hesabın var mı? giriş yap

  • fenerbahçe spor kulübünden yapılan açıklama:

    "başkanımız sayın aziz yıldırım, 27 mayıs 2015 çarşamba günü (yarın), hafta sonu yapılacak olan genel kurul ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyecektir.

    basın toplantısı, fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı’nda bulunan 1907 tribünü’nde saat 14:00’te başlayacaktır.

    basın mensuplarına duyururuz.

    fenerbahçe spor kulübü"

    http://www.fenerbahce.org/…etay.asp?contentid=45110

    --- spoiler ---

    -konuşursam yer yerinden oynar.
    -galatasaray şöyle yaptı.
    -biz şu haldeydik.
    -ben bir yıl hapis yattım.
    -fenerbahçenin başarısını istemeyen var.
    -silahlı saldırı oldu bu takım ne yapsın? (sahaya çıkmayacağız diyince sözünün arkasında durabilen bir yönetim olsun mesela)
    -otobüse meşale attılar.

    vsvsvs bir sürü hikaye duyacağımız açıklama.

    --- spoiler ---

    not: fener

  • rolex taktığından sıkıntı olmayacağını düşündüğüm yürüme işlemi.

    ama arda bayrampaşa çocuğudur, anternmandan önce yasin suresini okur, instagram'da kur'an-ı kerim'li ve dualı fotoğraflar paylaşır.

    tanım: ortalama yurdum reisçisinin yaşam tarzına yakışır bir hareket.

  • ''sponsorlarımızla görüştük ve yazılı onaylarını aldık. biz neredeysek onlar da orada olacaklar."

    başkanım kendinden yazılı onay almış ahaha

  • geçtiğimiz günler şunu yaşadım; eşimle yemek yedikten sonra restorandan çıkarken ben biraz geride kaldım önüme iki genç kız atladı, eşim de ben geliyorum düşüncesi ile kapıyı tutuyor tabi kızlarımız da sandı ki onlara özel yapılmış bir hareket.* kapıyı tutuyor diye teşekkür etmek şöyle dursun yan yan bakıyorlar filan. salak bunlar, ciddi söylüyorum kafaları çok çalışmıyor ondan üzerinize alınmayın beyler.

  • 11 eylül 2001'de nyc'de wtc'ye yapılan terör saldırısında hayatını kaybeden ve resmi kayıtlarda görünen tek türk vatandaşıdır.
    vücudunun sadece belli bir bölümü ancak 2 senelik arama ve eşleme çalışmaları sonucu toplanmış, memleketi sarıyaprak'a defnedilmiştir.
    evli, bir çocuk babası idi.

  • polis her zamanki gibi masum'un ölümünü izleyip katil'in linçten kurtarılmasını sağlamıştır.

  • nasıl da acıtır bitince... ağladığın adam sevgilin bile değildir, dokunmamışsındır, etmemişsindir. aşk değildir arkasından üzüldüğün, arkadaşın değildir kaybettiğin, elini bile tutmamışsındır ama bir şey vardır. sırtına doğru bir ağrı yayılır aklına gelince.. yolda görürsün, yüzüne bakmadığında edecek iki lafın yoktur, hesap soramazsın çünkü sevgilin değildir, dön diyemezsin çünkü hiç gelmemiştir... biten bir şey vardır ama o biten şey nedir o bile belli değildir....

  • barış mançonun evli olduğunu, kaç çocuğunun olduğunu ve abisinin adının savaş olduğunu nakletti. bu durum karşısında şaşırdı millet.
    işin tuhafı, ben de biliyorum aynı şeyleri.
    lan, yoksa??
    (bkz: hepimiz barış mançoyuz)

  • kızılmaması gereken çiftler.

    genciz, otobüsün en arka sırasına oturan kişilerin karizmatik olduğunu düşündüğümüz ve her fırsatta bu sırayı arkadaşlarımızla beraber işgal ettiğimiz yıllar...daha ses tonumuzu da ayarlayamıyoruz. yaptığımız her espri yüksek ton ve pitch'ten çıkıyor. bazen grupta bir kaç kız oluyor, yüzyüze konuşacak kadar samimi olmadığımız için diğer bir sap arkadaşımıza esprilerimizi baya bi yüksek sesle yapıyoruz ki kız da duysun gülümsesin. hafif bi gülümsesin hemen yavşamaya başlayacağız.

    tabi bu yüksek sesle yaptığımız ve çok komik olduğunu düşündüğümüz esprilerin olgun kişiler tarafından beğenilme olasılığı çok düşük. hadi diyelim beğenilme ihtimali var, yine de adamın tek derdi o olmayabilir. kim bilir kafasında ne fırtınalar kopuyor, nasıl baş ağrısı çekiyor o sıralar. arkasına dönüp hafif bir kızgınlıkla uyarıyor bizi.
    eğer insanlara biraz saygılı bir grupsak sus pus devam ediyoruz yolculuğa, ya da sesimizi kısıyoruz. ama gücünü ergenliğinden alan bir arkadaşımız varsa yanımızda "sanane be, babanın otobüsü mü" diye çemkiriyor belki babası yaşındaki adama. ortam geriliyor.

    işte bazen gücümü ergenliğimden aldığım yıllar aklıma geliyor, bu çemkirmeyi de yaptığımı hatırlıyorum. şimdi utanıyorum. insanların tek derdinin gruptaki kızların dikkatini çekmek olmadığını, çok daha kritik meselelerin insanın kafasını meşgul ettiğini, yolculuğun bunları düşünmek için önemli bir fırsat olduğunu, o yaşlarda yaptığım esprilerin gerçekten de komik olmadığını anlıyorum.

    demem o ki, konuşmadan oturan bu çiftler de yaşayacaklarını yaşamışlar, eleklerini asmışlardır. nezih bi ortamda bir saat oturup beraber kafa dinlemek en önemli ihtiyaçlarından biri olabilir. zamanla onları anlayacak duruma da geliriz belki. yani belki diyorum bak, kesin bir şey demedim.