hesabın var mı? giriş yap

  • patron taifesini geçtim, bizzat işgüzar çalışanlar tarafından da gerçekleştirilen şey. "abi ne var yaa 2 saat daha çalışsak" şeklinde o kadar normalleşir ki sanki hayatın olmazsa olmazıdır. hatta daha da fenası, tam saatinde çıkan adamlar eleştirilir. "haah 18.00 oldu hemen çıkıyo" denir. e ne olacığıdı başka ?

    yarım kalan işlerin bitirilmesi adına elbette zaman zaman az da olsa mesai yapmayı anlayabilirim. patron baskısı altında elden başka bir şey gelmiyorsa, ya da aynı durumdaki arkadaşlarım için mesaiye kalmışlığım da çoktur ama abicim bunu normalleştirmeyin.

    şunu düşünün. günde 7 saat uyusan kaldı 17 saat. işe gitmek için hazırlanmak + trafikte geçen saatler toplam 2-3 saat. kaldı 14 saat. günlük çalışma süren 9 saat ! yani sana "yaşamak" için bırakılan süre sadece 5 saat. yemek, içmek, sosyalleşmek, eğlenmek ve bir sonraki gün çalışabilmek adına zihinsel ve bedensel yenilenme yapabilmek için sadece 5 saatin var.

    birçok makalede detaylıca işlendiği üzere günlük 4-5 saat çalışmanın kişisel ve toplumsal olarak yeterli olacağını da bir not olarak ekleyelim.

    bak yazdıkça geliyor alttan alttan. şimdi mesela "deadline" diye bir kavram var. elindeki adam sayısı belli. bu adamlar günde 9 saat çalışarak o işi 10 günde bitirebiliyor. fakat gel gör ki o adamlardan 7. gün sonunda işi bitirmeleri isteniyor. sebep ? büyük resme bakılırsa eğer ister bir inşaat projesi olsun, ister finansal rapor olsun, ister fiziksel bir ürün olsun normalden erken teslim edilmesi sadece ama sadece patronun cebine daha fazla para girmesi demek. 10 günlük işi fazla mesailerle 7 günde tamamladığın zaman x tane adam 27 saat boyunca sadece ama sadece patron adına iş yapmış oluyorsun.

    oysa pekala 2 yeni adam işe alınabilir ya da işin 10. günde bitirilmesi istenebilir. ama bunların da tamamı patronun cebinden çıkacak para demektir.

    böyle bir kurguda fazla mesai için ben nasıl isyan etmeyeyim ? "abi 2 saat kalıverelim yaa" diyen adamı nasıl makul bulayım ? saat 18.00'i vurduğu anda neden çıkmakta tereddüt edeyim ? zaten beni sömüren adamlara "al hocam az daha sömür" mü diyeyim ?

    işte bu yüzden fazla mesai yapmaktan daha çok bunun "normal" görünmesi sinir bozucu benim için.

  • diyelim iliski bu yil bitti. iliskinin baslama yili 2004. yugoslavya vardi lan o zaman. yeni yikilmisti. putin, bush, tayyip gibi dunya liderleri yeni yeni isimlerini duyurmustu. saddam, arafat, kaddafi, bin ladin dunya gundeminin en populer isimleriydi. lebron liseyi yeni bitirmisti. messi'yi kimse bilmezdi. xavi genc yetenekti. robben chelsea'de yine 53 yasinda idi. jose mourinho'nun saclari siyah idi. twitteri gectim youtube, facebook falan yoktu. ayrilmadan once bi daha dusunun. beraber bi tarih yasamissiniz amk. david seaman hala kaleciydi. freddie mercury'den sonra 2.biyikli ingiliz.

  • türkçe bilmiyor
    türkiye'ye başkan seçecek, türkçe bilmiyor

    bunlardan yüzbinlerce var

    sen yıllarca oku, düşün, ülkeyi eğitimli insanlara emanet etmek için canını dişine tak,
    türkçe bilmeyen yüzbinler gelsin, başkan seçsin.

    ey aysun kayacı, ne güzel bir düşünce insanı imişsin.

    edit. ahaha mesajlar geldi. inanmayın buna diyorlar. evet gözümüzün gördüğüne kulağımızın duyduğuna inanmayalım. zaten 'sıfırladım babacım' videosu da montaj idi. ahaha..

  • rahibin açılan mezarının lahit kapağının ağırlığı yaklaşık 4 tonmuş.
    mezar odasının içinde bulunan eşyalardan biri de, rahibin kendisiyle birebir benzeşen, bal mumundan yapılmış bir kafa. buna arkeolojik literatürde reserve head deniyor. isminden de anlaşıldığı üzere bu bir yedek kafa; mumyalanmış bedeninizin kafa kısmına bir şey olursa, ölümden sonraki yaşamda kullanabilmeniz için.
    bu kafanın rahibe ait olduğunu, saçlarının tamamen kazınmış formda yapılmasından anlayabilirmişiz, çünkü o dönemler mısır'da rahipler saçlarını tamamen kazıtırlarmış.
    lahit açıldıktan sonra bir tabut olmaksızın direkt mumyaya ulaşıldı. üzerinde baş kısmından ayak ucuna kadar uzanan isis armalı, altından bir mücevher olduğu ortaya çıktı. mumya iyi korunmuş olduğundan, sargıları çözülerek açılmaya yeltenilmedi; bu noktada beklentilerinizin karşılanmadığını biliyorum. mumyayı bulan ekip, ortamda hiçbir koku bulunmadığını, mumyanın iyi durumda olduğunu belirttiler.

