hesabın var mı? giriş yap

  • h grubu
    - kanada:eğer murray sakatlanıp kadrodan çıkmasa şampiyonluk adayı olduklarını düşünüyordum. bence abd'nin bile durduramayacağı bir guard ikilisine sahip olacaklardı. ama murray'in sakatlanması hücum kalitelerini epey bir düşürecektir. yine de turnuvanın en iyi 3 4 kadrosundan birine sahipler. sga, rj barrett gibi yıldızların yanında dillon brooks ve lu dort gibi iyi savunmacılar mevcut. olynk ile powell pota altını idare edebilirlerse,yarı final yapabileceklerini düşünüyorum. bence grupta fransa'yı yeneceklerdir.
    - fransa:wembenyama'nında gelmemesiyle epey overrated bir takım haline geldiklerini düşünüyorum. herkes biraz fazla abartıyor ama batum harici bu kadroyu geçen sene az daha elediğimizi unutmamak lazım. gobert ve fournier düşüşte, de colo, batum son demlerinde gruptan yine çıkabilirler ama çok ilerleyeceklerini sanmıyorum.
    - letonya:eğer porzingis olsaydı grupta fransa'yı geçebileceklerini düşünüyordum ancak porzingis yokken işleri epey zor. yine de acayip potansiyelli ve şutör bir kadroya sahipler. bertans kardeşler, kurucs gibi kaliteli oyuncuları var. şu ritmini bulduklarında nasıl çıldırdıklarını milli takımımızın deplasmanda ki letonya maçında görmüştük. fransa'yı zorlayabilirler ama yenebilirler mi zor.
    - lübnan:grubun kapalı kutusu ve bence dünya kupasının en zayıf 3 4 takımından birisi durumundalar. omari spellman'ı devşirdiler. onun dışında arakji çok iyi bir skorer. diğer oyuncularını da pek tanıdığım söylenemez. grupta sonuncu olacaklardır.

  • türkiye ile kardeş ülke azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kültür bakanlıkları arasında imzalanan ikili antlaşmalar çercevesinde kurulan azerbaycan ekşi dikşinaryası'nda belirmiş başlıklardır.

    günün mövzuları
    · türqiye ile ciziktirilen qültür yeminlaşması (24)
    · ekşi dikşinarya (298)
    · ekşi dikşinarya teklidi sitalar (12)
    · ssg yovarlaqsın balam (45)

  • ertuğrul kürkçü anlatıyor:

    ben, deniz'in 70'in sonbaharında odtü'ye geldiğinde bana söylediği sözleri hatırlıyorum, onlar oldukça kritik sözlerdi. bazı kararlarımı hep o sözleri aklımda tutarak verdiğimi hatırlıyorum. rastgele bir tartışma içerisinde ama çok ciddi bir tartışma içerisinde deniz, şöyle bir öngörüde bulundu:"bütün türkiye'ye sıkıyönetim gelecek, herkesi cezaevine dolduracaklar. orada herkesin bir koğuşu olacak, her eğilimin bir koğuşu olacak." o zamanki adlara bağlı olarak, "kırmızı aydınlık koğuşu, beyaz aydınlık koğuşu, sendikacılar koğuşu...ziyaretçiler tavuk getirecek, onlar, bu tavukları nasıl paylaşacaklarını tartışacaklar." şimdi hatırlamıyorum kimdi, birisi: "peki ya biz ne yapacağız" diye sordu. deniz, "biz öleceğiz oğlum" dedi, "çünkü biz dövüşeceğiz. ve esas oportünizm nasıl bir şeydir, mücadele nasıl bir şeydir, devrimcilik nasıl bir şeydir onu o zaman herkes görecek."

  • tek doz aşı olanlar aşı olmamış gibi dikkat etsin demenin neresi felaket tellallığı akılsızlar.

