklenerek merkez bölgesindeki basıncı artırır ve güneşin daha parlak olmasını sağlar. ve dahi güneş, eklediğiniz o suyu da yakıt olarak kullanır.

    özetle, güneşe su dökmekle ham petrol dökmek arasında fark yoktur, güneş her ikisini de büyük bir memnuniyetle yakıt olarak kullanacaktır.

    buna karşın, güneşe yeterince (100 güneş kütlesi kadar) su dökerek kütlesini belli bir kritik eşiğe kadar yükseltirseniz, önünde sonunda bir süpernova patlaması ile yok olup gidecektir... ha evet, o zaman sönmüş olur... aynı şeyi güneşe yeterince benzin dökerek de yapabilirsiniz, farketmez