  • "16 yıldır başta olan bir insan yeni olarak şunu yapacağız diyemez; ancak özür dileyebilir."

    başka söze gerek yok.

  • şimdilerde öğretmenler yerden yere vuruluyor. eskinin öğretmenleri ise sürekli övgü alıyorlar.

    manyak mısınız millet?

    bundan 15-20 yıl öncenin öğretmenleri için "dayak" sıradan bir ders anlatma aracıydı. yaşım 39, benim ve benden daha yaşlı neslin ilkokul ve ortaokul yılları tokat ve sopa manyağı olarak geçti.

    çok uslu ve uyumlu bir öğrenci olsanız bile, ortalama hafta 1-2 kere sıra dayağı yiyordunuz.

    sıra dayağı nedir bilir misiniz? ana babanıza sorun, anlatsınlar.

  • minibus normal yolunda giderken bir kızın bağırarak "müsait bir yerde inebilir miyim. yaa kaçırdım tüh" diye bağırması. aşırı heyecanlanarak çantasını falan savurarak aşağı inmesi. henüz 200 metre gitmemişken yerde bir cüzdan görmem. en arkada oturduğum için yan tarafta oturan bir çocuğa "kızın cüzdanı düşmüş alıp şöföre versene" demem. çocuğun cüzdanı görür görmez "duruuun" diye bağırması. şoföre bir kahraman edası ile dönerek "kapıyı aç kaptan" demesi. cüzdanı kaptığı gibi aşağı inmesi. minibüsün geldiği yöne doğru son sürat koşmaya başlaması. en arkada oturan ben ve bir arkadaşımın minibüs ahalisine olayı canlı canlı anlatmamız.

    rt:ben
    a: arkadaş

    rt: olm bu cüzdanı alıp kaçmasın şimdi?
    a: yok lan kızın peşinden gidiyo. ona verecek cüzdanı.
    rt: aha kıza bağırıyo.
    a: duydu kız. döndü geliyo o da bak.
    rt: hee gördüm.
    a: bak verdi cüzdanı.
    rt: aha muhabbet ediyorlar. hadi abi işimiz var.
    a: harbiden çocuk iyice muhabbeti koydu
    rt: lan yoksa bir aşk mı başlıyo.

    bizi dinlediklerinden haberimiz olmayan minibüs ahalisinin yarılarak gülmeye başlaması. çocuğun aynı deparla gelip minibüse atlaması. minibüsün alkışlarla sarsılması. şoförün " aslansın be. sizin gibi gençler oldukça..." temalı bir konuşma yapması.

  • yine akp'nin bu kadar alması mümkün değil diyenler gelecektir ama bence normal sonuçlar.

    bu düzenden nemalananları, akp sayesinde torpille işe girenleri, iş alanları, zır cahil çomarları toplayınca bu çıkıyor.

  • reyting ölçümününün nedeni, reklam pastasını düzenlemektir. bu nedenle izleyiciler gelir düzeylerine göre a, ab, b, c ve d gibi gelir gruplarına bölünür.

    a ve ab grubu, en varlıklı gruptur. nispeten orta direğin bir tık üstü olan b grubunu da buraya ekleyebiliriz. reklamlardan elde edilen en büyük gelir, bu gruba aittir. işte, ev, araba, lüks tüketim ürünleri vs vs reklamları hep bunların satın alması içindir.

    c ve d grupları ise en düşük gelir düzeyine sahip gruplardır. öğrenciler de bu grubun içine girer. bunlara bir şey satamazsınız. çünkü zaten paraları yoktur ve dolayısıyla bu gelir grubuna kola, meşrubat, atıştırmalıklar ve ucuz telefon hattı reklamlarından başka reklam verilmez.

    şimdi, reyting ölçüm cihazlarının %90'ından fazlası tahmin edeceğiniz üzere a, ab ve b gruplarının evlerine tıpkı bir anket örneklemi seçer gibi belirlenerek konulur. c ve d grubuna dostlar alışverişte görsün diye birkaç cihaz yerleştirilir ama, işte ölçümlerde pek bir payları bulunmaz. bu uygun örneklem sayesinde %10'a yakın hata payıyla ölçümler gerçekleştirilir. bu hata payı, reklam veren için yeterli ve kabul edilebilir bir düzeydir.

    o halde anlamaya başladınız. son bir örnekle bitireyim: trt'de yayınlandığı dönemde leyla ile mecnun'un izlenme oranı oldukça yüksekti. ama hiç reklam alamıyordu. sebebi ise, izleyenlerin çoğunun c ve d grubu olmasıydı.