hesabın var mı? giriş yap

  • yagmurummm - 1102598 - 22.02.2012 21:09:40
    ulan yatan kuponlari sobaya atmaktan evin içi hamam gibi oldu amk

  • bir yay erkeği olarak bu kadar atış okuduktan sonra size bir truth table yapalım...

    yay erkeği duygusaldır: dibine kadar doğru, zirvede yaşarlar.

    kendinden çok etrafındakileri düşünür: tamamen doğru, hatta kendi hayatlarını etkiliyebilecek yanlış kararlar alırlar.

    patavatsız denicek kadar açık sözlü: duygusal konularda biraz utangaç ama onun dışında tutana aşkolsun.

    dürüstdür: unisex olarak güvenilirdir, kadın erkek farketmez ama benden ufak bi tavsiye; siz siz olun insanoğluna pek güvenmeyin.

    alkoliktir: alkole yatkındır, özellikle hezeyan dönemlerinde ama alkolikte değildir.

    dediğim dediktir, özgürdür: sadakat konusunda iyi sayılabilir ama onun dışındaki konularda izin istemez sadece haber verir

    mükemmeliyetçidir: bu erkeğine göre değişir ama çoğunlukla mükemmel olsun derken sıçıp batırabilir

    içine atar: en büyük sıkıntı burada işte, içine attıkları onu bir bombaya çevirebilir ama sevdiğiyle veya en yakın dostuyla paylaşma ihtimali olası

    titiz değildir, dağınıktır: hayır efendim titizlikten kafayı yer ama dağınıktır. o dağınıklıkta da aradığını şak diye bulur

    toplumda farkedilmek isterler: kardeşim kim istemez bunu, laf olsun torba dolsun

    sıcak kanlı sevecendir: genelde erkekler arasında "... kafa adamdır yaa", denir. ama bir bayansanız ve yay erkeği sizle konuşmuyor, kaçıyorsa bilinki sizi görünce içi cız ediyor olabilir. bu ağzı laf yapan herifler kendine uygun bir dişi buldumu sudan çıkmış balığa döner.

    tembeldirler: yorumu tarafsız yapıcaktık dimi hmmm. doğrudur hatta bazen şikayet bile edebilirsiniz, en kötü yanlarıdır. mesela koca bir hafta çalışan yay erkeği cumartesi gezer tozar ama pazar gününü evde geçirmek ister.

    akıllıdır, yakışıklıdır, zarifdir, beceriklidir: kişiden kişiye değişir, şimdi ben buraya "hakkaten öyle" yazsam yukarda yazdıklarım beş para etmez sizin için...

  • - evet arkadaşlar bu maçta da turan taktiği ile oynayacağız. orta saha ve forvet, baskıdan bunalmış gibi yapıp defansa gelecek, adamları üstümüze çekip sonra hep beraber saldıracağız.

    - reis her maç turan taktiği uyguluyoruz, artık rakipler bizi çözdü. 4-4-2 oynasak olmaz mı?

    - olmaz lan... turan taktiği ile kazanacağız maçları. bolca ver kala girmenizi istiyorum sizden.

    - ver kaç olmasın o reis?

    - kaçmak yakışmaz ülkücüye, verip yerinizde kalacaksınız. o yüzden ver kal diyorum bu taktiğe.

    - reis sen teknik direktörlük lisansını nerden almıştın?

    - başkoymuşuuuum türkiye'min yoluuuna... ırmağının akışınaaaa ölürüm türkiyem ölürüüüm türkiyeemm...

    - ne zaman bu soruyu sorsam böyle yapıyorsun reis ya...

    - sus lan!!! sen de söyle, siz de söyleyin lan, maç öncesi motivasyon şeysi olsun... mavi boncuuuk takışınaaa ölürüüüm türkiyeem, ölürüm türkiyeemmm..

    --- spoiler ---

    fanatik: "fındık mideye oturdu: türkgücü ülküspor: 0 - fındıklı idman yurdu: 9." teknik direktör baybars: "futbolcularım maalesef taktik anlayıştan uzak bir oyun sergilediler. yenilgi kaçınılmaz oldu. türkgücü olarak iyi yerlere geleceğimize inancım tam. teşkilattaki arkadaşlara çok selamlar sevgiler.."

    --- spoiler ---

  • 28 yil hayatimin askini bulucam diye dolandim durdum. sonunda buldum da. yaklasik iki yil ciktiktan sonra evlendik. ayaklarim yere degmiyordu. karninda kelebeklerin ucusmasi ne demek ogrenmistim. sonra bir gun bana baba olacaksin dedi. dedim ki ben bu hayatta hic yasamamisim. nasil bir mutluluk anlatamam. yasayanlar zaten bilir, yasamayanlar da umarim ogrenir. neyse uzatmayalim, gebeligin 24. haftasinda ogrendik ki bebekte gelisim geriligi var. sonuc husran tabi, 26 haftalikken kaybettik bebegimizi. arastirdik cocukta hic bir sorun yokmus. meger annesi, esim losemiymis. olsun dedik tedavisi var. mix tip cikti iyi mi(aml+all). 2.5 yil tedavi gordu, denenmedik kemoterapi kalmadi, 56 kilo olan esim 39 kiloya kadar dustu. habloid kemik iligi nakli yapildi. son alti ay esimden cok cocugum gibiydi. bebekler gibi her seyi icin yardima ihtiyac duyuyordu. annesi dahil herkes ya olsun ya iyilessin derken ben hep allahim her seyimi al ama esimi alma diye dua ettim. sonuc yine husran. 32 yasinda kaybettim. yaklasik 4 yil olacak. benim ic burkan detayim bu. bunu buraya niye yazdim onu da bilmiyorum.....
    edit: gelen mesajlar icin herkese cok tesekkur ediyorum. belki de bunun icin yazdim, belki cevremde anlaticak kimse kalmadi o yuzden onu bilemicem ama yazdigim icin memmunum.
    edit2: beni benden daha iyi anlayan yazar arkadaslarima cok tesekkurler. ozellikle "okurken sanki hayattan hep almak istedikleriniz varmış da bir türlü alamamışsınız, hep kursağınızda kalmış hevesleriniz gibi hissettim" diyen yazar arkadasa ayri bir tesekkur etmek istedim.

  • ''yalnızlığın dezavantajlarından birisi vardır ki, bilincine varılması ötekiler kadar kolay olmaz. bu dezavantaj; sürekli evde kalmak yüzünden, dış etkilere karşı çok duyarlılaşan bedenimizin en küçük bir hava akımında bile hasta olmasıdır. sürekli köşeye çekilmişlik yüzünden ruhsal durumumuz öyle duyarlı olur ki, en önemsiz olaylar, sözcükler ve hatta salt tavırlar yüzünden huzursuz olur, hastalanır ya da inciniriz. oysa sürekli kalabalığın içinde kalan biri, bunları dikkate almaz bile.''

    demiş arthur schopenhauer.

  • üzerinde 'iskender 6.90' yazan bir yerde hesap ödenirken, adamın kredi kartını geçirmesi:

    -bakiyeniz yetersiz efendim.
    -kaç çektiniz?
    - 7 lira.
    - 6.90 yazıyo ama.

    tekrar denenir ve banka onay verir.

  • devletin yanında olan biziz. siz hükümetin yanındasınız. şu farkı öğrenemediniz bir türlü. cahil deyince de ağlayıp şikayet ediyorsunuz.