hesabın var mı? giriş yap

  • yelkenlilerin rüzgarı karşı çarprazdan aldıklarında rüzgardan bile daha hızlı gidebilmeleri hadisesi doğrudur.

    (hatta bırakın karşı çarprazdan esen rüzgardan faydalanmayı, esasen sadece rüzgar enerjisinden faydalanarak, rüzgarın estiği yönün tam tersine ve rüzgarın estiği hızdan bile daha hızlı gidebilmek mümkündür. ancak bu durumda yelken değilde nispeten daha kompleks bir mekanizma kullanarak, mesela pervaneler ve çark mekanizmaları sayesinde bu iş gerçekleştirilebiliniyor)

    (29 mayıs 2021'de araya yapılan ek:
    https://www.youtube.com/watch?v=jyqwgbaabag
    konuyla ilgili bugün meşhur youtube kanalı olan veritasium'da bir video yayınlanmış.
    pervaneler ve çark mekanizmaları yardımıyla rüzgarın estiği yönde bile rüzgardan bile daha hızlı gidilebilmesi konusu işlendiği gibi, yelkenlilerin rüzgarı karşı çaprazdan aldıklarında nasıl rüzgarın estiği hızdan bile daha hızlı gidebilmelerinden de bahsedilmiş ve temel açıklaması yapılmış.

    aynı zamanda şu videoyu belirtmekte ve bir takım açıklamalar yapmakta da fayda görüyorum:
    https://www.youtube.com/watch?v=k-trdf8yldc
    bu videoda ise 2 tane birbirlerine göre sabit hızda hareket eden 2 referans sistemi arasına tutunmuş olan aracımız, alttaki referans sistemini yer olarak kabul edersek, üstteki referans sisteminden yere göre daha hızlı hareket etmekte.
    burda da elbette üstteki referans sistemi olan cetvel normalde havayı temsil ederken, cetvele değen büyük tekerlek ise aracın hava ile "tutunmasını" sağlayan pervaneyi temsil ediyor. tek belki bu model ile rüzgarda giden araç arasındaki fark aracın 2 referans sistemine "tutunması" işinin ve derecesinin su veya hava gibi sıkıştırılabilen veya sıkıştırılamayan akışkanlara göre harekete ve hıza göre bağımlı olması.
    fakat bu işin temel prensibini, özellikle olay birbirlerine göre rölatif olarak hareket eden katı cisimler ve referans noktaları olunca, bu cetvelli ve tekerlekli düzenek elbette şüpheye mahal bırakmayacak şekilde kanıtlıyor. veritasium videosunda ise bu temel prensibin 2. referans sistemi hava olan bir sisteme uyarlanmış halini izliyoruz. )

    öncelikle konuya hazırlık ve giriş babında:
    (bkz: uçağın uçma prensibi)
    (bkz: uçağın uçma prensibi/#16541738)

    yelkenliler de gerçekleşen hadise de, tabiyatıyle uçak kanatlarında gerçekleşen hadise gibi, yelkenin rüzgarı teknenin arkasına doğru yönlendirerek rüzgarın estiği yönün (yaklaşık olarak) dikine bir "lift" kuvveti oluşturması ve bu oluşan lift kuvvetinin (rölatif hızların sağladığı indükleme hadisesi sayesinde de) tekneyi ileri doğru çeken bileşeninin, tekneye etki eden net kuvvetler toplamında bilimum su ve rüzgarın oluşturduğu drag kuvvetlerinden bile daha büyük olmasından kaynaklanmakta.
    ha yelkenlerde oluşan türbülansın minimumda olması da, yelkenin rüzgarı karşıladığı açıya göre, esen rüzgardan elde edilebilecek lift kuvvetinin maksimumda olduğuna delalet eder.

    şöyle açıklamaya başlayayım:
    bir tekneyi yan taraflardan ittirerek yana doğru yol almasını sağlamak mı kolaydır ? yoksa arkadan ittirerek öne doğru gitmesini mi sağlamak kolaydır ? elbette arkadan ittirerek öne doğru gitmesini sağlamak daha kolaydır. sebebi de yan taraftan yanlara doğru ittirdiğimizde suya batmış uzun ince gövdesi boyunca daha çok su kütlesini hareket ettirmeye çalışmamız, dolayısıyla bir nevi yenmek zorunda kaldığımız sürtünme kuvvetinin de çok daha büyük miktarlarda olması.
    peki aynı şekilde bu örneği şöyle genişletsek: bir tekneyi çarprazdan 45 derece açıyla ittirirsek veya çekersek ne olur ? bunun cevabı da, tekne yana doğru giderken daha çok sürtünmeye maruz kalacağı için çok az yan tarafa doğru giderken, buna karşılık öne veya arkaya doğru giderken de daha az sürtünmeye maruz kaldığı için büyük oranda öne veya arkaya doğru yol katedecektir.

    ne demiştik ? "yelkenler karşı çarprazdan esen rüzgarın dikine bir lift kuvveti oluşturur."
    hah, sağ karşı çarprazdan mesela 45 derece rüzgar estiğinde, yelkenler bu sefer bu yönün 90 derece dikine olacak şekilde, sol ön çarprazdan sanki birisi 45 derece eğimle tekneyi halatla çekiyormuş gibi bir kuvvet yaratır.
    bu çarprazdan yaratılan çekme kuvveti de, bir önceki paragrafta anlattığım tekneyi hangi yönden ittirirsek daha fazla yol katettirebiliriz örneğinde olduğu gibi, tekneyi az bir miktar yana doğru çekerken, büyük oranda da karşıya doğru çeker.

