hesabın var mı? giriş yap

  • bir seriye bittikten sonra yeni hikayeler eklenmesi aslında o kadar da kötü bir şey değil. biz genelde ilk izlediğimiz filmlerdeki ya da okuduğumuz kitaplardaki o heyecanı arıyoruz ama bunun gerçekleşmesi pek mümkün değil. bir de şu içinde bulunduğumuz dönemde sürekli kötü örneklerle karşılaştığımız için ön yargılı olmamız biraz normal bence. peki hikayesini tamamlamış bir seriden beklentimiz nedir? birincisi orijinal hikayenin genel atmosferine ihanet etmemesi. ikincisi de söyleyecek yeni bir şeylerin olması. şimdi bakalım çoook uzun bir aradan sonra geri dönen matrix bu işleri başarabilmiş mi?

    --- spoiler ---

    filmin açılışı aslında başarılı. çünkü bir önceki seride efsaneleşen bir insan ortadan kaybolmuş ve yeni mücadelelere girecek bir ekip onu arıyor. ayrıca ilk seride tüm problemleri çıkarmış olan matrix kapatılmış. artık yeni kuralların geçerli olduğu bu nedenle yeni yeni sorunlar çıkaracak farklı jenerasyon bir matrix var.

    gelin görün ki bu film ilk seri kadar hevesle yazılmamış. zaten filmin içinde de böyle bir konudan bahsediliyor. yeni matrix'e hapsedilmiş olan neo ve iş ortağı matrix 4 oyunu hakkında konuşurken warner bros tüm haklara sahip, bu nedenle isterlerse hem bizden ayrı bir seri yapabilirler hem de bizimle olan iş ortaklıklarını sonlandırabilirler deniyor. neo'nun yeni oyun üzerinde çalışırken yaşadığı stresi birebir lana watchowski'nin yaşadığını da tahmin etmek çok zor değil bu yüzden.

    ancak işte bu hevessiz yaklaşım biraz tembel bir anlatı çıkarmış ortaya. ilk filmi hatırlayın orada da çok karmaşık konular olmasına rağmen morpheus karakterine tüm detayları uzun uzun anlattırıyorlardı. bu filmde de bunu yapabilecek onlarca karakter var aslında. bugs, niobe ve morpheus neo'nun yeni nesil matrix hakkında bilmediği onlarca detayı aktarabilecek karakterler ancak film bu işe neredeyse hiç girişmiyor. bunu denedikleri anlarda da boşluk dolsun hikaye bir şekilde finale doğru uzansın diye hareket ediyorlar.

    filmin ikinci problemi de kendine özgü bir görsel dil yaratamaması. biliyorsunuz batı'da anime biraz underground bir iştir. her ne kadar hollywood filmlerini ona çarpıp yediye bölecek muazzam örnekler olsa da (sadece steins gate örneğini vermek bile yeterli bu alanda) bu çok özel yapımlardan uzak durulur. işte matrix animelerdeki bu karmaşık yapıyı alıp büyük bütçeli bir stüdyo filmine uyarlamıştı. bu nedenle hem dönemine hem de tüm sinema tarihine damga vuracak muazzam bir görsel dile sahipti. cyberpunk ögeler olsun, dövüşlerdeki animeye yakın move setler olsun, uzakdoğu kültürüne gösterilen saygı duruşu olsun çok değerli dokunuşlar vardı. bir de bu ögeleri dev gökdelenlerin olduğu manhattan manzarasına uyarlayınca ortaya çok kendine özgü bir atmosfer çıkıyordu.

