hesabın var mı? giriş yap

  • kediler sürü halinde gezip insanlara saldırmıyorlar. konuyu vahşi, insan yiyen sokak köpeklerine getireceksiniz eğer.

  • ali koç'un açıkladığı gerçekler yıllardır bilindiği halde, tüm cemaatçi veya o dönemde kirli ilişkiler içinde olan, hatta bank asya'ya 1 lira yatıranlar bile tutuklu iken, rasim ozan kütahyalı ve nagehan alçı neden ifade bile vermedi? ya da itirafçı mı oldular?

    --- spoiler ---

    başkanımız ali koç, rasim ozan kütahyalı'nın yüzüne “bu gün dönmüş olsanız bile zamanında fetö sempatizanı, destekçisi ve sözcüsüydünüz. bu adamlar cumhurbaşkanımıza ve devlete göz dikiyorlarsa senin gibi adamlardan aldığı cesaretten dolayıdır. aziz yıldırım'ın adını ağzına alma”
    --- spoiler ---

    video

  • gemi başı süsleridir.
    genellikle gemilerin baş* tarafında veya nadiren kıç* tarafında bulunan bir büst ya da tam boy heykellerdir. geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan bu heykeller geminin gövdesine sonradan monte edilmiş veya doğrudan oyulmuştur. başta kadın olmak üzere insan figürü, tanrı/tanrıçalar, hayvan figürleri, mitolojik canlılar gemi başı süsü olarak kullanılmıştır. peki amaçları neydi ki? erken dönemlerde denizciler ilk olarak güvenli bir yolculuk sağlamak için deniz tanrılarına kurban edilen bir hayvanın başını kullandılar. tabii insanlara illallah ettiren doymak bilmeyen tanrılara kurban yetiştiremeyen zavallı denizciler ‘sinek yapıyor’ bahanesiyle gerçeği yerine ahşaptan yaptıkları sembolik bir kafa koyarak tanrıları atlatmayı başardılar. sonra baktılar ki bu durum zaten bir ruhu olduğuna inandıkları gemilerine karakter ve zerafet kazandırdı, abarta abarta farklı malzemeler kullanarak heykel yapımına devam ettiler. aslında figürün seçimi geminin adı veya amacı ile ilgili olsa da estetik kaygı başta olmak üzere yapılan tüm heykellerde bir geminin kendi yolunu bulması gerektiği ve bunu ancak gözleri varsa yapabileceği inancı vardı. bunun yanı sıra düşmana korku salmak ve düşmanlarının koruyucu ruhlarını korkutmak, okuma- yazma bilmeyen denizciler için bir tanımlama aracı, hızlılığı, zerafeti, savaş kabiliyetini, gücü temsil eden bir sembol, fırtına ve vahşi dalgalara karşı bir tılsım olarak 19. yüzyıla kadar yapılmaya devam etse de bazı figürlerin boyutlarından dolayı yarattığı ağırlık problemleri ve gemilerin teknolojik gelişimi gemi başı süslerinin kademeli olarak sona ermesine yol açtı.
    deniz sanatları, en romantik sanatsal süslemelerin ve pratik el becerilerinin büyüleyici bir kombinasyonudur. gemi başı süslerinin birbirinden güzel örneklerini deniz müzelerinde görebilirsiniz.

    istanbul deniz müzesi komutanlığı - gemi baş figürleri
    the figurehead of the black pearl

  • - hayat sandığın gibi senin etrafında dönmüyor.

    - o çarşaflar sen üstünde yatasın diye ütülenmedi.

    - eve yeni alınan bir şeyi, o kadar da incelenemene gerek yok. senin için alınmadı sonuçta.

    - kumunu tazeler tazelemez, hemen tuvaletini yapma. bırak biraz zaman geçsin. sahibin bir süre temiz kumun keyfini çıkartsın.

    - kapı kapalı ise, içeri girmen istenmiyordur. kapıları açıp, açıp sahibini kızdırma.

    - koltuklar ve halılar senin tırnak bileyicilerin değil.

    - sadece hasta olduğunda değil, sağlıklı iken de kendini sevdir.

    - akşamları boş hole bakıp, bizim göremediğimiz ne görüyorsan, gördüğünü bu kadar belli etme. korkuyoruz.

    - sandığın gibi ev değil, biz önemli olmalıyız hayatında. bu kadar ev'ci olma.

    - sen bu diyardan gidince, evin bir bireyini kaybediyoruz biz. bunu sakın unutma !

  • eskilerin bir sözü var. yiğitsin derler candan ederler, güzelsin derler amdan ederler. fazla gaza gerek yok.

  • gelişleri de kurşun atmadan olmuştu zaten.
    gören de padişah ve şehzadeler elde mitralyöz istanbul'u işgal etmeye gelmiş ingilizlere ta-ta-ta sıkarken silah başında şehit oldular zanneder.

    istanbulu kendilerine ikram eden padişahın kendisinin himmete muhtaç bir dede olduğu görülünce ingilizler "bunun bize de faydası olmayacak anlaşılan, biz bedava işgal için gelmiştik o zaman biz kaçar" dediler, giderken de himmete muhtaç padişaha son bir yardım edip geçerken avrupaya bıraktılar.

    var mı lan öyle üç kuruşa beş köfte, padişah kalsaydı vardı.