    "iyi de kardeşim rüzgar zaten karşıdan esiyor. nasıl olur da rüzgar tekneyi estiği yöne doğru ittirmez?" diye merak ediyorsanız da cevabı:
    esasen ittirir... ancak gene yukarda belirttiğim gibi bu oluşan drag kuvveti yelkenin uçak kanadı gibi olan şekli ve rüzgarı karşıladığı açısı yüzünden lift kuvveti kadar büyük değildir. o yüzden toplamda (teknenin ince uzun şekli sayesinde de) ileri doğru bir net kuvvet ve hareket oluşur.

    tekne hız kazanmaya başladığında, rüzgarı da karşıdan aldığı için tekneye göre rüzgar rölatif olarak bu sefer daha da hızlı esmeye başlayacaktır. bu da fizikte adına "indükleme" denilen hadiseye benzer şekilde, yelkenin oluşturduğu lift kuvvetini daha da arttıracak, yelkenlinin daha da hızlı gitmesini, hatta rüzgarın yere göre olan esme hızını bile aşmasını sağlayacaktır.

    teknenin uzun ince şekli sayesinde giderken azıcık yana doğru savrulduğu, fakat buna mukabil büyük oranda ileri doğru gittiğinden bahsetmiştik.
    bu yana doğru savrulma hadisesi eğer önlenemesse, belli bir süre sonra bu sefer yelkenli yön olarak rotadan çok fazla sapacak ve rüzgarı aldığı açısı rüzgardan artık daha fazla istifade edemeyecek derecede bozulacaktır.
    bunu bertaraf etmek için de, teknenin yan tarafa doğru savrulmasını azaltmak için, dolayısıyla yana doğru olan sürtünme kuvvetlerini arttırmak babında teknenin alt tarafında suyun içinde dışardan görünmeyen ve suyun dibine doğru uzanan genişce bir yüzgeci vardır.
    bu yüzgeç sayesinde tekne daha az yana doğru savurulur. ancak tabii bu yüzgeç de en son mertebede yeterli değildir.
    rotayı, yönü sürekli rüzgarı ideal açıdan alabilecek şekilde koruyabilmek için de, teknenin dümeniyle, dümeni daha çok rüzgarın estiği tarafa doğru kıracak şekilde, dümenle sürekli ince ayar yapmayı gerektirir.
    zaten dikkat edin televizyonda falan görmüşsünüzdür, yelkenlilerin böyle sanki biraz yana doğru yampiri yampiri gidiyor şeklinde görünmelerinin sebebi de budur.

    indükleme hadisesi sayesinde peki nasıl oluyorda oluşan kuvvetler sürekli çok büyüyüp tekneyi çok daha büyük hızlara mesela ses hızına çıkartmıyor diye düşünüyorsanız da cevabı:
    artık belli bir hızdan sonra gerek suyla oluşan sürtünme kuvvetlerinin ve gerekse de yelkende oluşan drag ve lift kuvvetlerinin başa çıkılamayacak mertebeye ulaşması veya bu kuvvetlerin genel olarak yelkenin oluşturduğu lift kuvvetiyle dengeye oturması yüzündendir. çünkü birde artık ekstrem durumlarda öyledir ki, yukardaki paragrafta açıkladığım gibi, dümeni tam manasıyla sola veya sağa kırmak bile tekneyi artık rotada tutmaya yeterli olamayacak dolayısıyla teknenin referans noktalarına (yani denize) tutunabilmesi de maalesef zayıflayacaktır.

    yelkenin neden üçgen şeklinde olduğuyla ilgili olarak da:
    kare veya dikdörtgen şeklinde de olurdu. ancak bu sefer oluşan lift kuvveti yelken direğinin daha yukarlarında bir noktada hemde çok daha fazla bir miktarda oluşacağı için yelkenliyi alabora ederdi. dolayısıyla lift kuvvetinin direğin mümkün mertebe tekneye yakın kısımlarında oluşması teknenin "sağlığı" açısından gereklidir.

  • http://www.milliyet.com.tr/…kanuni-magazin-1896054/ adresinde hakkında ilginç bir yorum bulunan dizidir.

