hesabın var mı? giriş yap

  • cidden çok enteresan yıllardı.

    sonra turkcell telsim'e karşı bir kampanya yaptı. turkcell'den turkcell'e dakikası 4 kontör oldu, turkcell harici aramalar gene 10 kontör ücretle devam etti.

    sokaktaki adamın bu kampanyaya tepkisi ise şu oldu:

    - abi 1.5 dakikadır konuşuyorsun, girdi kol gibi.
    + abi turkcell kampanya yapmış, dakikası 4 kontör. girmiyor yani.
    - yürü git lan! nasıl 4 kontör oluyor?
    + vallaha bak!
    - vay amuğa goyyim.

    evet, beklentilerimiz buydu, düşüktü. sonra uzaklardan bir yerlerden aria ve aycell adlı iki kahraman çıktı.

    aria : "günde 10 kontör bedava" gibi akıl almaz bir kampanya yaptı. aklımızı başımızdan aldı.
    aycell : cüzi bir paraya öğretmen hattı sattı. sınırsız denen kavramı hayatımıza soktu.

    başlarda turkcell "zengin hattı" olduğundan, marka pantolon, ayakkabı giymek gibi bir şey olduğundan, bazıları kazık da olsa, hattını değiştirmeye kıyamadı ama o kitle de zaman içerisinde azalınca, turkcell pazarı kaptırmamak için kampanyalara başladı.

    o yüzden ne zaman avea ile ilgili sözlüğe kötü bir şey yazasım gelse, yazar, silerim. adamlar bizi nerelerden kurtardılar, ahde vefa denen bir şey var. turkcell'i ise geçmişten gelen kinle petrol milyarderi olsam kullanmam.

  • türkiye türkçesinden ve diğer şivelerden çok farklı olmasının sebebi olan türkçedir. yakutlar, orhun kitabelerinde kurıkan adıyla geçmektedir. daha sonra kuzeye çekilmişler ve ana türk kütlesiyle bağları kopmuştur. benzerlikleri veya farkları incelemek gerekirse :

    türkçe:_____saka t:

    ağız_______ayak
    ayak_______atak
    bacak______but
    baş________bas
    burun______burun
    dergi_______nada
    dil__________dıl
    dis_________dis
    dost________cöge
    dudak_______uvaz
    el___________eli
    erkek________toyon
    göz_________karak
    hatun_______kotun
    kaş_________kas
    kirpik_______gılamas
    kol_________kol
    kulak_______kulgah
    parmak_____darbak
    sağol_______bahıba
    tırnak_______tıgırak
    yagmur_____sambır
    yıl__________sıl
    yurt_________surt
    yüz__________süs

  • migros veya herhangi bir süpermarket dilim karpuz satabilir. çekirdeğini bile satabilir. ancak ben ömrümde ilk defa pazarda yarım karpuz gördüm. işte bu çok daha dehşet verici bir şey.

  • 3 lira maaş alıyor diye her türlü pisliğe katlamalı gerektiği düşünülen insan. amk paranın köpeği olmak böyle bir şey, gel veriyim maaşını akşama kadar taciz edeyim, ayağımı koklatayım.

  • üniversiteyi kazanarak anadolu'daki orta ölçekli bir şehirden istanbul'a okumaya gelmiştir. muhtemelen öğrenci yurdunda ya da birkaç arkadaşıyla öğrenci evinde kalmaktadır. çok büyük ihtimalle bir devlet üniversitesinde sözel / eşit ağırlıklı bir bölümde okuyor. twitter'ı ve facebook'u aktif olarak kullanıyor. twitter'da yaklaşık 150-300 arası takipçisi mevcut. gezi parkı eylemlerini destekledi ama sonlara doğru biraz bozduğunu ve eylemlerin bazı marjinal grupların eline geçtiğini düşünüyor. sporla ilgilenmiyor. tumblr veya bir başka blog hesabı var ama aktif kullanmıyor. last.fm'e üye. erasmus'a gitti ya da gidecek. avrupa'da en sevdiği şehirler amsterdam, barcelona ve prag. sigara içmiyor ama alkolü seviyeli kullanıyor.

