hesabın var mı? giriş yap

  • sadece annelerin misyonudur.
    kardeşim olana kadar kullandığım kalıptır.
    -anneee bittiiiiie
    -geldim canım

    işte bu kadar.
    ne zaman ki anne kardeşi doğurmak için hastaneye yattı, biz babayla kaldık.

    baba da dayadı yumurtayı; sabah haşlanmış, öğlen sucuklu akşam soğanlı yumurta..

    -babaaa bittiiieee
    -aferin, gel de kestane ye.
    -??????
    -baba?
    -efendiim?
    -bittiiiii?????
    -aferin kızıma, hadi ellerini yıka gel.
    -aha?

    çözdük olayı baba sayesinde. teoriyi pratiğe aktarabildik.

  • 5 kişilik bir ailede o an için 4 dilimlik pasta varsa "ben zaten bu pastayı hiç sevmem" diyen kişidir.

  • diktatörünün yaşadığı sarayın toplamda 13 özel uçağı varken, yangın söndürme uçağı olarak envanterinde sadece 2 kayıtlı uçağı olan ülkedir. oysa;
    "bizi kıskanıyorlar" diye her yerde demeç verdiği yunanistan'ın 27 faal uçağı vardır.

    2 yıl önce kayyum atadığı hava kurumu'nun pilotlarını teknisyenlerini işten çıkarıp, kuruma ait 5 yangın söndürme uçağını da çürümeye bırakmıştır.
    çünkü ihale ile rusya'dan 3 uçak kiralayıp günlük 1.3 milyon tl ödemek hoşuna gidiyordur.

    ülkesinin diyanet kurumuna milyonlarca bütçe ayırıp ormanlık alan olarak bir hayli fazla olan ülkesine bu ihaneti yapan diktatör, yağmur duasına çıkıp pek ala yangınları söndürmeye niyetli de olabilir.

    tarifeli uçağa binmeyi itibarsız sayanların ülkesi burası, ama yangın söndürme uçağını da kiralayan ülke aynı zamanda evet.

    neyse böyle ülkeler de var işte. bizim ülkemiz gibi herkes yerli uçak araba yapıp, uzaya falan çıkmaya niyetli değil anlayacağınız.

    şükredelim. amin

  • sabah oğlanları kaldıramadım yataklarından. gıdıklamak, garip olaylar anlatmak da işe yaramadı.
    "ilk kalkana haftasonu bilgisayar için 5 dk ekstra." dedim. küçük fırladı hemen, büyük üzüldü hali ile. "kahvaltısını ilk bitirene de 5 dk. o halde." dedim. abisi içerdeyken küçük kulağıma eğildi, "ben özellikle yavaş yiyeceğim, abim önce bitirsin ki onun da 5 dk hakkı olsun." dedi. baktım krebin son lokmasını tutuyor tabağında, abisi kazanınca da gülümsüyor.
    benim hiç olmadı ama sanırım buna kardeş deniyor.

  • niye vuruyorsunuz diyen bir manyağı içerir.

    benim de köpeğim var, ömrümün önemli bir kısmında da birden fazla köpek beslemişliğim var. yalnız şu durumda, bu denli güçlü ve hasar verebilecek bir köpek türünün saldırısında da "ponçik lütfen bırakır mısın, rica ediyorum" denilmez.

  • avrupalı zoofillerden sık sık duyduğum bir söz. aslı astarı yok ama bir kere ikna olmuşlar.

  • bazen olur bu. özellikle simit gevrek değilse, ısırınca kolayca parçalanmıyorsa olur. insanoğlu sadece simitle beslenmek zorunda kalsa, evrim sürecinde şakaklarda mini üçgen boynuzlar çıkmasına neden olurdu heralde.

  • - kaliteli ve uzun ömürlü kulaklık arıyorsanız iyi bir para ayırın:
    piyasada bulacağınız 20 - 30 tl lik kulaklıklar tatminkar ses verebilir. ancak bir kulaklığın iyi ses vermesi basların veya tizlerin yüksek olması değildir. özellikle müzik bünyesinde duyabileceğiniz aralıkta çok fazla frekansta detay barındırır ve ucuz kulaklıklar bu detayların bir çoğunu yansıtamaz.

    ayrıca kaliteli kulaklıkların kablo ve bağlantı noktaları ucuz muadillerine göre çok daha dayanıklıdır. 20 tl'lik creative kulaklığın kablosu 1 ay sonra kopabilir, ancak bir sennheiser cx300 ile yük kaldırmaya kalkışmazsanız fiziksel durumunu 4 - 5 yıl koruyacaktır.