    'dizinin ilk bölümlerini izlerken, kanuninin yerine mustafa geçer diye tahmin etmiştik, o da ölünce beyazıt padişah olur diye düşündük ama en sonunda dizi süpriz bir şekilde selimin padişah olmasıyla bitti. ilk defa süpriz bir final yaparak izleyicileri şaşırttıkları için senaryo ekibini tebrik ederiz. umarız bundan sonraki dizilerde de izleyicinin sonunu tahmin edemediği süpriz akışlar olur ve dizilerimiz güzelleşir'

  • cumhuriyetin kurulduğu zamanlar, yeni fabrikalar da beraberinde açılmış ama çalışmak isteyen işçi bulunamadığı için işçilerin en az 5 yıl çalışmaları karşılığında ayrılsalar bile alabilecekleri paranın teminatı olarak ortaya çıkmış bir şeydir bu kıdem tazminatı ve zamanla şimdiki halini almıştır. velev ki bugün kaldırılması gündemde, hal böyleyken bizler ötv’nin çok yüksek olduğunu, kaldırılması isterken. hükümet daha da tezat bir hareketle kıdem tazminatını kaldırmak istemektedir, bu ne yaman bir çelişkidir? bizleri yok etmek mi istiyorsunuz? kolayca işten çıkarılıp, taş mı kemirelim istiyorsunuz?! hiç mi vicdan, allah korkusu yok siz de? bu nasıl bir aymazlıktır, yardım et allah’ım!

  • bugün açıklanmıştır

    sivas’ın hesabının sorulması açısından değerlidir.

    insanlık suçlarına zaman aşımı işlemez!

    --- spoiler ---

    sivas katliamı davası'nın zaman aşımından düşmesi üzerine ceza almaktan kurtulan sanık ihsan çakmak'ın 2008 yılında ibb ispark aş'de işe başladığı tespit edildi. ibb, şahsı işten çıkardı.
    --- spoiler ---

  • 3,4 günde bir arayan sevgiliden, her gün bunu yapan sevgiliye terfi etmiştim yıllar önce ben. şimdi de her öğlen yemeğinde arayan kocaya dönüştü o adam. gece de uzun uzun öper, sarılır, iyi geceler der mutlaka. her gece istinasız.
    özetle kızlar öküzlerle evlenmeyin. sevgililikte bi yere kadar çekiliyo da, ömür boyu ı ıh.

  • birkaç ay içinde özetle şunlar oldu; çok sevdiğim dedem sağ çıkma ihtimali düşük bir beyin ameliyatı geçirdi, akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı, kemoterapi almaya başladı, annem iflas etti, cepte beş kuruş kalmadı, akşam yemeği olarak yemekhaneden ekmek çaldığım günler oldu*, evi satışa çıkardık. beş kardeşler, diğer kardeşlerinin hepsi çil yavrusu gibi dağıldı, dedeme sadece annem bakıyor ve telefonda sürekli teyzemlerden aldığı taciz telefonları yüzünden ve ödenmesi gereken kredileri yatıracak para olmadığından sinir krizi geçirir hale geldi, biz bir arkadaşımla birbirimize girdik, hop tek dersten kalırsam okulun uzayacağı stresli sınavlarım başladı, zaten hali hazırda okulu uzatmışım, bitirmeye çalışıyorum, sınavların tam ortasında bir dünya sebebin birleşmesiyle ev taşımak zorunda kaldım. tam sınavlar bitti, memlekete gittim, hastanelerde koşturuyoruz pat başka bir kötü haber.... artık son nokta gibi geldi.

    derin bir nefes aldım, dolu dolu ulan dedim hayat ben senin ta amk. ne bok yemeye çalışıyorsun? birkaç gün kafam güzel gezdim. sonra sakinleştim. kalktım ayağa.

    mevlana'nın bir sözü var, diyor ki; ''her şeyin üstüne gelip, seni dayanamayacak bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme; işte orası kaderinin değişeceği noktadır.''

    her şey insan için. hikmetinden sual olunmaz, vardır elbet bir hayır. sıkıntılar gözüne perde olmuşken görmeyi bekleme. geçer gider. su yolunu bulur bir şekilde. pollyanna olacak son insanım ama sabah ola hayrola güzel kardeşim. bir şeyler değişip de bunlar olduysa, başka şeyler değişir neler neler koyar önüne. gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. takma. şafak doğan güneş.

    edit: dedem o yıl rahmetli oldu. teyzelerimle bir daha hiç görüşmedim. annem işlerini düzeltti, borçlarını kapattı ve emekli oldu. ben geçen yaz nihayet diplomamı aldım. şimdi az aksiyonlu, işten eve gidip gelmeli bir hayatım var. ufak tefek günlük sorunlar dışında can sıkıcı pek bir şey olmuyor. öyle işte sevgili sözlük...

  • 2012 draftında yüksek sıralarda seçilmesi bekleniyor. 1. sıraya çıkması bile muhtemel. scoutlar kendisini kevin garnett'in gençliği ile kıyaslamakta. içerden ve dışardan, oyunun iki yönünde efektif, fundamentali kuvvetli bir uzun. 93 doğumlu ve 2.08 m boyunda.

  • (s=serseri,k=kız)bir arkadaştan alıntıdır:
    s-pardon bayan
    k-efendim?
    s-benimle çıkar mısınız?
    k-hayır!
    s-bravo,çok doğru bir karar,eğer evet deseydiniz yarrağı yemiştiniz.