hesabın var mı? giriş yap

  • 14 ayı devirdim.
    çocuklarım, 90larda özgürce sokakta oynadıkları dönemi yaşıyorlar.
    bir numaramın sınıf mevcudu 13 kişi. türkiye’de 43 kişiydi sınıf.
    kreşe beş kuruş para vermedim. oysa ki geçen sene gönderemediğimiz pandemi döneminde 2500 tl aylık veriyordum. şimdi üç çocuk için her ay hesabıma familienkasse’den 663 euro yatıyor.
    çocuklar müzik okulu, jimnastik ve basketbol kursuna gidiyorlar. jimnastik aylık 7, müzik 24, basketbol 9 euro. ama sıkıntı değil. sene sonunda vergi iadesi olarak geri alıyorum.
    türkiye’de mesleğe başladığımda brüt 2850 dolar geçiyormuş 2011’de.
    müdürlüğü bıraktığımda elime net 1500 dolar geçmiyordu.
    şimdi 3 asgari ücret geçiyor elime.
    45 saat yerine 39 saat çalışıyorum.
    senede bir hafta tatile gidebilmek için 2 aylık maaşıma kadar vermek zorunda kalıyordum.
    şimdi türkiye uçak bileti 2500 euro, mallorca’da uçak ile birlikte 1 hafta tatil ise 2100 euro.
    9 euro’luk biletle her hafta sonu köln, bonn, koblenz, frankfurt, stuttgart, darmstadt, mannheim, heidelberg, gezmediğim yer kalmadı.
    oysa ki ülkemden iş için almanya’ya geldiğimde, kahve içmeye elim titrer olmuştu.
    araba alsam 700 bin, ev alsam 2,5milyon… 30 bin maaşla 30 yıl bir ev ve arabaya çalışmam lazım.
    hiç arkadaş ortamı falan da demeyin. her biri birer birer döküldüler. ev, araba borcu ödemekten, biri yemeğe çağıracak diye ödleri patlıyordu.
    bitti gitti çok şükür.
    başlığı açana da selamlarımı yolluyorum. kendi önünden ye lütfen…

  • kemal kılıçdaroğlu'nun açıkladığı olay.. şimdi iktidar zamları geri alsa bir dert, almasa bir dert.

    halk için zaten bir dert de, iktidar için de zor bir durum. zamları geri alsa, "kılıçdaroğlu bastırdı ve zammı geri aldırdı" diyecekler. zamları geri almasa bu sefer de zamlardan dolayı bunalan halk iktidardan daha da bir soğuyacak. birkaç puan oyları birden düşecek...

    iktidarı fena sıkıştırdı..

    edit: faturayı ödemediği takdirde kılıçdaroğlu'nun elektriğinin kesilmesi hususunda da olabileceklere dair tahminlerimi de şurada yazdım.
    (bkz: kemal kılıçdaroğlu'nun ev elektriğinin kesilmesi)

  • muhteşem yüzyıl kadar başarılı olamamış ve ilgi görememiş yapım.

    muhteşem yüzyıl kösem, kasım 2015'te çok büyük beklentiyle başladı ancak tabiri caizse tam anlamıyla yapımcılarının elinde patladı. ülke içindeki reytingler zaten yüksek başlamamıştı ama giderek daha da düştü, artık son bölümlere gelindiğinde dizinin elde ettiği en büyük başarı genel izleyici kategorisinde ilk 40'a girebilmekti. buna rağmen yurtdışı satışlarıyla iki sezon sürdü. sonuç olarak final bölümü bile ilk 10'a giremedi ve haziran 2017'de genel izleyicide yirmi beşinci sırayla ekranlara veda etti.

    dizinin tutmamasının arkasında -bana göre- üç neden var. ilki ve sanırım en önemlisi ülkenin daha muhafazakar bir yapıya bürünmesi ve bu "osmanlı'da kadınlar saltanatı" konusunun genel izleyicinin ilgisini çekmemesi. muhteşem yüzyıl ocak 2011'de başladığında ülke bu kadar kutuplaşmamıştı ve ortada diriliş ertuğrul dizisi yoktu. oysa 2015'te bütün iç ve dış mihrakları alt eden ertuğrul'un kahramanlık hikayelerini anlatan bir yapım varken saray kadınlarının kendi aralarındaki iktidar mücadelesi genel izleyicinin umurunda olmadı. erkeklerin elinde kılıç, sürekli zafer elde ettikleri ve kadınların arka planda sadece yemek pişirip erkekleri için üzüldükleri diziler bu kadar rağbet görürken kadınların ön planda olduğu bir yapıma tabii ki kimse bakmadı.