    şimdi farklı bir matrix versiyonundayız. bu nedenle bire bir aynı görsel dünyayı beklemek garip olur. çünkü kendini tekrar etmek artık bu ama en azından yeni matrix'e özgü bir atmosfer tasarlanabilir, ilginç olabilecek bir kültürün ögeleri filme serpiştirilebilirdi. bu yapılmadığı için filmin atmosferi de o kadar akılda kalıcı olmuyor haliyle.

    bu hadi göz ardı edilebilir bir problem diyelim çünkü konuştuğumuz gibi buna benzer bir başarı yakalamak çok çok zor aslında. asıl problem ise filmin anlatımının tam bir çorba olması. çünkü konunun ağırlığı nerede olacak karar verememişler filmi yaparken. mesela bugs ve ekibi bir şekilde zor bir durumda olsa ve neo'yu bulup yeni matrix'i yöneten makineler ile mücadeleye girse bu mantıklı olabilirdi. thomas anderson'ı böyle günlük hayatı içinde görürdük ve ne zaman neo olduğunu anlayacak diye heyecan yapardık. ki filmin başlangıcı da böyle ama sorun şurada ki olayın zirvesi bu değil. film önceleri ana amaç buymuş gibi gösteriyor, sonra işi matrix'le mücadeleye getiriyor en son da trinity'nin kurtarılma çabasıyla son buluyor. bu tabi yapılabilir bir şey. ancak film konuları bir bir aradan çıkardıkça arkada kalan olaylar önemini yitiriyor. biz neo ne ara kurtulacak falan diye beklerken bir iki çatışma sahnesi içinde bu çözülünce ha öyle miymiş tamam o zaman deyip geçiyoruz izleyici olarak.

    filmin finalinin bağlandığı yere bakarsak da aslında burada tutarlı bir anlatım var. seçilmiş kişinin amacı insanlar hakkında veri toplayıp bu bilgiler ile kaynak koda geri dönüş yaparak bir sonraki matrix'in iyileştirilmesini sağlamak. birinci serinin geçtiği beşinci nesil matrix'te de makineler insanların neden bu kadar tahmin edilmez olduğunu anlamaya çalışıyordu. neo, trinity'e aşık olunca da istedikleri veriye ulaşmış oldular. bu nedenle yeni filmde izlediğimiz matrix yapısı bir anlamda mantıklı. çünkü makineler artık insanların nasıl aşık olduklarını biliyor. sistemin merkezinde ana güç kaynağı olarak neo ve trinity'nin olması, onların birbirlerini görüp birlikte olamamaları sonucu makinelere yüksek enerji sağlamaları falan mantıklı adımlar. gelin görün ki bunun anlatımı yeterince iyi yapılmıyor.

    örneğin ikinci filmdeki mimar / seçilmiş kişi buluşmasını hatırlayalım. bu sahne ortalama bir filmde konuşacağımız kadar konuya tek başına sahip aslında. mimarın soğuk ve mekanik yapısı, ikili seçimler, insan doğası ve makineleşme, kader ve özgür irade gibi üzerinde düşünmeye değer pek çok konuya serinin süresi içinde kısacık diyebileceğimiz bir anda bahsediliyor. bu nedenle sahnenin etkisi de çok yüksek oluyor.

    bu filmde ise öyle bir an yok. birincisi her ne kadar başarılı bir oyuncu da olsa neil patrick harris karakterini ilk serideki mimar ya da ajan smith'i canlandıran hugo weaving kadar etkileyici bir şekilde canlandıramıyor. belki artık o soğukluk yeni nesil izleyiciye hitap etmiyordur. bize daha kısa sürede nefret edilebilecek kompakt bir kötü lazım demiş olabilirler. ancak matrix'i de izleyici beklentisini düşünüp yapmazsın (gerçi filmin başındaki yeni oyun toplantılarından gördüğümüz üzere filmin yaratıcılarına bu yönde bir baskı yapılmış) sen anlatacağını anlat insanlar gelip çözsün ne olduğunu. mesela reloaded'da ikizler adında muazzam dikkat çekici iki adet karakter vardı ve sen bu karakterler sanki çok dikkat çekici değillermiş gibi bahsedip geçmiştin. onlar hakkında olup biteni biz izleyiciler üzerine düşünüp bulmuştuk. ha bu konuda ama yüzde yüz senaristler suçludur diyemem. çünkü 2000'lerin başında falan filmlerin bir ağırlığı vardı. şu anki sinema izleyicisi tüm cevaplar kolay bir şekilde önlerine düşsün diye beklediklerinden mecburen bu şekilde hareket edilmiş olabilir.

