hesabın var mı? giriş yap

  • yunanistan da krizdeyken eurodan ayrılıp kendi para birimine geçmeyi düşünüyordu krizden kurtulmak için.dostum sorun para birimi degil üretimdir.sen üret istersen para birimi olarak akçe kullan

  • kelimeyi parcalayinca cyberpunk la neyin kastedildigi daha iyi anlasiliyor. cyber enformatik, teknolojik ve mekanik bi dunya betimlerken, punk kirliligi dibine vurmus, uyusturucunun boku cikmis, siddet dolu, over populated bir urban life izlenimi veriyor.

    bir cok yazar türün tartışmasız babası olarak william gibsonın aynı sene içinde nebula, hugo ve philip k. dick ödülünü alan neuromancer ını gösterir. takipçileri bruce sterling, greg bear, pat cadigan, george alec effinger, micheal swanwick gibi yazarlardır.

    sosyolojik acidan incelendiginde cyberpunk eserleri aslında birer düzen eleştirisidir. 80 li yıllarda ekonomik kaygıların insani değerlerin önüne geçisine bir protestodur. bakın eğer bu yolda ilerlerseniz, haliniz bu olur denmektedir. seçilen karakterler o dünyada yaşayanlardansa biraz daha bize benzeyen, insani değerlerini kaybetmemiş, ama o dünyada marjinal kalmış insanlardır. eleştirilen noktalar özellikle uyuşturucu, teknoloji, mod, kültür ve politikadır.

    türün kökleri 80 lerin öncesine dayanır. distopik romanlar ve philip k. dick in eserleri cyberpunk yazarlarina türün temellerini atmakta öncülük etmiştir denilebilir. dick in sinemaya blade runner ismiyle aktarılan do androids dream of electric sheep eseri ve daha az bilinen dedalusman i insani değerlerden uzak bir dünyada insanın yabancılşmasını ve toplum içinde çaresizce bir yer arayaşışını konu eder.

  • böyle duygusal yazılar bana iğrenç geliyor nedense. duygusal olmak için ne yiyor ne içiyorsunuz bana da söyleyin hazır markete gideceğim.

  • eskiden trt'de yayınlanan bir çizgi film. bir viking çocuğun ve onun kabilesinin başından geçenler konu edilirdi. çocuğun adı viki'ydi sanırım. sorunlarla karşılaşıldığında burnunu kaşıyarak düşünür ve pratik çözümler üretirdi. bir çözüm bulduğu anda kafasının hemen üstünde yanan bir ampul beliriverir, o da parmağını şıklatır, sevinçle "buldum!" diye haykırırdı. o dönemlerde bütün çocuklar oynarken aynı numarayı yaparlardık.
    bir de şarkısı vardı:
    "ha ha ha.. haftaya, buluşalım haftaya. vikingler geliyor, devamı haftaya..."

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • "şunu hemen söylemeliyim ki, benim ya da diğer ateistlerin din karşısında ara sıra takındığımız bu düşmanca tavır sadece kelimelerle sınırlıdır. ben ilahiyat kaynaklı bir anlaşmazlık yüzünden hiç bir yere bomba atmayacağım, kimsenin kafasını kesmeyeceğim, kimseye taş fırlatmayacağım, kimseyi çarmıha gerip yakmayacağım, kimseye işkence etmeyeceğim veya gökdelenlere uçakla çarpmayacağım." sözünün sahibi.

  • evli gamer çiftimizin erkeğinden, ilk çocuklarının doğumundan sonra paylaşılan çekirdek aile fotoğrafıyla birlikte geliyor:

    - player 3 has entered the game. hoşgeldin oğlum.

  • sanılan,

    -güzellik
    -naz niyaz eda işve sahibi olmak

    gerçekte olan,

    kafasına göre bir insan. eninde sonunda herkes kafasına göre bir insan arar. kimisi bunu geç fark eder o kadar.

    not: mesaj atmayın. erkek değilim. kadın da değilim. masa lambasıyım.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.