    bir diğer sebep dizinin anlatıldığı dönem: i. ahmet ve duraklama dönemi. ne sözü geçen padişah ne de içinde yaşadığı dönem halk tarafından seviliyor. osmanlı tarihi duraklama devrine kadar güzeldir, yükselme dönemi sonrasını kimse şevkle öğrenmek istemez. sınavda çıkacağı kadarını ezberler ve geçer. i. ahmet, halkın gözünde hiçbir zaman fatih sultan mehmet, yavuz sultan selim ya da kanuni sultan süleyman kadar tanınan ve övülen bir padişah olmadı ki yaptığı şeyler ilgi çeksin. duraklama dönemi nasıl anlatılırsa anlatılsın türk halkının dinlemeye/izlemeye bayıldığı bir dönem değil. osmanlı tarihi türk halkı için genellikle şöyledir: kuruluş, yükselme, ikinci abdülhamit ve kurtuluş savaşı. arada kalan dönemler pek sevilmez. ve tabii ki kösem sultan'dan ikinci bir hürrem sultan yaratma çabası da pek işe yaramadı. kösem, türk halkının gözünde hürrem kadar bilinen bir isim değil. kimse 30 yıl valide sultanlık yaptığını ya da haremde öldürüldüğünü bilmez. üstelik kösem'in iktidarı eline almasıyla hürrem'in yükselmesi arasında fark var. ikisi de "kadınlar saltanatı" olarak adlandırılıyor ancak kösem'in gücü daha çok padişah naipliğinden geliyor. oğlu çok küçük yaşta tahta çıkınca daha fazla müdahele edebilme şansı buldu. buna karşılık hürrem, sultan süleyman'ın kalbindeki yerini koruyarak yükselmenin ve güçlenmenin yolunu bulmuştu.

    dönem farkının etkisi karakterlerde de kendini gösteriyor. bu dönemde ilgi çeken bir karakter var: kösem sultan, ancak o bile hürrem sultan kadar ilgi çekmiyor. oysa yükselme döneminde (muhteşem yüzyıl’da) kanuni, pargalı ibrahim, hürrem sultan, mahidevran sultan, mihrimah sultan, rüstem paşa, şehzade mustafa, şehzade selim, şehzade mehmet, barbaros hayrettin paşa, mimar sinan, ebussuud efendi ayrı ayrı ilgi çekiyordu. hepsi genel izleyici tarafından merak edilen karakterlerdi. muhteşem yüzyıl kösem'in safiye sultan ve kösem sultan dışında bilinen karakteri yok, diğer kurgu karakterlerin başına ne geldiği de kimsenin umurunda değil. süleyman’la hürrem’in aşkı, hürrem’in yükselişi, hatice sultan’la pargalı’nın hikayesi, mihrimah sultan ve mimar sinan’ın hikayesi, hürrem ve mahidevran’ın mücadelesi, rüstem paşa’nın hırsı ve mihrimah’la evliliği, şehzade mustafa’nın ölümü. hepsi bilinen ve merak edilen konulardı. muhteşem yüzyıl kösem’de tarihi olarak bu kadar ilgi çeken konu dahi yok. genel izleyici kösem’in mahfiruz hatice sultan’la mücadelesini doğal olarak önemsemedi.

    bir diğer sorun iki dizi arasında sadece bir sezonluk ara olması. muhteşem yüzyıl unutulmadan ya da kendini özletmeden yeni bir kadro ve hikayeyle seyircinin karşısına çıktılar. e, doğal olarak gözler eski isimleri aradı ve sürekli yeni versiyonu eskisiyle kıyasladı. en azından aradan birkaç yıl geçseydi, belki insanlar muhteşem yüzyıl atmosferini özlemiş olurdu.

    dizi ekibinin yaptığı hatalar da var: ilk bölümler sonrası kösem’i oynayan oyuncuyu değiştirmek gibi. muhteşem yüzyıl’da vahide perçin zorunlu olarak meryem uzerli’nin yerine girdiğinde bile izleyici şikayet etmişti, bugün hâlâ youtube videolarının altında “keşke uzerli olsaydı” diyenleri görürsünüz. yapımcılar önlerinde böyle bir yaşanmış örnek varken ilk dokuz bölüm için neden başka birini getirdiler, anlamış değilim. dizinin reytingleri her hafta düşünce beren saat’i reytingleri kurtarır umuduyla erken dahil ettiler diziye ama sadece bir bölüm işe yaradı. sonra daha kötü reyting kaybetti dizi. ya doğrudan beren saat’le başlayacaklardı ya da anastasia tsilimpiou ile devam edeceklerdi. her şey bir yana, genel izleyici oyuncu değişikliğini sevmez.