    çok doğru hatta salgın esnasında insanlar iki doz aşı olsa da toplumun kalanı aşılanana kadar dikkat etmeli zira siz aşılıyken asemptomatik geçirebilir ama bir aşısıza bulaştırabilirsiniz ayrıca da salgın üst noktadayken aşı uygulaması virus varyantlarında bir seçilim baskısı yaratarak mutasyona sebep oluyor.

    bilmediğiniz konularda ahkam kesmeye ne kadar da meraklısınız.

    %100 doğru açıklama.

    sizin bu saçma tavırlarınız ve konuyu ısrarla anlamamaya çalışmanızdan bu hale geldi.

    edit: basligi alevlendiren dangalak hangi aşıdan bahsedildigini bile bilmiyor ama hocaya akil veriyor bir de link paylasmis. ulan cehalet sana lanet olsun ya. turkiye'de %95 oraninda su ana kadar sinovac asisi kullanildi onun da ilk dozunun yeterince etkin olmadigi soyleniyora adam amerikanin sesi linki vermiş.

  • dövmelerin sansürlenmesinin değiştirebileceği hiçbirşey yoktur. televizyonda görmeyen sokakta da görecektir dövmeli insanı. sigara için de aynı şey geçerli.

    sigara sansürlenirken, dövme sansürlendirilmek istenirken neden kimse silahlar sansürlensin demiyor?

    silah; sigaradan ve dövmeden daha öldürücü ve kötü örnek değil mi?

  • şimdi gördüğüm video.
    yemin ediyorum çok az şeyi böyle zevkle izledim..
    o korumaların acizliğini gördüm ya dünya gözüyle bu bile bana yeter..

    şşş noldu la korumalar.!! bi tarafınız yemedi değil mi, protestoculara dokunmaya, bırak göz altına almayı, bırak ağzını kapatmayı, bırak iktirip kaktırmayı, elinle dokunamıyorsun bile..
    elinden gelen sadece öööeeeeeeeaaaaaağğğğğğhhhhh diye bağırmak..

    noldu yemedi di mi?
    şu acizliğinizi görmek bile yetti bana. ahahahahhaha..

  • en baş birinci ilk aşırı önemli editi: genelleme yapıyorsunuz insanlara haksızlık ediyorsunuz hepsi böyle değilci kimseler özellikle okusun. içlerindeki işini iyi yapan kurallara uyan düzgün insanlar baş tacı, bizim eleştirimiz dalavere ve küçük hesap peşinde koşanlara. hatta bu karaktersizler sadece türkiyeden mi çıkıyor sanıyorsunuz her milletten göçmen her milletten insan artıkları çıkıyor. umarım hak ettiğinizi bulursunuz

    benim türkiyedeki hesaplarımı görseler daha üzerine para bağlarlar.

    destekediğim anlaşma bütün dalavereci gurbetçilerin ümüğüne çökerler inş

    bazı "dürrükler" saçmasapan savunulara girmiş. şimdi biz konuşuyoruz da bilmediğimizden veya yılda 2 hafta gurbetçi gördüğümüzden değil ben kendim şahsen bizzat yurt dışında yaşıyorum

    bu düşük seviyeli küçük varoş burjuva özentisi riyakar topluluğu savunanları da anlamış değilim. çifte vatandaşlık yasaklandığında vatandaşlıktan çıkmak için konsoloslukta olan kuyrugu görseniz anlarsınız cennet vatan olarak nereyi gördüklerini. şimdi de malları başkasına geçirsek beyan etmesek yok nasıl kurtulsak diye uğraşıyorlar. üç kuruşa çalıştırdıkları göçmenler üzerinden aldıkları paraları, devlete yalan beyanlarla aldıkları sosyal yardımları türkiye'de klasör dolusu tapuya çevirdiler.

    bunlaaar kardeşlerim toplu konuttan ev çıksın geçim yardımı gelsin çocuk parası artsın diye kagğıt üzerinde boşanırlar. hem adama hem kadına ucuz ev verir devlet birinde yaşar birini kiralar bu şerefsizler.