    filmin teknik alanına bakacak olursak da aradan geçen 20 yılda teknoloji bu kadar gelişmişken nasıl olup da efektler konusunda geri gitmeyi başardıkları bir merak konusu. tamam kendi serisi de olsa matrix ve sinema dünyasında yaptığı devrimle karşılaştırmak haksızlık olur ancak burada problem sadece görsel efektler değil. o efektlerin izleyici üzerinde yarattığı hissiyat da bambaşkaydı. mesela neo'nun mermileri durdurması, trinity'e giderken şehri harap edecek bir hızda uçması, hatta morpheus'u kurtarmaya gittiklerinde girdikleri çatışma falan hepsinin bir ağırlığı vardı. şimdi ise herkes bir yerlerden uçup kaçıyor, mermilerden sıyrılıyor ve neo bile gücünü o kadar alalade şeyler için kullanıyor ki o karizmatik dokunuşların hiçbirini göremiyoruz burada. mesela hatırlayın ilk filmde ajan smith neo'yu döverken o kadar hızlanmıştı ki attığı yumrukları üçer beşer görüyorduk ve aha gitti eleman diye üzülüyorduk. bu filmde de benzer bir an yaşandı ama ben izleyicinin bunu fark ettiğinden bile şüpheliyim. ha neyi fark ettiler derseniz neo'nun uçmayı deneyip uçamadığı sahnede güldü salon. ki bu düpedüz marvel esprisi alla aşkına ne yapıyorsunuz bir kendinize gelin.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak reboot'lar bilmem neler artık yeter ya. aynı evren farklı bir hikayenin anlatılması belki tamamdır ama orijinal bir fikir barındırmayacaksa bu şekilde filmin yapılmasının da bir gereği yok açıkçası. ha benim geldiğim salonda muhtemelen 3 tane koltuk boştur. gerisi full'dü. bu nedenle warner bros'un filmden beklentisi gerçekleşti ancak para için bu kadar da ihanet etmeyin sinemaya. sonuçta biz oraya hiç olmazsa bizi şaşırtacak, heyecanlandıracak, (her film için geçerli değil ama ufkumuzu açacak, merakta bırakacak filmler için gidiyoruz. yau gece seansına ben bunu görmek için mi geldim demek için değil.

  • hükümranlığınız yavaş yavaş bitiyor siyasal islamcı yavşaklar. hepinize sıra gelecek. bugünkü fetöcülerle aynı muameleyi göreceksiniz. size acıyan sizin gibi olsun hain köpekler.

    edit: üstüne alınan “hainler” mesaj kutumu doldurmuş. kudursunlar! bu ülkeden ne mustafa kemal’i silebilirsiniz ne de onunla fikir bağı gönül bağı kurmuş on milyonları. siz o yobaz gerici arapçı kafanızı düzeltmeye bakın ne yeni dünyada ne de yeni türkiye’de size yer olmayacak.

    hayvan sever editi: köpekleri çok severim. hakaret amaçlı kullandığım için tüm hayvan severlerden ve köpeklerden özür dilerim.

  • ciğer amk ciğer
    sadece 18 ay önce kuzu ciğerinin kilosu 15 liraydı. sürekli evde ciğer yapardık. yanında sumaklı soğan salatası ve acılı şalgam suyu ile beraber tam bir şölen olurdu bizim için. şimdi 47 tl. sadece 18 ay geçti yüzde 300 arttı.
    edit: evet arkadaşlar yüzde 200 arttı. hepinize tesekkur ederim.
    edit: 67 oldu.
    edit: 80 oldu namussuz.
    rrrawrrr'ın uyarısı ile gelen edit: 110 tl olmuş.