  • o bölgeyi iyi bilirim. yakıtı bitmiş binek araçlar tam bir ölüm tuzağı olacaktır. meteoroloji yarın öğlene kadar yoğun kar yağışı veriyor.

    eğer bir binek aracındaysanız ve yakıtınız bitiyorsa etrafınıza bakın, en iyi çözüm etraftaki yüksek tonajlı araçlara (tanker, tır, kamyon vb) sığınmak olabilir. bu araçlar daha uzun süre kaloriferleri çalışacak şekilde dizayn edilmiştir ve izolasyonları her durumda aracınızdan daha iyidir. ayrıca karın gittikçe yükseleceği varsayılırsa binek araçlar hızla kar altında kalır ve bir süre sonra kapılarını bile açamaz hale gelirsiniz. yüksek tonajlı araçlarda yaşam alanı daha yukarda olduğu için daha uzun süre kar dışında kalabilirler. bu arada soğuk nedeniyle akünüzün de hızla(saatler içinde) biteceğini unutmayın.

    umarım can kaybı olmadan atlatılır. iyi şanslar...

  • ya yine salak salak başlık açılmış yorum yapılmış. ya kardesim büyük ihtimalle zaten 1 5 yıldır tatilde bırakacakları büyükanne bakımı için destek oluyorudur. annenin ve babanın mental sağlığı için böyle aralar iyidir. kısa tatile gidecek ana babalar buradaki gerizekalı yorumlara kulaklarını tıkasınlar.
    tanım: mal beyanıdır.

    ekleme: yani bu konu ruhsuzluğa nasıl bağlanmış inanılmaz. çocuk yetiştirmenin anayasal kuralları yoktur. her aile, her çocuk kendine hastır.istisnaları saymıyorum ama her çocuk anası babası için biriciktir, onların canıdır, ciğeridir. insanlar kim oluyorlar, hangi hadle o aileleri ruhsuzlukla itam edebiliyorlar çok enteresan. 3 günle 5 günle ne çocuk bağlanma problemi yaşar ne de krize girer hele ki bakımına doğumundan dahil edilmiş bir büyükanne ile kalıyorsa. sağlıklı çocuklar sağlıkli ebeveynlerle mümkün. saçmalamayın.

  • süper öneri. buna ek olarak ersan şen hakkında sedat peker'in videolarını tv programında gündeme getirdiği için de soruşturma açılmalı çünkü devletimiz çok hassas, yıpranmış olabilir.

  • iş hakkında herşeyi biliyorsan, bilme. sadece görevin olanı yap. her gün extra işleri bile yaparsın, bir gün yapmayınca seni şikayet bile ederler. iş yerine arkadaş edinmeye değil, para kazanmaya gidiyorsun. bunun bilincinde ol. yoksa hep kullanmaya çalışırlar. çok mu sıktılar o zamanda bas git. her yer aynı parayı veriyor. hiç birşey psikolojinden önemli değil.

  • 20 li yaşlarda çok daha sık görüyorduk bunu. sonradan azaldı ama yılda 1 görürüm gene.

    eksik kalan dersleri tamamlamak için mecbur dönülür. türkiyenin bir çok yerinde bi çok farklı insanın aynı rüyayı görmesi basit bi tesadüf değil.

    eğitim sistemimiz bilinç altımızda benzer bi tahribat yapıyor. gerçekten türk eğitim sistemi 5-6 yaşındaki akıllı çocukları alıp 22 yaşında çeşitli ruhsal sorunları ve tahribatları olan ve maalesef bomboş bi birey olarak topluma kazandırmak üstüne kurulu.

    bu arada buna çok benzer bi fenomen de askerin ilk haftası 3-5 gün sıçamamaktır. bunu da çok fazla insan yaşıyor duyduğum kadarıyla. insan bedeni olaylar karşısında benzer reaksiyonlar veriyor cunku hepsi bilimsel.

  • şu fani hayatta görmeyi en çok sevdiğim suratlar sıralı tam listesi;

    *kırmızı kart yemiş emre belözoğlu face
    *canlı yayında ayar yemiş melih gökçek face
    *iddialı olduğu oyunda hakan hatipoğlu tarafından tokatlanmış turabi face

    teşekkürler hakan..

  • dönem ödevinin sadece kapağını,babasının işyerindeki bilgisayarda yanarlı dönerli efektlerle yazdıran nesildir aynı zamanda.