hesabın var mı? giriş yap

  • edit: başka çalışanların selameti için entry şimdilik kaldırıldı. elimde bir koz olarak duracak merak etmeyin.
    edit: sözlükten bir avukat yardımcı oluyor, gelişme olunca editleyeceğim. herekese teşekkürler
    edit: dava dosyası belli oldu. yarın delilleri sunmaya savcıya çıkıyorum.

  • ulen bir de bekara diye not düşmüşler açıklamaya; bekar insanları ikinci sınıf insan, köle gibi gören ev sahiplerinin başı inşallah swinger partileri yapan evlilerle derde girer.

  • valla kimse kusura bakmasın; muhatabının hak ettiği hitap şeklidir.
    sırf biraz eli para gördü, biraz da popüler diye bir yerlere gelebilmek adına ne idüğü belirsiz bir tipin her dediğine ehere öhere diye süs köpeği gibi gülersen mevzu bahis elemana seni urfalı ameleye peşkeş çekme ehliyeti verirsin.
    alan razı- veren razı, bokunuzda boğulun ajans değişikleri.
    (bkz: leş)

  • bizzat fiziki zarar görmek gerekmiyor. kültürümüz, tarihimiz, etnik yapımız zarar görüyor. milli sermayemiz zarar görüyor. hadi şimdiki zamanı geçtim, çocuklarımızın geleceği zarar görüyor. bunu görmeyen, birkaç on yıl sonra türklerin azınlık duruma düşmesini ön göremeyip çocuklarını ateşe atanlar en çok zarar görenler ama farkında değiller.

  • "ankara'da olduğun sürece artık ankara'da ben de varım" cümlesinin apaçık bir tehdit olduğunu idrak edemeyenlerin beğenmediği rezalettir.

  • 2800 km kalınlığındaki manto tabakası dünya hacminin kabaca yüzde 84'ünü oluşturur. çoğunlukla katı kaya tabakasından oluşması, yoğun ısı ve basınç jeologların bu katman üzerinde çalışmasını zorlaştırır. bunun yerine volkanik patlamalar yoluyla yüzeye çıkan mineralleri ve kayaları incelerler. geçtiğimiz hafta science journal'da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre bilim insanları bir elmasın içinde hapsolmuş yeni bir mineral keşfettiler.

    araştırmacılar, ünlü jeofizikçi ho-kwang (dave) mao'dan esinlenerek buna davemaoite adını verdiler. livescience'ın bildirdiğine göre, mineral (kalsiyum silikat perovskit) mantonun 640 km'den daha fazla derinliğinde oluştu ve jeologlara alt mantonun kimyasal yapısına bakış imkanı sağlıyor.

    bu keşiften önce bilim adamları bu minerali laboratuar ortamında yüksek basınç kullanarak sentezlemeyi başarmışlardı ancak mineral 20 gigapaskal basınçtan çıkarıldıktan sonra kimyasal yapısı hemen kendini yeniden düzenledi. bilim insanları bu mineralin mantodaki muhtemel varlığını ve okyanus tabanının kilometrelerce altında sondaj yapmadan doğal bir örnek bulmanın imkansıza yakın bir beklenti olduğunu biliyorlardı.

    las vegas'taki nevada üniversitesi'nde mineralog olan baş yazar oliver tschauner scientific american'a "onu bulma şansımızın o kadar düşük olduğunu düşündük ki, hiçbir zaman aktif olarak aramadık" diyor.

    tipik olarak derin dünya mineralleri mantodan kabuğa doğru itildikçe yeniden şekillenirler. devamaoit ise bir elmasın içerisinde bu yolculuğu yaptığı için değişmeden yüzeye ulaşabildi. elmaslar bu süreci mantoda oluştuktan sonra volkanik patlamalar ile kabuğa doğru püskürtülerek tamamlar. yüksek sıcaklık ve basınç altında karbon atomları birbirine çok sıkı bir şekilde bağlanır bu nedenle de elmaslar bu yolculuğu yapılarında değişiklik oluşmadan atlatır.

    davemaoit, 30 yıldan daha uzun bir süre önce botswana'da çıkarılan bir elmasa gömülü küçük siyah pullar olarak ortaya çıktı. tschauner ve arkadaşları birkaç yıl önce elması incelemeye başladıklarında, lekelerin kimyasal yapısını ortaya çıkarmak için x-ışınları ve diğer teknikleri kullandılar. mineralin, alt mantonun üst sınırından birkaç yüz kilometre derinlikte ortaya çıkan ve bilim için yeni bir mineral olduğu sonucuna vardılar.

