hesabın var mı? giriş yap

  • kpss'ye hazırlanan üniversite mezunu bir işsiz olarak geçen hafta pazarda çorap sattım.ilk başlarda züğürt ağa misali "dumitiiiz dumutiiz" nidasıyla başladığım olay akşam saatlerinde "sibel can da benden aldı 5 milyon borcu kaldıeeaaaaaa" olayına döndü.ulan ne kadar çok bağırıyordum,ben bile kendime inanamadım,bir günde 800 çifte yakın çorap satarak aslında yanlış mesleği seçtiğimi anladım.aslında ben pazarcı olacak adammışım lan.
    --------------------------------------------

    ekleme 2013 : yıllar sonra gelen ekleme =)

    o satırları yazarken gerçekten de zor zamanlardı, hayatı yoluna soktuk, yürüdük gittik de, şuan ki mesleğimin pazarlamacılık olması da pek manidar olmuş =)))

    2013 eklemesin ek (2018) : pazarlama devam :)

    2018 eklemesine ek (2022) : pazarlama devam :)

    ve son...
    2023 yılı itibariyle pazarlama son, sevgiler. :)

  • virüsle, pandemiyle alakası olmayan ve tamamen insanların yaşam tarzına müdahale etmek amacıyla alınmış olan karardır. rüzgar ekmekten başka bir şey değildir.

  • benim de desteklediğim görüştür.

    tatlı sevmediğimiz için çorbayı sürahiden içiyoz biz evde.

    edit:bazen pipet kullandığımızda oluyor tabi çorba için.

  • biri kazanırsa biri kaybeder. toplam sıfır olur. sizin arabanızı 780k yerine 900k'ya satmanız diğer bir kişinin 780k'lık arabayı 900k'ya almasıyla sonuçlanır.

  • film mi belgesel mi biyografi mi ikilemde bırakabiliyor bazen. kilisenin çocuk istismarına göz yumması ve bunun içinde papanında olması yüzünden böyle bir film ile pr amaçlı daha ponçik göstermeyi hedeflediklerini düşünüyorsanız haklı olabilirsiniz pek tabiii.

    fakat entrymde film olarak ele alacağım.

    öncelikle aksiyonu olmayan ama tempolu bir film, sıkıcı değil yani. oyunculuklar gerçekten çok başarılı . 126 dakika boyunca bir sürü hissi size çok başarılı bir şekilde geçiriyor. bazı konular üzerine düşündürtüyor. ne gibi ?

    papaların yaşam biçimi, halktan uzaklaşan kilise, çağa ayak uyduramayan dini görüşler, paylaşmak yardımlaşmak, bankaların siyasilerin halklar üzerinde etkisi vs vs.

    izlenmeli mi? izlenmeli.

    film bittikten sonra ne kadarının kurgu ne kadarının gerçek olduğunu merak edip biraz google adım. merak eden arkadaşlar varsa okumaya devam edebilirler.

    bu kısımdan sonrası spoiler ve gerçekte yaşananları içerir

    spoiler spoiler spoiler spoileeeeeer

    *
    *

    --- spoiler ---

    1 )papa ıı. ıoannes paulus öldükten sonra yapılan seçimde benedict ile franciscus birbirine rakiplerdi ve aynı zamanda aralarındaki oy farkı çok fazla değildi. (en azından ezici bir üstünlük değildi diyebiliriz) filmde bu kısım doğru.

    2) franciscus piskoposluktan emekli olmak için benedict ile görüştü mü?

    - hayır filmin kurgu yanlarından biri bu, işin romantizmi biraz aslında orada yatıyor tabi. fakat bu franciscus ile benedict vatikanda hiç görüşmediler anlamına gelmiyor.

    3) benedict papalıktan istifa ederken franciscus onu kararından vazgeçirmeye çalıştı mı?
    -hayır olmadı. hatta franciscus a danışmadı bile.