  • faciadan dönülmüş o nası bir gözü dönmüşlüktür yaraabbiii .. haftanın 5 günü taciz tecavüz linç girişimi haberlerini okuduğumuz akkoyunlar bi kadının kağıt bayrakla arabaya vurmasıyla açtığı başlığa bak . malsınız mal

  • caddebostan - bostanci sahilyolunun lodos sebebiyle sagdaki uc seridinin gole donusmesi sonucu trafik soldan tek serit akmaya calismakta. surucusu cok darlanmis olacak ki bir sahin sag seritten suyu yardira yardira ilerlemekte. bu esnada yurdum trafik polisinin anonsu insanlari kopartir :
    "sahin! sahin! soldan git! bogulacaksin.."

  • chp bursa milletvekili orhan sarıbal'ın haraç olarak tanımladığı gss borçlarının kaldırılması için yazılı olarak dile getirdiği çağrı. mhp yine akp'nin peşine takılıp mızıkçılık yapmazsa muhalefet böyle bir rezalete son verecek çoğunluğa sahip. tüm muhalefet partilerinin hepsinin bir araya gelip milyonlarca işsizin sırtında kambur olan bu utanca artık bir son verilmelidir. aksi takdirde bu ülkenin vatandaşlarının böyle bir haraçtan kurtulmaları için bu gidişle tek yapabilecekleri başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek: (bkz: gss mağdurları suriye vatandaşı olsun)

    işte orhan sarıbal'ın gerçekleşmesi durumunda milyonlarca mağduru büyük bir beladan kurtarabilecek çağrısının tam metni şuradan okunabilir:

    “sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor”

    sgk’nın devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırıldığını söyleyen bursa milletvekili orhan sarıbal, “gss nedeniyle başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmeli” dedi.

    bursa milletvekili orhan sarıbal, genel sağlık sigortası (gss) sorununu gündemine aldı. yazılı bir açıklamayla 1 ocak 2012’de yürürlüğe giren gss’ye itiraz eden sarıbal, türkiye’de şu anda 3 milyon yurttaşın milyarlarca tl borcu olduğuna dikkat çekti. sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası’nın türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını ifade eden sarıbal, “herhangi bir geliri olmayan milyonlarca yurttaşımız bir gecede kendi devletine karşı borçlandırıldı. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik, dalga geçer gibi bu insanlara ‘gelir testi yaptırın’ diyerek tehdit gibi bir çağrıda bulunuyor. işsizlikle boğuşan, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmayan yurttaşlarımız bir de borçlandırılarak bunalıma itiliyor” dedi.

    -sağlık, en temel insan haklarından-

    gss’nin bir an önce iptal edilmesi gerektiğini söyleyen sarıbal, sağlık hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu belirerek, şunları söyledi: “yurttaşlarımızın en temel haklarına ulaşması engelleniyor. gss pirim borcu olan birçok hastanın hastane kapılarından geri döndüğünü görüyoruz. 18 yaşın üzerindeki çocuklarımız lisede öğrenim görüyorsa 20, üniversite öğrencisiyse ise 25 yaşına kadar primleri devlet tarafından karşılanıyor ancak bu çocuk öğrenim görmüyorsa otomatikman borçlandırılıyor. işsiz gençlerimizin prim tutarları, birlikte yaşadığı ailenin aylık toplan gelirine bakılarak hesaplanıyor. primler, neredeyse 300 liraya kadar yükseliyor. gelir testinden geçilmemsi durumunda da primler asgari ücretin 2 katı üzerinden hesaplandığı için aylık 250 tl borç çıkartılıyor. henüz iş bulamamış ya da asgari ücretle hayatını sürdüren gençlerimizden adeta haraç alınıyor. sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor.”

    -sosyal devlet çağrısı-

    başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirten sarıbal, “sosyal politikaların en başında gelen konu sağlıktır. bu yanlıştan vazgeçilmesi için elimizden geleni yapacağız. buradan bir kez daha gss’nin iptal edilmesi yönünde çağrıda bulunuyorum” dedi.

  • lisans üstü egitimin 2. basamagi.
    siralama soyledir:
    master
    doktora
    yardımcı doçentlik (bir nevi menopoz gibi birşeydir)
    docentlik
    profesörlük
    ordinaryus profesörlük
    mezar