    science news'e göre; alt mantonun yaklaşık yüzde 5 ila 7'si davemaoitten oluşmaktadır. yeni mineral çoğunlukla kalsiyum silikattan oluşsa da eser miktarda toryum ve uranyum gibi radyoaktif elementler içerebilir. bu elementler bozunduğunda ısı açığa çıkarırlar. tahminler, alt mantodaki ısının yaklaşık üçte birinin bu elementler aracılığı ile üretildiğini gösteriyor. davemaoiti oluşturan radyoaktif izlerin tanımlanması bu elementlerin mantonun neresinde saklandığını anlamamızı sağlıyor.

    carnegie bilim enstitüsü'nden bir jeofizikçi olan yingwei fe, çalışma hakkında yaptığı bir yorumda "tschauner ve arkadaşlarının çalışması, doğadaki diğer zorlu ve yüksek basınçlı fazların keşfinde umut veriyor. erişilemeyen alt mantodan bu şekilde gelen doğrudan bir örnekleme, gezegenimizin tüm mantosunun kimyasal bileşimindeki bilgi boşluğumuzu dolduracaktır." diyor.

    kaynak: smithsonian maggazine

    mücevher işi ile uğraşan biri olarak tek bir merakım var: ne zaman bu arkadaşı kullanarak tek taş yüzük yapıp satmaya başlayacağız? pırlantadan çok daha kıymetli olacağı aşikar.*

  • mizmizlanarak ve hayatinizdan sikayet ederek hicbir seyi degistiremezsiniz.
    hepimizin korkulari kadar hareket alani var. ve cesaret edemeyecegimizi dusundugunuz seyleri yapmadan gecirdigimiz her gun, cesaret ettikten sonra kayip bir zaman parcasi gibi gorunse de, aslinda bir butunun parcasi.
    yani pismanlik diye bir sey yok esasen.
    siz isterseniz olur, olmuyorsa; yeterince istemiyorsunuzdur aslinda.
    birinin veya bir seyin sizi gelip kurtarmasini bekliyorsaniz; o is yaş.
    kendinizden baska careniz yok...

  • elimdeki kayıtta şarkıların aşağıdaki şekilde bölümlendirildiği konser. dinlediğinizde anlıyorsunuz ki pek kesintisiz olamamış kimi yerlerde seyirciler tarafından kimi yerlerde zorunlu olarak durulmuş. ayrıca erkin korayın sesi mesafeler 2 haricinde çok dipten geliyor. ancak kaydın kötülüğü konserin muhteşemliğini gölgeleyemiyor.

    1 goca dünya 03:49
    2 sunuş 00:31
    3 potpuri (mesafeler 1) 22:52
    4 aşkımız bitecek 04:50
    5 sana birşeyler olmuş 04:57
    6 mesafeler 2 13:36

    bu kayıtta 2 önemli şarkı var. birincisi 23 dakikaya yakın kesintisiz çalınan mesafeler 1 şarkısı--davulda nihat örerel döktürüyor bu parçada-- .sanırım türk rock tarihinin en uzun konser parçası bu. ikincisi 70'lerin en önemli gruplarını keşke erkinle çalışsaydım dedirtecek kalitedeki mesafeler 2 parçası. bu parça psychedelic müziğin olağanüstü örneklerinden biri olabilecek kadar iyi. canlı performans olması güzelliğini bir kat daha artırıyor. diğer şarkıları dinlemeseniz bile buna kesin kulak verin.

  • sevgililerin öpüşemeyeceği bir park.

    bir de rakip park ne demek?

    ayrıştırılıcılığınıza parkları da mı eklediniz ?