    kiraladığınız evin ikametgahını başkasına satar bu şerefsizler

    erken emekli olmak için deli taklidini yıllarca sürdürür bu şerefsizler

    vergi vermez, çalışanı resmi göstermez, vermesi gereken ücretin 5te birine günde 12 saat çalıştırır bu şerefsizler

    hak hukuk etik zerre önemli değildir onlar için 1 euro için yapmayacakları şey yoktur ama zinhar domuz yemezler

    umarım ab bunların alayını ters yatırır düz sever. senelerce keriz yerine kondular şimdi sistem falan kalmadı bu babadan oğula nesiller yüzünden

  • ülkenin güven vermemesi, kurun giderek artması, pozitif gibi dev prodüksiyonları getirecek şirketlerin el değiştirip vw arena, babylon bomonti'ye sıkışıp kalması, zorlu psm ve küçükçiftlik park dışında istanbul'da mekan darlığı sebep olarak gösterilebilir. artık eğlence sektörü tamamen izole hale getirildi. küçük küçük kurtarılmış bölgeler dışında yapılma riski alınmıyor. zorlu psm ve iksv arka arkaya 5 gece aynı grubu çıkarması ilginin ne derece olduğunu gösteriyor zaten.
    zeytinli, nilüfer gibi festivaller istanbul dışında olduğu ve prodüksiyon olarak dev sanatçıları karşılayamayacağını herkes biliyor. festivallerin artık istanbul dışına çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. avrupa'nın çoğu yerinde festivaller küçük şehirlerde yapılıyor keza amerika'da da o şekilde. pozitif , zorlu psm, bkm gibi dev prodüksiyonları getirebilecek şirketler zeytinli ve nilüfer gibi alternatif yerler keşfedip parlatması yeni bir heyecan getirebilir. 120 tane türk grubunun her sene aynı yerde konser vermesini büyük birşey yapıyor gibi satmak bir süre sonra iş yapmayabilir.
    ayrıca müzik kültürü rock müzikten elektronik müziğe kayıyor fikrine katılmıyorum nick cave, liam gallagher, robert plant daha geçen sene sold out yaptı. bu ülkede daha 5 sene önce rhcp,metallica, iron maiden için birbirini ezen insanlar vardı. rock müzik her zaman ilgi çekecektir hele daha önce türkiye'ye gelmemiş grupları getirebildikleri takdirde işin boyutu daha da artacaktır. daha geçenlerde sadece kur farkından metallica gelemeyebilir diye açıklama yapıldı. metallica, tool,slipknot, the cure, muse, florence and the machine sadece bu sene turlayan şahane isimler. getirmek isteyen çok fazla prodüktör olduğunu biliyoruz sadece kur farkı ve ülkenin durumu engel olarak gösterilebilir. bu sene yine güzel festivaller olacaktır kimse merak etmesin.

  • birkaç sene önce ev değiştirirken benzerini bizzat yaşadığım hadise.

    acayip bir heyecan var. güzel bir sitede, oldukça iyi sayılabilecek bir fiyata, tam da istediğimiz şekilde bir daire bulmuşuz. hanımla çok heyecanlıyız. araya tuhaf finansal dertler giriyor ama bir şekilde hallediyoruz.

    ona göre çok uzun süre bizim kahrımızı çeken bazı ev eşyalarını da bu vesile ile yenilemek istiyor evin dişisi. tamam ulan diyorum. yepyeni bir hayat. resmen resetlicez yani. herşeyi...

    yenilerin finansmanına biraz olsun katkıda bulunsun diye ikinci el eşya alanlara fiyat soruyorum kimse almak istemiyor. ya da ölmüş eşek fiyatının yarısını veriyorlar. sinir oluyorum . sahibinden sitesinde, zamanında çok özenerek aldığımız hatta neredeyse bir araba fiyatı bayılıp ve tamamen eski evimiz için özel olarak dizayn ettirdiğimiz eski koltuk takımını, camdan sehpaları, bütün ayakları kırıldığı için komple tamirden geçmiş yemek odası takımını ve takımın dibindeki aynalı konsolu (ölmüş eşek fiyatının yarısı*1.1) fiyatına satılığa çıkarıyorum. ulan diyorum, ihtiyacı olan birisi ucuza alsın, ikinci elcilerin elinde paralanacağına bir öğrenciye gitsin, hem bilirim adamı, anlatayım eşyaları, hatıralarını...belki o dda özenir bizim gibi...onlara iyi bakar...asıl derdim taşımaya hiç karışmamak, eşyalar hakkaten çok ağır ve büyük çünkü. gelsinler, eşyaları evden alsınlar...

