hesabın var mı? giriş yap

  • yemiyor diyen yiğidi bulup alnından öpmek lazım. öteki zaten öpülmek için daha sert taşa kendini vurur bir gün.

  • a) yaaaylalaaaar yaylaaalarr
    b) hmm.. cv'nizi inceledik.. sizi hede departmanında......
    c) demek kızıma talip olan delikanlı sensin!...

    diyaloglarından kısa süre önce yaşanmış olması muhtemel durum...

  • simdi ucuza elektronik esya, araba, benzin, marka kiyafet alma kliseleri zaten siralanmis. ben de su ana kadar bahsedilmeyen birkac noktaya parmak basacagim. abd ve kanada gelismis ulkeler icinde dunya'da nufus yogunlugunun en az oldugu ve kisi basina en fazla toprak dusen ulkelerinden ikisi. asya, avrupa ve afrika kitalari yani eski dunya tika basa insanla doluyken kuzey amerika bu konuda cok daha ferah. gelismis ulkelerin nufus yogunluguna yani kilometrekare basina dusen insan sayisina baktigimizda birinci sirada 507 ile guney kore var. ikinci sirada 411 ile hollanda geliyor ve onu da 336 ile japonya takip ediyor.

    avrupa'nin onde gelen ulkelerinden ingiltere'de kilometrekare basina 268 kisi duserken, almanya'da 230, italya'da 201 ve fransa'da 118 kisi dusuyor. turkiye'de de kilometrekare basina dusen insan sayisi 102 (istanbul: 2579, ankara: 207, izmir: 347). peki abd'de kilometrekareye kac kisi dusuyor? 33 (merak edenler icin oregon: 16, ki bana kalsa oregon bile fazla kalabalik). kanada'da isler daha da guzel, zira kilometrekare basina 4 kisi dusuyor (gerci kanada'nin onemli bir kismi yasanamayacak kadar soguk ve corak. ornegin yine %80'i col olan avustralya'da da nufus yogunlugu 3).

    iste abd ve kanadalilarin devasa bahceli evlere ve genis yol ve caddelere sahip olma sebebi de bu. toplamda 10 milyon kilometrekare topraga sahip olan abd'de toplam sehir alanlarinin ve imara acilan bolumlerin toplam topraklara orani %4. orman, tarim alanlari, col ve diger acik alanlarin toplama orani %96. ornegin oregon'un %98'i imara kapali ve imara izin verilen bolum %2'lik dilimde. nufus yogunlugunun daha az olmasi ve el degmemis topraklarin daha cok olmasi daha az gurultu, daha az trafik, daha cok kisisel hareket alani (personal space), daha buyuk evler, daha buyuk bahceler, daha temiz hava, daha temiz doga ve daha az kavga gurultu demek oluyor.

    abd'nin en kalabalik eyaleti olan 40 milyon nufuslu california'da bile nufus yogunlugu 97 yani avrupa'nin epeyce altindayken ikinci en kalabalik eyalet olan teksas'in nufus yogunlugu 41. yuzolcumu olarak turkiye'yle neredeyse ayni buyuklukte olan teksas'in nufusu 27 milyon.

    gerci abd nufusunun 3'te 2'lik bir bolumu dogu yakasi ve bati yakasi civarinda toplanmis ve bos olan yerler genelde ic taraflar ama yukarda verdigim oregon orneginden yola cikarsak okyanus kiyilarinda bile epeyce bos yer var. ornegin washington ve oregon eyaletlerinin toplam 650 km'lik sahil seridinde toplam 150 bin kadar insan yasiyor. hatta washington'dan san francisco'ya kadar olan 1200 km'lik sahil seridinde (karadeniz kiyilarinin toplami kadar alanda) toplam 200 bin kisi yasiyor.

    bir baska avantaj her urunun sadece en ucuzunu degil ayni zamanda en kalitelisini alma sansina sahip olmaniz. su ana kadar bir cok entry'de marka urunleri abd'de daha ucuza alacaginizdan zaten bahsedilmis ama isin kalite kismi atlanmis. ayakkabi ve spor giyimleri ureticisi olan nike'i ornek vereyim. nike'in dunya'nin cesitli ulkelerinde uretim yapan 900 fabrikasi var. bu fabrikalardan hicbiri sirkete ait degil. sirket genelde cesitli ulkelerdeki tekstil ureticilerini taseron olarak kullaniyor ve fabrikalara kontrat veriyor. bu fabrikalar urettikleri urun kalitesine gore 5 kategoriye ayrilmis durumda. en ustteki kategori "gold" denilen altin kategori. bu fabrikalar en kaliteli urunleri ureten, en az defoya sahip olan, urunlerinin en az geri gonderildigi ve en efektif uretim yapan fabrikalar. bundan sonra "silver" ve "bronze" yani gumus ve bronz fabrikalar geliyor. bu fabrikalar en iyi olmamakla beraber "idare eder" kalitede urunler ureten ve performans sergileyen fabrikalar.