  • galatasaray universitesi mezunu, piyano calan resim yapan nba maclarini kacirmayan. senin aklina ilk gelen 4 dili akici konusan kizi da cirkin diye terkettiler merak etme.

    edit: yaw mesaj atmayin bu kiz ben degilim. ben kiz da degilim. fransizca mesajlari da anlamadim ayrica.

  • abd iç hat uçuşlarda yere dik açı ile ses hızını aşan bir hızla çakılan bir uçağın hikayesi beni etkilemişti.

    kısaca; bir havayolu şirketinde çalışan sanırım temizlik elemanını bazı nedenlerden dolayı patronu işten çıkarıyor.

    bu eleman işine son verildikten sonra itiraz hakkını kullanmasına rağmen isten çıkarılmasını kesinleştiren yöneticisine kin besliyor, takip ediyor ve anlıyor ki bu yönetici ülke içinde başka şehirde ikamet ediyor, şirkete de ülke içi uçuşlarla gelip gidiyor.

    nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama yöneticinin bir seferine kendisi de bilet alıyor, uçağa da 44'lük güçlü bir silah* sokmayı başarıyor, çünkü havayolu işleyişini biliyor, giriş ve yetki kartları da hala kendisinde bulunuyor, uçak kalkıp sefer irtifasına ulaştıktan sonra koltuğundan kalkıp eski yöneticisini koltuğunda o silahla vuruyor, ardından kokpit kapısını açıp olayı pilotlara söylemeye çalışan hostesi, devamında pilotları vuruyor ve uçağın burnunu aşağı yönlendirip tam gaz verip ses hızında yere çakıyor, uçağın çakıldığı yerde sadece bir çukur vardı ve uçağa dair pek bir kalıntı görünmüyordu.

    detayları tam hatırlamasam da konusu böyle bir olay olan bölüm izlemiştim.

    olay ve bölüm hakkında bilgi:
    hava taşıtı modeli: douglas dc-8-61
    bölüm adı : "sorun benim" - "my problem"
    yayın tarihi : 10 şubat 2012
    kaza uçuşu : pacific southwest airlines'ın 1771 sefer sayılı uçuşu

    kısaca olayın özeti : 7 aralık 1987'de pacific southwest airlines'ın 1771 sefer sayılı uçuşu, san luis obispo county, california kırsalında bir dağın yamacında dik açıyla ses hızında düştü. uçaktaki 43 kişinin tamamı hayatını kaybetti. müfettişler, eski bir usair çalışanı olan yolcu david burke'ün, işinden kovulduktan birkaç gün sonra uçağa bir silahla birlikte binerek eski yöneticisini ve 2 pilotu da vurarak uçağı dalışa geçirdiğini keşfederler.

    ilgili bölümü buradan izleyebilirsiniz

    ders; patron da olsanız, yetkili yönetici de olsanız, işinizi doğru da yapsanız, dürüst te olsanız bu özellikleriniz her zaman sizi koruyamaz, haklı da olsanız karşınızdaki insanı iyi tanımıyorsanız ummadığınız tepkilerle karşı karşıya kalabilirsiniz, feci sonuçları olabilir, bunu hesaba katın ve ona göre adımlar atın.

    edit: olay, bölüm hakkında bilgi eklendi.

  • havaleni aldım rockefeller kardeşim, küçük ve zayıf bir türkiye için ben de hayır diyorum. peki ya sen rothschild kardeşim ? sen de hayır diyor musun ?

    edit : bu mesajı ciddiye alan arkadaşlar varsa uzman kontrolünde bakım görmelerini öneriyorum, bu kafayla çok yaşamazsınız.

  • amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
    yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.

    pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.

    -sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
    -diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.

    bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"

    -sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
    -benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...