hesabın var mı? giriş yap

  • premierini izledim. cem yılmaz zaten cem yılmaz, farklı olanları söyliyim;

    -inançlı biri olmadığını herhalde ilk defa dile getirdi. ya ilk gösterinin heyecanı ya da artık umrunda değil.
    -az da olsa siyasi espri yaptı. bu toplara da girmezdi eskiden.
    -ingiliz komedisi gibi durum hazırlayıp espriyi sona saklamaya başlamış. londra seyircisi bunu beğendi. afyon seyircisi ne yapar bilinmez.
    -endüstriyel bir ürün izlemedik. çok içten ve samimi bir gösteriydi.

    sonuç: tahminim bu gösteriyi 45 dakika kesip fundemantals gibi soluksuz kahkaha atmalı formata sokar.
    cem yılmaz'ın hayal ettiği seyirci londra'daki seyirci diye düşünüyorum. o yüzden bu gösteri biraz farklı olacaktır. daha sonra bu kadar içten olması biraz zor.
    yorumlara bakarsak kebapçı arkadaşlar da bundan dem vurmuşlar. kebap formatına sokulmayacak bir gösteri değil. efsane olur.

    kendisine teşekkür ederiz. 40 pound verip 80 poundluk güldük.
    arkadakinin taksimetre 150 yazıyordu.

    ekleme: abi bu entry'de hoşuna gitmeyen bir şey varsa ünlü türk düşünür kenan sofuoğlu'nun da dediği gibi "kardeş sıkıntı yapma sileriz".
    dem vurmuşsun diye duydum. bul beni, 1 liraya anlaşırız.

  • “15 dakikalık ısınmamı yasin suresiyle yapıyorum. benim için çok önemli, çok özel bir alan.” diye röpörtaj vermiş şahıs.

    gerçekten çok hususi bir alanmış, manşetlerde amk..

    edit: kim neye isterse inanır, kendince ne yapıyorsa yapar. fakat dini, inancı alet edip şov yapan herkesin amk..

  • şok etkisi yaratır.

    üniversite 2 yıl uzayınca, eh artık çalışmanın vakti geldi dedim. oturdum çalıştım. 1 yıl daha uzadı amk. ilginç.

  • kendisini cani gonulden tebrik ediyorum turkiye gibi bir ulkede rezil olmayi basardi kendileri.

  • 11 yaşındaki ege ile the truman show izledikten sonra uyku öncesi muhabbet...

    romica: iyi geceler egeman, ayyyy, ağzımdan kaçtı, neyse itiraf edeyim o zaman...
    ege: tabi tabi itiraf et
    romica: ege, canım benim, yıllarca seni kandırdık, ben senin gerçek anan değilim, bak şu lamba da kamera el salla bakayım, bu aslında the egeman show!
    ege: ancak senden beklenir!
    romica: ne beklenir benden?
    ege: zevzek zevzek espriler!

  • her ne kadar başka yönleri ile ön plana çıkmış olsa da friedrich wilhelm nietzsche bir besteciydi de. philosophy, psychology and psychiatry adlı eserde nietzsche'nin müzik ile ilişkisi ayrıntılı olarak anlatılmaktadır, ben de bu eserde okumuş olduğum bazı bilgileri sizlere aktaracağım.

    filozofumuz, babasından dolayı müzikle erken yaşlarda tanışmıştır. babası carl ludwig nietzsche piyanoda epey kabiliyetlidir, özellikle doğaçlamaya istidadı vardır. ne yazık ki friedrich wilhelm yaklaşık 5 yaşında iken babasını kaybeder ve müziğe asıl yönelimi birkaç sene sonra başlar. yine de müziğe yatkınlığının daha erken yaşlarda var olduğunu söylemek mümkündür, zira nietzsche'nin infantil dönemindeki öfke nöbetlerinde bile, babasının ona piyano çalması sakinleşmesi için yeterli olmuştur.

    nietzsche, 7 yaşında dr weber's private institute'a yazdırılmıştır. anneannesi ona arkadaşlık etmesi için iki kişiyi seçer. bu arkadaşlarından birinin babası, bildiğimiz mendelssohn ile arkadaştır, diğeri de edebiyatla yakından ilgili olan ve seçkin bir aileden gelen bir çocuktur. nietzsche'nin şairliğinde ve besteciliğinde yaşamının erken evrelerinde edindiği arkadaşların da önemli bir yeri olduğunu söylemek pek yanlış olmaz. okula yazıldıktan 3 yıl sonra nietzsche bestelerini yapmaya çoktan başlamıştır, okul bittikten sonra da domgymnasium'a yine iki arkadaşı ile beraber gitmiştir; burada da edebi çalışmalarına ve bestelerine devam etmiştir. daha sonra çok iyi bir yerde burs kazandığı için arkadaşlarından ayrılıp yatılı okulda okumuştur lâkin bu iki arkadaşı ile mektuplaşarak bağlantısını sürdürmüştür.

