hesabın var mı? giriş yap

  • yeni otobüslerinde öndeki koltukla arada 1 metre boşluk bırakmışlar. önceden bacaklarımızı sığdırmanın tek yolu dizlerimizi burnumuza değdirmekti. şimdi kulaklığı tvye takmak için uzatma kablosu gerekli. öndeki adam koltuğunu 180 derece yatırınca artık dansöz gibi kucağınıza yatmıyor siz de alnına para yapıştıramıyorsunuz haliyle. çok rahat ve modern olmuş ama nedense laz bir müteahhit gibi ulen bu boşluklara 10 tane koltuk sığardı ne müsrif adamsın kamil demekten kendimi alamadım.

  • 28 yaşındayım. 10 senedir haftanın 5 günü aksatmadan gyme gittim. spor için sevdiklerimi karşıma aldığım, ciddi kavgalar ettiğim zamanlar oldu. sporla aramda çok güçlü bir bağ var ve hayatımın en önemli parçası.

    sonucunda aynaya bakmaktan büyük keyif aldığım bir vücuda ve zinde bir yaşantıya sahip oldum.

    spor salonları mart'ta kapanınca evde elimden geldiği kadar yapmaya çalıştım. baharın da gelişiyle koşulara çıktım ama aklım hep ağırlıklardaydı. hack squat, bench press, lat pulldown, hepsi gözümde tütüyordu. pandemide normalleşme süreci başlayıp salonlar açılır açılmaz gitmenin planlarını yapıyordum. açıldığı gibi gittim ve hiç aksatmadan ekim sonuna kadar devam ettim.

    ekim sonunda salonun aşırı kalabalık olduğu bir pazartesi akşamı 50 dk civarı salonda zaman geçirdim. bu gidişimde ve önceki gidişlerimin hiçbirinde soyunma odalarını ve duşları kullanmadım. sadece girişte ayakkabılarımı değiştiriyordum dışarıdan içeri mikrop taşımamak için.

    bu akşamdan 3 gün sonra eşimle aynı anda aynı semptomlar başladı ve ikimiz de pozitif çıktık. covide bakış açımı değiştiren şekilde geçirdim bu hastalığı. ben de yaşıtlarım gibi korkusuzca davranıyordum ancak 2 hafta ruh gibi, her gece 38,5 ateşle , yoğun öksürükle, müthiş bir iştahsızlık, yoğun kas ağrıları, halsizlikle çaresizce bir sürü hap desteğiyle mücadele ettikten sonra bir de zatürreye çevirdi. hala ara sıra etkilerini hissettiğim bu illetle uğraştıkran sonra bakış açım ve alışkanlıklarım mecburen baya bir değişti. benden 3 yaş büyük eşim de benzer semptomlarla geçirdi bu arada.

    şu anda spor salonları açık olmasına rağmen gitmiyorum. evde spor yapmak için yapılabilecek ne varsa satın aldım. dumbbell seti, barbell seti, kapı barfiksi, sehpa vs vs. vücut ağırlıyla çalışmayı seviyorum ve güzel sonuçlar alıyorum. salonda da antrenman programımın yarısı serbest ağırlıklar üzerine kurulu. ama bu hissi bilen bilir, dışarıda ne yaparsanız yapın salonda çalışmanın tatminini asla vermiyor. orada sizin için hazırlanmış dünyaya girip makinenizi şekillendirip çıkma hissinin yerini dört duvar arasında yaşamanıza imkan yok. ben de yeniden gitmeyi çok istiyorum, dışarıda ne yaparsam yapayım tatmin olamıyorum ancak gitmiyorum.

    elbet yeniden gideceğim ancak ne zaman bunu bilmiyorum. belki bahara kadar evdeyim. riskin iyice azalmasını bekleyeceğim.çok özlesem de hastalığı bu kadar ağır geçirdikten sonra yeniden bu riski almak için çok erken.

    ben hastalığı o dönemde salondan kaptığıma eminim. diyeceğim; her yer kapansın salonlara dokunmayın kafasındaki arkadaşlara bir şey diyemem. hastalığı geçirmesem belki ben de hala o kafada olurdum. gidin ama büyük risk aldığınızı ve hastalık sizi kıskacına alınca uzun bir süre spordan uzak kalabileceğinizi, geri dönüşünüzün de uzun ,sancılı ve bıktırıcı, yıpratıcı olacağını bilerek gidin. bir de viral yükmevzusunu iyi araştırın. kimden ve ne kadar virüs aldığımız hastalığı nasıl geçireceğimizi belirliyor. sporda havalandırma falan hikaye. muhtemel bir covidliyle 1-2 saat içeride aynı havayı soluduğunuzda virüs yükünüz inanılmaz boyutlara ulaşıyor ve kimden aldığınız da muamma. belki aynı anda 2-3 kişiden birden virüs giriyor vücudunuza. ben bu kadar ağır geçirmemi buna bağlıyorum.

    karar meselesine gelince, bence şu an her yer kapalıyken spor salonlarının da acilen kapatılması gerekiyor. neden açık tutulduğunu hala anlamış değilim.devlet neyi amaçlıyor bu kadar milyon dolarlık işletmeler bile kapalıyken salonları açık tutuyor büyük soru işareti.

  • şarkıcı ile ses teknisyeni** arasındaki muhabbeti mümkün kılan çevirmen program.
    bu alet olmazsa bu iki güzide şahıs asla anlaşamazlar, zira apayarı iki jargon kullanmaktadırlar. örnek vermek gerekirse:

    *sesimin önünde perde var:
    kompresörün tresholdunu arttır.

    *bu kulaklık mono:
    kablo bozuk, kulaklığın sadece sağ tarafında sinyal var

    *kendimi duyamıyorum, beni aç:
    altyapı fazla, onu kıs.

    *bugün bu kulaklıkta bir şey var, her şey kötü geliyor:
    regl oldum kulaklarım duymuyor bugün.

    *beni biraz uçur:
    reverb verir misin?

    *sesim şöyle şıkır şıkır olsun:
    6 khz'den sonrası shelf eq ile aç.

    *benim sesim biraz geride değil mi?:
    solisti 12 db aç.

    *burada çok değişik, hiç denenmemiş bir efekt istiyorum:
    delay veya flanger ver.

    *yarın saat 2'de buluşalım:
    ben 6 gibi gelirim, siz de 4'de gelin.

    *ufak tefek bir şey var ama sen mikste halledersin:
    iğrenç söyledim, auto tune ile düzelt.

    *sesimin yanları yok, etli etli gelmiyor:
    300 hz. civarını aldıysan geri ver. ya da mikrofondan çok uzak kalmışım proximity effect sorunu yaşıyorum.

    *sesim uzaktan geliyor:
    mikrofonun tersinden söylüyorum, gel düzelt.

  • sözlükte karşılaştığım en anlamlı veritabanlarından birisi.
    tamam diğerleri çok saçma sapan ama bu da çok aydınlatıcı olmuş.
    (örnek olmasını umuyorum.)

    daha önce görev aldığım bir hastanede bir hekim arkadaşıma konu hakkında fikrini sormuştum ve bana 25-30 yıl sonra bu operasyonların ne kadar doğru ya da yanlış bir karar olduğunu anlayabileceğiz demişti.

  • avrupalıların oryantalist merakının bir örneği olan kişi.

    özellikle iskandinavlarda var bu, türkiye'yi çok egzantrik, oryantalist ve heyecanlı buluyorlar. hindistan'a gitmeyi gözü yemeyen türkiye'de buluyor kendini.