    4) franciscus in arjantindeki iç savaş / karışıklık zamanında yaptığı eylemler doğru mu?
    -evet genel itibariyle doğru, iki arada bir derede denge politakası izlemeye çalışmış ama pek başarılı olduğu söylenemez. yakınındakilerin öldürüldüğü vs doğru.

    5) franciscus in cordoba ya sürülmesi doğru mu ?
    -doğru

    6) benedict in piyano çalması ve fantayı sevmesi ?
    -evet ikiside doğru hatta benedict in günde 3- 4 kutu fanta içermiş.

    spoiler
    --- spoiler ---

  • chp’li başkan tarafından yönetilen bir ile misafir olduklarında il valisini, akp’li bir ile misafir olduklarında belediye başkanını konuk eden program.. herifler çanakkale’ye geldiklerinde 20 yıllık belediye başkanı yerine 1 aylık valiyi konuk ettiler. bursa çekimlerine bakıyorsun konuk alinur aktaş.. bu kadar mı korkuyorsunuz lan reisten? :) yemek programlarını da izlemiyordur herhalde..

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • canım ebeveynler sizi anlamaya çalışıyorum en kıymetliniz en sevdiğiniz o belli ki. ancak bu davranış çocuk psikolojisi açısından yanlış bir hareket. bir ailenin çocuğa bırakabileceği en güzel şey travmasız, olabilecek en iyi şekilde çocuğu yetiştirmek.çünkü bunun ilerde ne tür kişilik bozukluklarına yol açacağını ve düzeltmenin oldukça zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

    gelelim nedenlerine. not olarak belirtmek istiyorum ki tıbbın içinden bir insan olarak bu bilgileri iletiyorum.

    ilk olarak çocuğun bireysellik kazanması için ismiyle hitap edilmesi şart. kendi bakış açınızla bu kelimelerin samimiyet sevgi göstergesini olduğunu düşünüyosunuz ama çocuk algısı için öyle değil. çocuk henüz bir birey olma ihtiyacı hisseden çevresini anlamlandıran bir canlı. ona ismiyle hitap etmeniz onun kendi bireyselliğini tanımasına ve özsaygı oluşmasında önemli.bakın çocuk rol modeli olarak anne babayı alır. anne-baba ilişkisi çocuğun hep gözlemindedir. aşkım canım dediğiniz eşinizle gün gelip aynı şeyi çocuğunuza söylediğinizde çocukta rol karmaşası olur. çocuk aile içindeki çocuk rolünü üstlenemez, bu gerçekten onun gelişimi için çok önemli.

    ikinci olarak ise çok önemli bi mevzu “istismar” çocuk kendine prenses,aşkım,balım, anneciğim,babacığım,amcacığım vs hitapları aldıkça ona bunlar sıradan gelmeye “ aile içinden biri” mesajı almaya başlar. bir yabancı ona istismar amaçlı “aşkım canım bebeğim” dediğinde çocuk bunda “aile içinden biri” algısı alır ve bir sorun görmez haberiniz olmadan çok ileriye gidebilir.

    lütfen onlar sizin en değerlileriniz ise kendi isteklerinizi bi kenara bırakıp onun gelişimi için hayatı için en doğrusu en iyisini bilerek ona davranın. başlık sahibine binaen yazılan entryler için söylüyorum bunun islamla, yobazlıkla kıl tüyle alakası yok. psikolojiyle alakası vardır.

    edit.işbu entry “çocuğun dudağından öpülmesi” konusunda da geçerlidir. o sizin çocuğunuz, ona öyle davranın.

    gelen mesajlar üzerine edit. ülkedeki insanların nasıl” her şeyi ben biliyorum”cu olduğunu bi kez daha göstertmiştir. “istediğim şekilde hitap ederim senin çocuğundan daha mükemmel olur”lar mı yoksa “çocuğun yok nerden bilceksin”ciler mi. koca koca insan olmuşsunuz hala egonuzu atamamış, çocuk yarıştıran, tek çocuk sahibi sizmişsiniz gibi davranan cahil ve eğitimsiz kalmışsınız.