    daha sonra nietzsche ve arkadaşları "germania" adını verdikleri bir kulüp kurarlar ve bu kulübün her üyesi, her ay bir müzikal veya edebi kompozisyon üretip paylaşmaktan sorumludur. nietzsche ağırlıklı olarak beste yapar.

    nietzsche'nin bestelerine dair fikir sahibi olmak isteyenler için:

    youtube:
    nietzsche: complete piano music - youtube

    spotify:
    nietzsche: complete piano music - spotify

    müzik aşığı nietzsche, 20 yaşındayken filoloji ve teoloji okumak için bonn üniversitesi'ne kaydolur. burada iken hanslick'in vom musikalisch-schönen'ini okur ki hanslick, özellikle liszt ve wagner eleştirileri ile ünlü bir müzik eleştirmenidir. schopenhauer'ın da müziğin metafiziğine yaklaşımından etkilenen filozofumuz yaşamının bu döneminde wagner operalarına karşı biraz ön yargılıdır.

    ancak bu ön yargı daha sonra kırılır. özellikle die meistersinger von nürnberg nietzsche'nin hoşuna gider. daha sonra nietzsche, wagner'ın eşi cosima wagner'a doğumgününde dostane bir mektup ile beraber kendisine ait olan bir piyano bestesini gönderir. nietzsche'nin wagnerlarda kendi bestesini çok başarılı bir şekilde çaldığına dair hikâyeler varken wagner'ın nietzsche'nin bestesi ile alay edip, odayı terk edip gülmekten yarıldığı da anlatılır.

    tüm bunlar, wagner'a duydugu öfkenin asıl sebebi olabilir mi bilinmez. (dini sebeplerin dışında) zira filozofun nietzsche contra wagner adlı bir yapıtı bile vardır.

    * * *
    fazıl say'dan gelsin:
    nietzsche und wagner, op.49 2013 / i. nietzsche
    nietzsche und wagner, op.49 2013 / ii. wagner

  • kendi sunduğu bir sabah programında "kader" isimli bir $arkıcıyı konuk ederken jest olsun hesabı kahpe kader adlı $arkıyı söylemi$ biridir.fazla da yoruma gerek yoktur.

    -evet $imdi konuğumuzu çağırıyorum sayın izleyenler
    -kaderrrrrrrrrrrrr kahpeeeeee kaderrrr !!

    geriye felç olmu$ konuk kalır..

  • "en ufak detay benden soruluyor. sebze çorbasına koyulacak etin kuzu eti mi dana eti mi olacağından tutun, o gün hangi oyunu ne kadar oynaması gerektiğine kadar her şeyi hesaplıyorum." demiş bir röportajında.
    bu ünlüler de bi tuhaf oluyorlar çocuk sahibi olunca. dünya üzerindeki annelerin çok büyük bir çoğunluğu sizin bu bahsettiğiniz şeyleri fazlasıyla zaten yapıyorlar. bazıları yaparken farkına bile varmıyordur hatta. hayır anlamıyorum ki bu durumu büyütmek, abartmak neden? çocuğunun çorbasına kuzu eti mi dana eti mi konulacağına da biz karar vermeyelim bi zahmet yapıver yani.

  • evet bu da oldu hem de mecliste..

    chp'li engin altay'ın “ millet aç, millet perişan. midesine sadece kuru ekmek giriyor.” sözleri üzerine a.k. partisi denizli milletvekili şahin tin “ o zaman aç değil demek” diye cevap verdi ve bu rezalet tutanaklara geçti. sinir sistemi sağlam olanların izlemesini öneririm sadece..

    gün geçmiyor ki midenizi bulandıracak, insanlığından utandıracak bir şey yaşanmasın..

    yaklaşık 15 sene önceye kadar; sektirmeden oruç tutan, her gece yatmadan şükreden dua eden, ara sıra da olsa namaza giden insandım. ama yıllar içinde öyle bir hale geldim ki bunca yapılan şeylere rağmen kimsenin belasını bulmadığı gördükçe resmen itikadım sarsıldı, geçtim oruç vs tutmayı artık dilek bile dilemiyorum. bildiğin koca bir nesil bunlar yüzünden dinden imandan soğudu, allah'la bile arasına mesafe girdi..

    hala daha; allah sizi kahretsin demekten başka da elden gelen bir şey yok ne yazık ki..