hesabın var mı? giriş yap

  • stephen king adlı insanüstü-insanın genç bir öğrenciyken yazmaya başladığı ve an itibariyle yedi cildinden sadece beş tanesi yayımlanmış olan (gerisi yazılıp bitmiş) muhteşem western-fantazi roman serisinin ince elenip sık dokunmuş harika protagonisti. aşırı uzun boylu, siyah saçlı mavi gözlü, genellikle "yağmur ya da toz rengi" giyinen silahsor. beşinci cildin sonunda (wolves of calla) kendisini saçları şakaklarında kırlaşmış ve artrit acısıyla bacakları yamulmaya başlamış bir halde bıraktık. bakalım song of susannah da neler olacak..

  • baştan söyleyeyim yaptığı yanlış değildir. herkesin hesabı kendine.

    bana garip gelen, durumun bu hale gelmiş olması ve toleransların sıfırlanması durumunu gözlememdir.

    sabah kahvaltı yapmak için fırından ekmek almış dönüyorken, börekçinin önünden geçerken aklıma su böreği düştü.

    börekçiye girip (baya kalabalık ve semtin gözdesi) bir dilim su böreği istedim. dikdörtgen tepsideki dilimlenmiş börekten büyükçe bir dilimi tartıya koydu ve dedi ki;

    börekçi; abi 51.5 lira.
    ben; kardeş 50 vereyim mi? bozuk taşımayayım.
    börekçi; abi 50 kurtarsa dükkan senin.
    ben; çatal, peçete de istemiyorum eve gidicem.
    börekçi; abi vallaha kurtarmaz.
    ben; 50 liralık olsun o zaman.
    börekçi; tamam abi.

    sonrasında, yemin ediyorum kuşa atsan yemeyecek bir parçayı aldı ve tepsiye geri koydu. koyduğu parça muhtemelen tepsi bittiğinde bulaşıkhaneye giderken üstünde kalan parçalardan biri olur. o derece küçük.

    tepside 18 ya da 20 dilim börek var. hemen hemen hepsi aynı ebatta. 20 dilim desek, 50 liradan 1000 tl.

    yine de diyorum. esnaf haklıdır. bana garip gelen tavır, davranış, tolerans ve esnafçılığın geldiği nokta.

    muhtmelen artık esnaf lokantalarında, pilavın üstünü de kuru fasülye ile ıslatmıyorlardır ya da ekstra yazıyorlardır.

  • arabasında keser taşıyan bir insanın aşırı minnoş, kalpleri ısıtan pişmanlık hikayesi. dünyanın en naif insanına bunu nasıl yapmışlar?

  • futbol oynamak için buzun kalkmasını bekleyen, ilk kez turnuvaya katılıp ikinci çıkan 300 binlik ülke izlanda'dan, 40 yaşında kalecisi ve sıfır yıldız oyuncusuyla grubundan lider çıkan macaristan'dan, ilk turnuva deneyiminde senin 10 maçta gol atamadığın ingiltere'yi altına alan galler'den, almanyanın bulunduğu gruptan averajını eksilemeden çıkarak kendi emeğiyle üst tura gelen, profesyonel ligi bulunmayan kuzey irlanda'dan, son iki avrupa şampiyonası galibi ispanya'yı altına alan hırvatistan'dan, yıldız oyuncusu formsuz olduğu halde güle oynaya gruptan çıkan polonya'dan, turnuva favorisi ve ev sahibi fransa'dan akıllı oyunuyla puan alan isviçre'den, canını dişine takıp italya'ya diş geçirip kendi işini kendi gören irlanda'dan, kısıtlı kadrosuna rağmen altımıza almak için kıçımızı yırttığımız arnavutluk'tan, utanması gereken takım.

    primlerinizin tamamını afiyetle yiyin. biz de milletçe sizi allah olarak görüp, "izlanda kalecisi aynı zamanda kasapmış ehehe" diye milletle taşak geçmeye devam edelim.

  • "we are about to finish zaten" gibi bir cümle kurulması... "zaten" kelimesi de cuk oturdu yani...

    bu söz, arkadaşım tarafından, tatil köyünde bir rus animatöre sarf edilmiştir...

  • her icraatı için her yerde hesap sorabiliyorsunuz. şeffaf adam.

    dışarıdan bakınca olaylardan bihaber sanıyorsunuz ama öyle değil.

    "sabri üçlü cektirince iyi melo cektirince mi kötü" çatoooonk diye geçirmiş.

    "engin takım oyuncusu değil. neden kadro disi olduğunu demeçlerinden görebilirsiniz" çatırt.

    "hala futboldan anlamıyorum. sadece izliyorum teknik islere karışmıyorum." çok güzel.

    "teknik direktörlerin istemediği oyuncuları asla almadık." güzel.

    "sabri'yi seviyorum ama oynamasını sağlayamam" helal.

    şahsım adına konuşuyorum. medyanın gazıyla son zamanlarda ufaktan soru işaretleri oluşturmuştu kafamda ama şu an benim mütevazı destegimi tekrardan almıştır.

    umarım aday olur, güçlü bi kadroyla tekrar baskan olursun.