hesabın var mı? giriş yap

  • üst edit: hakim değil güzellik uzmanıymış. sabah linkigerçekten hakim çıksaydı ülke adına çok daha üzücü olurdu.

    link

    yeni link10. saniye

    saldırgan köpekleri toplamaya çalışan bakırköy belediyesi çalışanlarına edilmiş sözdür. görevini yapmaya çalışan yaşlı başlı bir insana sarf edilmiştir. diyecek bir şey yok. üzüntü verici bir tablo. ortada birden fazla ısırma şikayeti olduğu halde bu kadar insanın böyle davranmasına anlam veremiyorum. medeni olmak, hayvan sevmek bu mu?

    mahalle halkı söz konusu köpekten yaka silkmiş durumda. vesley adlı yazar eklememi istedi, mahallenin facebook grubundan. resim

    edit: konu ile ilgili yardım talebi

    edit 2: kars'ın arpaçay ilçesinden bir arkadaş sorunu iletmemi istedi. 2300 nüfuslu ilçede hayli büyük bir köpek popülasyonu varmış. insanlar akşamları evlerine yürümekte zorlanıyormuş.

    maalesef https://instagram.com/…lekleri?utm_medium=copy_link gibi sayfalar internet üzerinden yardım toplayıp sorunu daha büyük bir hale getiyormuş.

    görüldüğü üzere bütün ülke genelinde sorun insan eliyle çözülemez bir şekle bürünüyor. yarın bir gün büyük bir hayvan katliamı olunca sorumluluk kime ait olacak?

  • duyan da memlekette yabancıya mülk satılmıyor sanır.

    karadeniz'de araplara satmak için kuyrukta millet, ne iş?

    onlarınki vatan toprağı satmak olmuyor mu?

    üstelik yasalar izin veriyor satışa. siz şimdi devlete ne demiş oluyorsunuz?

  • evimizde gürcü bir yatılı yardımcımız var. oğlumla iyi anlaşıyorlar. çünkü çok konuşkan, enerjik ve eğlenceli bir kadın. aynı zamanda oğluma normal bir çocuğa nasıl davranılırsa öyle davranıyor. en çok bu yanını seviyorum.

    tam dört çocuğu var. en küçükler ikiz ve dokuz yaşındalar. en son bir yaşındalarmış anneleri buraya geldiğinde. babaları başka bir kadınla gidince bizimki mecburen buraya gelmiş. çocuklar hiç tanımamışlar yani ne anneyi ne babayı. diğer ikisi daha büyük ve her akşam annelerini arıyor ama ikizler konuşmak istemiyorlar. bazen konusu geçiyor. o anlarda neşeli kadın gidiyor yerine kırgın ve kızgın bir kadın geliyor. maaşının çoğunu onlara gönderiyor, iyi eğitim alsınlar iyi yesinler diye gurbette çalışıyor ama bunu o küçük çocuğun anlayamamasına da çok içerliyor.

    normalde her akşam oğlumu ben uyuturum. günün en güzel anlarını da o zaman yaşarım. az önce önemli bir telefon geldi ve biraz uzun konuşmam gerekti. saate dikkat etmedim. görüşmem bitip odaya gittiğimde oğlumun uyumak için yatağa girdiğini ablamızın da gürcüce bir ninni söylediğini duydum. kapı eşiğinde durup izledim biraz. sözleri anlayamıyordum ama çok dokunaklı söylüyordu. sesi de güzelmiş meğer bilmiyordum.

    yıllar önce şimdi adını unuttuğum bir fransız filmi izlemiştim. sabahın kör karanlığında mülteci genç bir kadın beşikteki bebeğini öpüp evden çıkıyor ve çalıştığı eve geliyordu. orada da kendi çocuğu yaşlarında bir bebek vardı. bir beşiğin başında kendi dilinde ninni söyleyerek uyutuyordu baktığı çocuğu.
    hayatın -en çok da acıklı olan- filmlere ne kadar benzediğini gördüm bu akşam.
    dünyanın neresine gidersen git içindeki özlemin ana dilinde bir şarkıyla giderilmeye çalışıldığını, seni görmek istemeyen kendi çocuklarını düşünürken bir başkasının çocuğunun saçlarını okşayacak kadar güçlü olunabildiğini gördüm. ya da belki mecburi bir kabullenişi.

  • 2019'daki ilk ibb yenilgisinin ardından "14 bin oy farkla seçim kazanılmaz, bu halk rahat etmez" diyen erdoğan'ın sözcüsünün, samimiyetsiz beyanı.

    "saygılı olacağız" demeyi bile lütuf gibi sunuyorlar, isterseniz saygılı olmamayı deneyin, halkın iradesi gitmenizi istiyor ve gideceksiniz. ayrıca, demokratik bir sonuca saygı duyup duymamak zaten sizin karar verebileceğiniz bir olay değil, çünkü türkiye cumhuriyeti akp'nin ve siyasal islamcıların değil, bizim yani bu vatan için gerçekten bir şeyler yapan/mücadele veren halkın.

    her ne kadar bu gerçeği 21 yıldır kabullenemeseniz ve öğrenemeseniz de türkiye cumhuriyeti "toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir."

    ne şeriat ne de dikta rejimini koyun seçmenleriniz haricinde hiçbir vatandaşına kabul ettiremezsiniz, paşa paşa saygı duymak zorunda kalarak gideceksiniz, hak yemiş olan ve suça karışmış olanlarınız da yargılanacak, olay bu kadar basit. *

    edit:ekleme

  • 2004 yılında yakalandığım kanseri yendim.

    bir aksam yemek yerken sofrada ağızdan ve burundan aniden kan gelmesiyle şişli etfal eğitim ve araştırma hastanesine yatırılmam sonucu ile kanser teşhisi konulmuştu.

    yaklaşık 2 sene kadar hastanede yattım ara ara eve gönderdikleride oldu ama tedavi zamanlarım benim için çok zor geçmişti

    aradan zaman geçtikten sonra ayakda tedavi görmeye başladım ve ufak ufak atlattım :)

    ilaç aldığım zaman vucudum tedaviye yanıt vermıyordu ama o son seans herşeyi değiştirdi aksi halde olsaydı şuan aranızda olmucaktım.

    aradan tam 14 sene geçti.

    bir rica üzerine ekşisözlüğe konuyu taşıdım ,arkadaşımızın tedavi sürecindeki çekindiği fotoğrafları ve son halini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz

    arkadaşımızın instagram adresi için link

    donanım haberdeki konu
    link

  • hasan can kaya hiç sevmem, programını da izlemem fakat şu memleket savunma, dağdan taştan oluşan koca şehri kişileştirme mallığı ne zaman son bulacak güzel ülkemde? böyle ezikçe bir şey olabilir mi lan? ''elazığ özür bekliyormuş'' ahaha.