  • kopeklerin icinde en akillisi, sereflisi, iyihuylusu, merti, durustu, tezcanlisi, cansiperanesi, insancanlisi, hossohbeti, dududillisi, dusuncelisi, efendisi, halden anlayani, kadir kiymet bileni, alcakgonullusu, ketumu, tutumlusu, seveceni, dosta guven dusmana korku salani, gozupeki, harbi delikanlisi, kotu gun dostu, eliacigi, aza tamah edeni, malda mulkte gozu olmayani, mutedeyyini, intizamlisi, titizi, iffetlisi, vakuru, nefsine hakim olani, harama uckur cozmeyeni, sikiagizlisi, esprilisi, iyiniyetlisi, hos guluslusu, hayirseveri, liderlik vasiflarina sahip olani, ne mutlu turkum diyene ruhuna bagli olanidir.

    bilen bilir, bbc de bir belgeselde gordum, john connor diye bir cocuk var. bu cocuga bir terminator musallat oluyor. insan tutuyorlar olmuyor, terminator tutuyorlar olmuyor, cocugu kim korumaya kollamaya kalksa telef oluyor. en sonunda bir cift kangal tutuyorlar, kangallardan birisi saldiran terminatoru onden oyalarken, digeri arkadan dolasip once gogus atarak devrelerini bozuyor, sonra da ustune sivi hidrojen dokup sey ediyor. terminator tabi hasat oluyor, tuzla buz.

    bizim de bir kangalimiz vardi, bir gun dara dustuk borca kefil lazim oldu. ese soruyoruz yok, dosta soruyoruz yan ciziyor, en sonunda kangal dedi ki "abi bana sormadiniz ama, yani gerekiyorsa ben sizin icin bos kagida bile imza atarim abi". ya ne gerek var, olur mu diyoruz, dinletemiyoruz. allem etti kallem etti, o imzayi atti, dahasi sivasta arazisini de guvence gosterdi. bizi bataktan kurtardi. sonra bir gece ciktik laleli de bir muzikhole gittik, oturduk yemekler, mezeler geldi, kangal yemiyor. abi dedik ne oldu bir sey mi var? dedi abi sen ye demeden hayatta yiyemem. aaa davetiye mi bekliyorsun dedim de oyle yedi.

    sonra bir ihale isine girdik, olaya mafyatik insanlar da girdi. dediler o ihaleden cekileceksiniz. o sirada bizim kangala baktim arkadan dolasiyor. o an anladim ki sirtina gogus atip belini kiracak, sonra da bogazlayacak. kas goz ettim, abi ne yapiyorsun, manasinda? hemen anladi, durdu. mafya hala vidi vidi ediyor, dedim siz en iyisi bir kangallaa gorusun. kangalla bunlar odaya girdiler, 15 dakika gecmedi, kol kola ciktilar mafyayala. kangal mafyayi ikna etmis, dahasi, bizim nicedir anitlara bagli oldugundan icki ruhsati sorunu cikaran bir dukkan vardi, o isi de arada halletmis. buna da komisyon teklif etmisler tarlabasindaki bir pavyondan, bu da ye demedigimden avantayi yiyememis.

    1 milyona yakin atasozu ve deyimi, 10 bine yakin matematik ve fizik formulunu, 20 bine yakin kelimeyi hafizasina alabildigi icin ne zaman bulmaca cozecek olsam kangallarima danisirim. kangallar bulmacayi gorduklerinde hmen ikiye ayrilirlar. birisi onden yatay satirlari doldururken, digeri arkadan dolasip bulmacanin beline gogus atar, sonra dikey satirlari doldurur. bitirdikleri bulmacanin da basinda oturup beklerler, eger ki bitmemis bu dersen oyle gunlerce dururlar.

    gunde iki bulgur tanesi ile yasayan kangallar, bayramlarda ve onemli gunlerde telefon acarlar, olmadi bir kart atarlar. sesleri cok guzeldir, sahane uzun hava okurlar. 8 oktav ses araliklari vardir. bbc de bir belgeselde gormustum, promyer gecesi alto, soprano, bas, bariton, tenor kim varsa zehirleniyor. ilk mudahaleyi kangallar yapip, opera sanatcilarinin midesini yikadiktan sonra "show must go on" diyerek sahne aliyorlar. ilk kangal onden soprano aryasini okurken, digeri arkadan dolasip kanon yaparak basso profundo tonlar arasinda dolasarak eslik ediyor. bu arada opera binasina dadanan bir kurtu da olduruyorlar ki, bunu sonra gabriel knight beast within isimli oyunda islediler.

    bu entryde zorlandigim yerlerde entryi kangallara devrettim, birisi onden girizgahi yazarken digeri arkadan dolasarak kangallar hakkinda gerekli materyali toplayip, pdf haline getirdi, sunumu da powerpointten yapti.