    -nasıl bir kulaklığa ihtiyacınız olduğunu iyi belirleyin:
    her ne kadar insanlar kulakiçi kulaklıkları dış görünüş açısından tercih etse de kulaklık tipi seçerken kullanım amacına uygunluk düşünülmelidir.

    iyi bir kulak içi kulaklık normal dış ortamda ortam gürültüsünü yeterli miktarda engelleyecekdir. sokakta, otobüste müzik dinlemek için en kullanışlısıdır. ancak kulaklıktan beklentiniz seste doygunluk ise headset'ler çok daha tatminkar sonuçlar verecektir. mümkünse kulaklık kullandığınız farklı ortamlar için farklı kulaklıklar alın. her kulaklığınıza 100 lerce lira vermek zorunda değilsiniz, kaliteyi nerede arıyorsanız, o ortamda kullanacağınız kulaklığa önem vermeniz yerinde olur.

    yaygın kanı, müzik dinlenen kulaklığın kablolu olmasının anlamlı olacağı yönünde olsa da son dönemde çıkan bluetooth kulaklıklar, kablolu bir çok kulaklıktan çok daha başarılı sonuçlar verebilmektedir. özellikle aptx codec destekli cihazlara (telefonlar, bluetooth vericiler) sahipseniz, kablosuz kulaklık büyük bir avantajdır.

    kulaklığı ne için kullanacaksanız, ona göre kulaklık alın. telefonla konuşmak için kulaklığa 100 - 150 lira vermek çok anlamsızdır. müzik dinlemek içinse 20 - 30 liralık kulaklıklar yukarıda bahsettiğim gibi müziğin tüm detayını veremediğinden uygun değildir.

    bir diğer konu da kulaklık tipinin insanın kulak yapısına uygunluğunun önemidir. kulağınıza uygun kulaklığı seçmediğinizde hem fiziksel olarak rahatsız olursunuz, hem de kulaklığın ses performansından yararlanamazsınız. örneğin kulak arkasına asılan kulaklıklar orta boyutta kulaklara sahip olan insanlar için uygun olabilir. ancak kulağınız ortalamanın biraz altında veya üstündeyse, o kulaklık ya kulağınızdan düşer ya da kulağınıza baskı yaparak kulaklığı çıkarsanız dahi kolay kolay geçmeyen acılara neden olur. keza kulaklarınız kepçeyse düşük çaplı bir headset almanız da paranızı çöpe atmanız anlamına gelebilir.

    -empedans ve sürüş gücü kavramlarından haberdar olun:

    kaliteli kulaklıklar genellikle yüksek empedansa (dirence sahiptir). oysa ki bir çok ses aygıtı yüksek empedanslı kulaklıklara uygun değildir ve söz konusu kulaklıkları bu cihazlara taktığınızda çok düşük ses seviyesi sizi kulaklık hakkında yanıltır. bu yüzden kulaklıkla beraber kullanacağınız cihazların kulaklık çıkışının yüksek empedans kulaklıklara uygun olduğundan emin olun. şöyle bir deneme yapabilirsiniz: dandik bir kulaklık bulun ve bunu cihaza takın, sesi dinleyin. sonra yüksek empedanslı bir kulaklığı aynı cihaza ses seviyesini değiştirmeden takın. eğer yüksek empedanslı kulaklık dandik kulaklıktan hissedilir biçimde düşük ses veriyorsa kabahat kulaklıkta değil cihazdadır.

    -almayı düşündüğünüz kulaklığı mümkünse deneyin:

    bulabiliyorsanız, almayı düşündüğünüz kulaklığı, kulaklığı takacağınız cihazla beraber yarım saat kadar deneyin. böylece kulaklığın fiziksel ve algısal özelliklerinin aradığınız gibi olduğundan emin olun. unutmayın ki kulaklığı saatlerce kullanabilirsiniz ve kulaklığın size bu sürede rahatsızlık vermemesi önemlidir.

    -markayı yargılamayın, modeli deneyip yorumlayın:

    yukarıdaki tavsiyelere uyarak uygun bulduğunuz modelleri markadan bağımsız olarak değerlendirin. herkes sennheiser kulaklıkları beğenmek zorunda değil, her philips kulaklık da kötü olmak zorunda değildir.

    -aldığınız kulaklığın aksesuarlarını inceleyin ve doğru kullanın:
    özellikle kulakiçi kulaklıkların birçoğunun paketinden farklı boyutlarda kulaklık yastıkları çıkar. doğru kulaklık yastıkları doğru sesi almak ve kulaklıkla rahat etmek için şarttır. o yüzden kulaklığı paketinden çıkarıp kulağınıza sokmayın, paket içeriğini inceleyin, kendiniz için doğru konfigürasyonu bulun.

  • delikanlı kadınmış, senin de verilmiş sadakan varmış. keşke biraz daha erken olsaymış ama kötü bir evliliğin olmasından her türlü daha iyidir. geçmiş olsun.

  • çünkü ölüm kurtuluştur. asıl şaşırtıcı olan yaşarken başına gelenlerin insanları çıldırtmamasıdır

  • ilgili haberin altındaki bir yorumu beğendim:

    "8000 liralık fatura nasıl olmuş ki? 2 göz odada ayda 100 lira desen yılda 1200 yapar hiç ödemesen 2.ayda elektrik olmaz faturanda olmaz. 100 liranın faiz neyse onla kalırsın. 8000 için bayağı bir çaba harcamak lazım. haberi yaparken sormak aklınıza gelmedi mi?allah bilir elektrik şirketine de nasıl oldu bu iş dememişinizdir . öyle ya, kızı var 14'lük satılacak.hikayesini pazarlarken bahane bulmak lazım_ o kızı her şekilde satacak fatura bahane. kızı kurtarın kurtarabiliyorsanız. yatılı okul meslek okulu herneydiyse yol açılsın. bunların da ebeveynlik hakları iptal edilsin. emsal olur. fakirlik olur kaç zengin var zaten ama çocuk satmak fikri mide bulandırıcı sempatinin zerresi yok içimde."

    adam haklı, dağılın.