    son 2 kategori de sari ve kirmizi. buradaki fabrikalar eger durumlarini duzeltmezse taseron kontratlari iptal edilecek ve bunlara bir daha ihale verilmeyecek. peki bu 5 kategorinin amerika ile alakasi ne? onu anlatayim. genelde abd'de satilan nike urunleri "gold" fabrikalarindan geliyor. almanya, ingiltere gibi gelismis ulkelerde satilan nike'lar da genelde gold veya silver fabrikalardan geliyor. gelismekte olan ulkelerdeki ayakkabilar genelde silver ve bronze fabrikalardan geliyor. cakma marka olarak satilan veya defolu marketlerde satilanlar da genelde sari veya kirmizi fabrikalardan cikma urunler oluyor. iste bu yuzden atiyorum nike'in urettigi ayni model ayakkabiyi abd'den alinca 5 yil sapasaglam giderken ayni ayakkabinin ayni modeli baska bir ulkeden alininca 1 yilda bozulmaya baslayabiliyor.

    bunun en buyuk sebebi abd'deki tuketici haklarinin cok yuksek bir sekilde korunuyor olmasi. amerikali michael amca nike'dan ayakkabi alip 1 senede ayakkabi dagilirsa o ayakkabiyi magazaya yedirir ve parasini geri alir. o yuzden nike abd'ye gonderdigi ayakkabilari en kaliteli fabrikalardan seciyor ki iadelerle ve tamirlerle ugrasmasin. nike sadece bir ornekti ve uluslararasi bir cok sirket bu sekilde isliyor.

    tuketici haklari demisken kredi kartlarina deginmemek olmaz. american express basta olmak uzere bir cok amerikan kredi karti adeta sizin avukatinizdir ve hakkinizi soke soke almaktadir. hani bazen burada surekli rezalet basliklari aciliyor ya, o durumlarin cogu abd'de yasanmaz cunku kredi karti sirketinizi arayip rezaleti anlatir anlatmaz paranizi aynen geri alirsiniz. bugune kadar ne ornekler gordum.

    bir magazadan bir urun alip sonra 2-3 hafta icinde iade etmeye calisinca kabul etmezlerse (ki %95 ederler) kredi karti firmasi paranizi soke soke geri aliyor. bazi sirketler "biz sirket politikasi olarak iade kabul etmiyoruz" dese de farketmiyor. diyelim ki bir magazadan ayakkabi aldiniz ve ayakkabilar 1 ayda acilmaya basladi. ayakkabilari magazaya iade etmek icin goturdugunuzde "kullanici hatasi" deyip kabul etmediler. dukkandan cikmadan american express'i arayip durumu bildiriyorsunuz, size kibarca "o ayakkabilari geri kabul etseler de etmeseler de dukkanda birakip cik, parani geri alacagiz" derler. siz de magazadakilere "ayakkabiyi buraya birakiyorum haci, ister al ister alma" deyip eve donuyorsunuz ve en gec bir hafta sonra paraniz hesabiniza geri yatmistir.

    sirf kredi karti beni koruyup kolladigi ve tum harcamalarim kayit altinda tutuldugu icin alisverislerde nakit para kullanmayi biraktim. amerika'da yasamanin bir baska avantajina gelince, bunu da uzun uzun su entry'de anlatmistim: (bkz: #53858461).

  • adamın biri her gece rüyasında istanbul' dan adana'ya bir kamyon dolusu mal çekiyormuş, sabah kalkınca da direksiyon sallamaktan her tarafı ağrıyormuş bu her gece devam ediyormuş. sabah kalkınca çok yorgun düşüyormuş.

    bir gün, bir psikoloğa gitmeye karar vermiş derdini psikoloğa anlatmış.

    psikolog:

    - yarın gece adana'ya giderken ankara'da yol üzeri bir park var ben seni gece yarısı tam 00: da orda bekleyeceğim, kamyonu bana verir kurtulursun. demiş.

    adam:

