hesabın var mı? giriş yap

  • yunan antik tiyatrolarında sergilenen trajedyalarda konu içinden çıkılamaz bir duruma gelip kördüğüm olduğunda, sahnenin yukarısından makina düzeneğiyle bir ‘sorun çözücü’ indirilirmiş. yani ‘deus ex machına’, yani ‘hand of the god’; yani mekanize edilmiş bir tanrı figürü, yukarıdan iple ellerinden kollarından bağlı şekilde indirilir ve çözülmesi bir hayli zor hale gelmiş sorunları, ‘gordion düğümleri’’ni çözermiş..

    senaristlerin binlerce yılda evrimleşegelen insan psikolojisinin kodlarını çok iyi özümsemiş olmasından da anlaşılabileceği üzere birçoklarımız da kendi başımıza başedemediğimiz ya da çözmeye cesaret edemediğimiz problemlerimiz karşısında hep bir ‘external’ müdahaleye ihtiyaç duyarız. birileri gelse de tüm dertler bitse çok iyi olur değil mi?

    gerçekte hayatta birilerinin gelip bizim hayatımıza dair problemleri sihirli değneğiyle çözme ihtimali oldukça düşüktür sayın okur. bir fırtınada en güvenli yerin fırtınanın merkezi olduğunu söyleyen doğa kanunlarının verdiği yetkiye dayanarak, olayların dışında değil, her zaman merkezinde olmak gerek diyorum. korkmamak, üzerine üzerine gitmek, umut etmekten vazgeçmemek; yaşananlara farkında zihinlerin çentiğini atmak gerek..

  • izledikten sonra çevremi ve olayları gözlemleyerek inanılmaz çıkarımlarda bulunmaya başladığım dizi:

    "banyonun ışığı yanıyor, içeride biri var. kardeşim yanımda olduğuna göre demek ki annem."

    gibi.

  • + bak babacım bi sumuklubocek bide salyangoz cizdim.
    - aferin kızıma, cok guzel olmus.. sumuklubocekle salyangoz arasında ne fark var peki kızım?
    + sumukleri akana sumuklubocek, salyaları akana salyangoz denir.

  • dev bir yanlış anlaşılma olmuş hakkında, hemen açıklama yapayım.

    sert, bol rakılı kadeh demek değildir, kendini komser sanan polislerimizin yakıştırması nedeniyle böyle sanılmaktadır.

    işin aslı odur ki, pavyoncu ve kulüpçü abilerimizin mekanlarını denetleyen ya da ziyaret eden düşük rütbeli polis kardeşlerimizin gönlünü hoş tutmak için icat edilmiştir bu komiser dublesi. mekanda iki kadeh bir şey içip pek de para ödemeye yanaşmayan bu güzel abilerimiz sipariş verdiğinde şöyle der şef garson. ''oradan abime bir viski ver yavrum, komser dublesi olsun''

    işte bu komiser dublesi demek, diğer masaların bıraktığı artıklardan oluşan içkiler demektir. masalarda kalan şişe ve bardak diplerinden özenle ayrıştırılan rakı, viski, votka ve benzeri içkiler ''komser dublesi olsun yavrum'' söylemiyle bu arkadaşlara çakılırmış. hem çevresel geri dönüşüm hem de kanunsal geri dönüşüm yapılıyor gibi düşünün. ne güzel, ne bilinçli yıllarmış ahh aaah.

    kaynak: ankara ve mersin'de görev yapmış emekli gerçek komiserler, emniyet müdürleri ve kulüpçüler.