hesabın var mı? giriş yap

  • olay yerine adam öldürme ya da ölüyü yok etme maksatlı değil, bizzat tecavüz amacıyla gittiğine inandığım adam.

    (bkz: suphi altındöken/#49195515) entry'mde de belirttiğim gibi bu adamların ilk tecavüzü değil. fatih gökçe denen adamın hatıralar ve yaşananlar adında toplu tecavüz görüntülerini izlemesi daha önce toplu tecavüz gerçekleştirdiğinin kanıtıdır. burada yaptığı paylaşımda ise gerçekleştirdiği ve hiçbir zaman enselenmediği tecavüzlerin dalgasını geçip, toplu tecavüzlerini gerçekleştirdiği arkadaşlarına facebook üzerinden selam çakmıştır.

    suphi altındöken'in değiştirdiği ifadesinde arkadaşı ve babası kız ölmeden olay yerindedirler. burada avukatın katkısı büyük çünkü gelecek otopsi raporunda kızın ölüm saati netlik kazanacak ve suphi'nin tutarsız ifadesi başını yakacaktı.

    suphi kız henüz sağken ve muhtemelen başına geleceklerden habersizken babasına ve fatih'e toplu tecavüz için yer bildirdi. daha olay yerine varamadan özgecan'la suphi arasında arbede çıktı. kız yaralandı. tecavüz olmadığını iddia ettiklerine göre tecavüzü gerçekleştiremediler. ama olay yerindeyken özgecan sağdı ve bu olaydan onu öldürmeden sıyrılamayacaklarını anladılar. ve tecavüz edemeden kızın ellerini kesip, öldürdüler ve ceseti yaktılar.

    ilk tecavüzleri olmadığına eminim, ve bu ilk cinayetleri olmayabilir.

    civardaki, adamın seyahat ettiği illerdeki bütün kayıplar, bütün tecavüzler, bütün cinayetler incelenmeli, geçmişe dönük araştırmalar yapılmalı, tecavüze uğrayıp da korkudan susan bütün kadınlar ve çocuklar medya yoluyla anlatmaya teşvik edilmeli. bu işin altından çok pis kokular alıyorum. bu adamların bütün arkadaşları da gözaltına alınıp sorgulanmalı.

  • yaklaşık 10 yıl önce bir ilişkimde cevap olarak sadece bakmıştım.

    tunalı'daydı iş yeri. haftada bir kaç kez, onun öğle arasında onu görmeye giderdim. maksat beraber vakit geçirmek. bir gün yine gitmeyi planlarken beni aradı ve cılız bir ses tonuyla canım öğlen yanıma gel dedi. canım?? aşkım bir anda canım olunca anladım bir terslik olduğunu. atladım motora kuğulupark'a gittim o da geldi ama yemek yemek istemiyordu. bi kahve içelim yeter deyince dedim ayrılık geliyor hadi bakalım*

    oturduk kahveleri söyledik ve bakıyorum ona ne zaman anlatacak diye. o ise başka şeylerden bahsediyor gereksiz bir ürkeklikle. tuğçe ne oldu anlat dedim, yüzü asıldı. bir sorun mu var diyorum kafasını önüne eğiyor. baktım böyle olmayacak, ayrılmak mı istiyorsun dedim ve dememle başını kaldırıp bana bakması, gözlerinin dolması bir oldu ve o sihirli sözcük çıktı ağızdan "gökhan ayrılmak istiyorum".

    hiçbir şey demedim. baktım öylece. 1.5 yıldır süren ve ortada ciddi sayılacak bir sorun yokken ne diyebilirdim ki? hem de güzel geçen bir akşamın sabahında.

    baktım yüzüne sadece. neden sustun dedi, baktım. bir şey söyle dedi, baktım. kabul ediyor musun dedi, baktım... en son ben gidiyorum o zaman dedi yine baktım ve güldüm. kalktı ve gitti. arkasından hesabı ödeyip hızlıca peşine takıldım. iş yerine girene kadar yolun başından izledim. baktım öylece. ve o son görüş, son bakıştı.

    bazen susmak en güzel cevaptır ve gitmek isteyene engel olmaya çalışmak ahmaklıktır.

    edit: bir çok mesaj gelmiş. toplu cevap vereyim.

    + bir daha haber almadım, merak etmedim. benden gitmeye karar veren bir insanı merak etmem bir işe yaramaz.

    + sustum çünkü gitmek isteyene ne söylesek bir şey değişmez. sadece gidişini bir süre erteleriz. gitmek isteyen eninde sonunda gider.

    + o da bir daha çıkmadı karşıma. çünkü beni iyi tanıyordu ve o kararının ardından beni tamamen kaybettiğini çok çok iyi biliyordu.

  • -sınavın nasıldı?
    -greyfurt gibi.
    -?!?!
    -hani olur ya, ekşi, acı, ağızda kötü tad bırakır...

  • geziye katılan onurlu insanları unutmamak için bir liste gerekliydi. yayın hayatı boyunca en faydalı işe imza atmıştır.

    teşekkürler akit.

  • varlığından emin olmadığım bir platformun açıklaması.

    apple bu işe girsin bizim millet para verir, taksit yaptırır yine takar o çipi.

    "ilk buluşmada çipli kolu masaya koymak"

  • bir vatandaşın ülkenin vergi politikasıyla ilgili sorusu.***

    cevabına gelirsek;

    (bkz: altın yumurtlayan tavuğu kesmek)

    insanlar kendi sgk primlerini kendileri yatırırsa halkın bilinci artar, ödediği vergilerin farkında olur. milyar dolarlara saraylar, yolsuzluklar, onun bunun makam arabaları, konutlar, lojmanlar yani oraya buraya göz göre göre gereksiz harcanan paralar sorgulanmaya başlar.

    olmaz yani. hele bu iktidarda mümkünatı yok.

    ve (bkz: ben vergisini ödeyen bir vatandaşım) cümlesi amerikan filmlerinden çıkıp hayatımızda ciddi bir yer eder.

  • kişinin, yazdığı şeyi okuyan insanların işini zorlaştırma özgürlüğüdür.

    bir metin de, özellikle uzun bir cümle de de ya da ki eki yanlış yazıldığı zaman, okuyan kişiyi ister istemez cümle başına döndürürki buda haliyle yazının akıcılığına zarar verir (görüldüğü üzere).

    de ve ki eklerinin doğru yazılması uluslararası'nın bitişik, bir şey'in ayrı, birkaç'ın bitişik yazılması gibi bir şey değil. az da olsa okumayı kolaylaştıran ve değişmesinin pek imkanı/anlamı olmayan bir dil kuralı.

    ayrıca iyi bir okur-yazar bu tür şeyleri otomatik yapar zaten. yapmadığında rahatsız olur. bunun üzerinden politika üretmeye gerek yok, space'e bas geç işte, daha kolay. zaten "ben biliyorum ama yazarken dikkat etmiyorum" diyen tipler genelde imla kurallarına hakim olmayan kişiler oluyor. yazarken dikkat etmeyecen de ne zaman dikkat edecen, konuşurken mi?