    - tamam, demiş. ama kapıdan çıkarken içinden "hadi len" demiş ve gece rüyasında oraya gitmemiş ama yine her gece rüyasında adana'ya kamyonla mal çekmeye devam ediyormuş. bir gece yine kamyon kullanırken tesadüfen gece 00 da psikoloğun beklediği yere gelmiş ve acaba orda mı, beni bekliyor mu diye merak edip bakmış psikolog orada, vermiş kamyonu ve kurtulmuş. bir daha rüya görmemiş ...

    aradan uzun zaman geçmiş. bir gün adam yolda yürürken bir arkadaşıyla karşılaşmış, oturmuşlar bir yerde, çay kahve sohbet derken, arkadaşı

    -yahu demiş, benim bir sorunum var. gece rüyamda üç tane güzel kızla beraber oluyorum sabaha kalkınca yorgunluktan ölüyorum, ilk zamanlar güzeldi ama artık çok yoruluyorum

    öyle ki eşimi bile ihmal ediyorum, demiş.

    adam:

    - ben bir psikolog tanıyorum ona git ,o senin sorununu çözer ,demiş.

    psikoloğun adını adresini vermiş ve ayrılmışlar. iki arkadaş bir müddet sonra tekrar görüşmüşler

    adam arkadaşına sormuş;

    - ne oldu gittin mi dediğim psikoloğa?

    arkadaşı;

    — evet gittim. adam;

    — ee ne oldu?

    arkadaşı;

    - üç kızı aldı, namussuz psikolog bana bir kamyon verdi her gece adana'ya bir kamyon dolusu mal çekiyorum.

    debe editi: (bkz: erdoğan istifa)

  • komutan, kısa dönem acemi askerlere mesleklerini sormaktadır.

    komutan: sivilde ne iş yapardın?
    asker: mühendistim komutanım.
    komutan: güzel. sen ne iş yapardın?
    asker: veterinerdim komutanım.
    komutan: iyi. sen ne iş yapardın?
    asker: öğretmendim komutanım.
    komutan: ne güzel. peki sen ne iş yapardın sivilde?
    asker: savcıyım komutanım.
    komutan: sav cıy dın!

  • iki vasat insanın konuşmalarını okudum. biri zavallı düşük zekalı bir mahalle kızı, diğeri de ''sen güzel misin peki, kalbin güzel mi'' hahaaa diye sığırca sorular soran orta doğulu gereksiz bir tip.

    bence birbirinizi bulmuşsunuz bir deneyin derim.

  • (bkz: locus of control)

    insanlar yaşadıkları iyi ya da kötü olaylara getirdikleri açıklamalar bakımından temelde iki uç arasında yer almaktadır. bu uçlardan birinde, başlarına gelen olayların nedenlerini kader, şans gibi dışsal etmenlerde arayan insanlar; diğerinde ise yaşadıklarının sorumluluğunun kendisinde olduğuna inanan insanlar bulunmaktadır . başlarına gelen olayları kendi davranışlarının ya da özelliklerinin bir sonucu olarak gören bireyler, iç kontrol odaklı (bkz: internal locus of control) olarak adlandırılmaktadır. yaşadıkları olayları şans, kader gibi dış güçlere atfetme eğilimi gösteren bireyler ise dış kontrol odaklı (bkz: external locus of control) olarak tanımlanmaktadır.

    araştırmalar, farklı kontrol odağı yaklaşımına sahip bireylerin iş yaşamı, akademik yaşam, çevre gibi alanlarda yaşadıkları durumların ve karşılaştıkları sorunların kaynağına farklı atıflarda bulunduklarını ortaya koymaktadır. iç kontrol odaklı bireyler eylemlerinin değişim yaratacağına inanırken, dış kontrol odaklı bireyler değişimin kendi eylemleri ile değil, daha güçlü başkaları tarafından yaratılabileceğine inanmaktadır. çevresel bozulma konusunda yapılan bir çalışmada, insanların, ancak söz konusu çevresel bozulmaları engellemenin kendi kontrollerinde olduğuna inandıklarında engelleyici önlemler aldığına işaret edilmektedir. bu bilgiler doğrultusunda, dış kontrol odaklı bireylerin çevreyi koruyup kollayıcı davranışlarda bulunma eğilimlerinin daha düşük düzeyde olduğu öne sürülebilir. nitekim ilkokul öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada, kontrol odağının çevreci davranışı yordadığı; bir diğer çalışmada ise, iç kontrol odağı yüksek olan öğrencilerin, dış kontrol odağı yüksek olan öğrencilere kıyasla, çevreyle ilgili daha fazla bilgi edindikleri ve çevreyle ilgili bilgilerini artırmak için (enerji tasarrufu ve geri dönüşüm gibi) daha fazla sayıda seçmeli bilim dersi aldıkları görülmüştür.