hesabın var mı? giriş yap

  • "nuricim haberi aldım.stop. evde havalara uçtuk.stop. türkiye'ye dönünce uğra da iki laflayalım. stop. çakal seniiiii. stop. afferin lan.stop."

  • jeremy bentham'in tasarladigi ve hicbir zaman gercek hayata gecirilememis olan hapishane projesi. sekizgen biciminde bolmelerden olusan bir binadir ve tam ortasinda bir gozetleme kulesi vardir (yani oyle tasarlanmistir) kuleden butun hucreler gorulmekte ama hucrelerden kuledekiler gorulmemektedir. amac, mahkumlarin her daim izlendikleri fikrine kapilmalaridir- kulede kimse olmasa bile. michel foucault,panoptikon fikrinin modern guc kavraminin babasi oldugunu dusunur. izlenmese bile izlendigini, ya da her an izlenebilecegini dusunen birey kendi kendine bir oto kontrol mekanizmasi gelistirir ve kendini denetlemeye baslar.

  • "...ve daha mutlu, daha huzurlu hayatlar yaşıyorlar" şeklinde devam etmesi gereken açıklama.

    adam burada doktorasını bırakıyor, mesleğini bırakıyor, şirketini bırakıyor; gidiyor orada s*kindirik bir restoranda komilik yapıyor ve burada kalbur üstü bir kesimdeyken sahip olduğundan daha mutlu, daha huzurlu oluyor. acı olan iran miran değil, ülkenin bu hale gelmiş olmasıdır.

  • bugün engelli bir öğrenci geldi yanıma. otosmasyon şifresini hatırlayamıyormuş. üniversitenin ilk günü, öğrenci işleri çok kalabalık olduğu için girememiş içeriye engelinden dolayı. "yardımcı olabilir misiniz acaba? " dedi.
    şifresini sıfırlamak için sistemde kimlik bilgilerini dolduruyorduk çocuk "anne adı" kısmında duraksadı birden. hatırlamaya çalıştı. utandı, sıkıldı, hafızasını zorladı, birkaç isim söyledi girdik sistem yanlış dedi. çocuk da açıklamak zorunda hissetti kendini. "ya" dedi "kusura bakmayın, annem bizi küçükken terk etmiş ben böyle doğduğum için. hiç konuşmuyoruz onun hakkında ben de unutuyorum böyle bazen." içim parçalandı. öyle bir sessizlik oldu ki odada sağır olacaktım neredeyse. "müsaade ederseniz babamı arayıp öğreneyim." ... "baba" dedi "annemin adı neydi?" yine aynı sessizlikten oldu birkaç saniye. ben gözlerimi kaçırıyorum sürekli dolduğu belli olmasın diye. ama gerekçesi sürekli kafamda yankılanıyordu. "ben böyle doğduğum için..." bi isim söyledi babası. ama sesindeki sitemi duymalıydınız. böyle bir isim söyler gibi değildi, içinden bir şeyler kusar gibi söyledi.
    yazdık sistem kabul etti. çocuk aynı utangaçlıkla, sıkılganlıkla gitti. hiçbir şey diyemedim öylece kalakaldım.
    bu başlıkta yazılan şeylere bakıyorum şimdi. yok tipim şöyle burnum böyle, boyum şu kadar vs.
    yapmayın suserlar bunlar sadece kabuk, içinize bakın. o engelli çocuktaki olgunluğu görmeliydiniz. bakışlarındaki sadeliği, mükemmel diksiyonunu, tavırlarındaki nezaketi, "çirkinliğindeki estetiği" görmeliydiniz.
    etmeyin, zarfa takılmayın bu kadar. mazrufa bir bakın hele ne yazıyor içinde.

  • -ibrahim bi kafanı kaldır lan, utangaç durma.
    +abi zaten kafamı kaldırabilsem barcelona'da olurduk şimdi.

  • başlık: spartacus un falanca sezon filanca episodu (spoiler da içermesin)

    (olay: baba karakterlerden biri hakkın rahmetine kavuşur ve acaip duygusal bir bölümdür)

    entry: osbir çekmek için hazırladığım peçetemle gözyaşlarımı sildim amk.