    akşam oluyor arayan soran yok. halbuki fiyat çok düşük...

    allah allah diyorum, ilana giriyorum, bir mesaj 'abi hayırlı olsun, inşallah ihtiyacı olan birisi alır, keşke ben de alabilsem'

    'e alsana kardeşim işte fiyatı bu' diyorum 'abi o benim için pahalı diyor, evleniyorum çok masraf oldu' diyor

    cevap vermiyorum...birkaç gün geçiyor. eşyaların durumunu tam yazdığım için kimse aramıyor. arayanlar ise hem yarı fiyat teklif ediyor hem de ikinci elci çıkıyor... ne de olsa tamir görmüş masa, bi köşesi hafif sökülmüş koltukları istemiyorlar. bir de nedense telefonda konuşurken semti bile sormuyorlar ama dairenin kaçıncı katta olduğunu soruyorlar, beşinci kat deyince telefonlar hızla kapanıyor.. yani adam beylikdüzünden kartala gelebilir ama beşinci kattan düzgün şekilde eşya indiremez... iyice sinirleniyorum....

    bu arada evlencek elemanla internette muhabbeti ilerletiyoruz. muhitini, düğün tarihini, yerini filan hepsini anlatıyor.

    artık yeni eve taşınmamız lazım. eski evi de sattık, adamlar temizliğe gelecekler. tüm eşyalar taşındı bir bu satılıklar kaldı evde.

    başka da teklif gelmeyince, adamı arıyorum, gel ulan diyorum, madem evleniyorsun, benim de katkım olsun sana... para da istemicem diyorum ama şartım nikah davetiyesi ve eşyalara hiç dokunmayacam...adam çok seviniyor.

    ertesi gün geliyor. genç birisi. elinde davetiyesiyle birlikte. kimliğini de kontrol ediyorum. gerçekten de nikaha bir ay gibi bir süre var. mahalleden bir kamyonet bulmuş, şöför dahil üç kişiler ama şöför hiç bir işe bulaşmıyor. zaten güç bela ikna olmuş, arada soruyorum 'iyilik yaptın' diyor, 'evlenecek' diyor, 'zorla beni de ikna ettiler' diyor. sevabına gelmiş ama taşımaya karışmam demiş...

    iki genç hevesle dalıyorlar eşyalara, ama her seferinde beş kat in çık asansör de yok, zorlanıyorlar...herşey güç bela çıkıyor evden... hepsi kan ter içinde kamyonete konuluyor. bir tek üçlü koltuk var. taşıması gerçekten zor. çok geniş, benim gibi 1.94lük bir adam için özel yapıldı çünkü, illa ki üç kişi taşımak lazım. eve ilk kez girmesi bile olay olmuştu. iki genç uğraşıyorlar didiniyorlar, çıkmıyor salondan, terler damlıyor her taraflarından ama çıkmıyor işte. bizimkisi aşağıda sigara üstüne sigara içen şöförü çağırmaya karar veriyor.

    ve cebinden telefonu çıkarıyor.

    iphone.

    arıyor 'abi bi gel be... noolur be..bak son kaldı be...abi o kadar geldin, yapıver bu iyiliği de be...' diye uzuyor konuşma.. adam kulağında iphone'la resmen aşağıdaki şöföre yalvarıyor, benim ise nutkum tutulmuş, olduğum yerde telefona odaklanıyorum.

    adama evleniyor diye ikinci el eşyaları veren bende yok o telefondan.

    hayatımda acıyla gülümsediğim ender anlardan birisidir.