hesabın var mı? giriş yap

  • mantıklı bir argümanla eleştirilmeyen soru, cevap verilmeye layık bulunmayabilir ama soruyu sormayın denemez. benim cevabım "şu an et yediğime göre köpekleri yiyen bir kore veya çin kültürü içinde sosyalleşseydim, köpekleri de yiyor olurdum herhalde" olacaktır. bu yine de köpekleri veya inekleri sevmemek anlamına gelmiyor son derece manyakça bir şekilde. ayrıca inekler de fevkalade sevimli canlılardır, güzel gözleri hatta uzun süre süt ineği veya tarlaya koşum için beslenen sığır olarak sahip olunduğunda, yani birey olarak tanındığında, karakterleri ayırdedilebilir, yaşlanan inek/sığır ilçede pazarda kasaba satıldığında sahibinden ayrılma anında göz yaşı bile döker.

    kısacası etoburluk insanların hayatta kalma mücadelesi verdiği dönemlerden kalmış, şu an ölüm kalım derecesinde mecburiyet olmasa da beslenme açısından elzemliği tartışmalı bir alışkanlık ve kısmi bir tercih. bunun gelişmiş sinir sistemi hafızası olan varlıkları katletmeden çaresini bulmak lazım. muhtemelen 50 yıl içinde o noktalara da gelinir.

  • 1- köpek saldırmıyor, yakalanacağını bildiği için korkutmaya çalışıyor.

    2- kaçınca da yakalanma olasılığı yüzde yüz.

    3- orman değil hayvanat bahçesi.

    4- kaçsa da geri içeri atacak görevliler var.

    5- hayvanat bahçeleri kapatılsın.

  • tatil dediğimiz şeyin bir rahatlama, huzur bulma ortamı olması gerekmiyor muydu? kakuma mülteci kampında hayatının değişmesini bekleyen sudanlı gibi yerde yatarak tatil mi olur amk?

  • amacı öncelikle padişaha, hanedan ailesinin erkek cocuklarına ve osmanlı devlet adamlarına saraylı, saltanat terbiyesine uygun hanımlar yetiştirmek olan saray kurumu. anlamı yasaklanmış yer olan harem osmanlı sarayında izinli olmayan erkeklerin hiç bir şekilde içine giremediği, padişahın ailesinin yaşadığı alana verilen isimdir. harem’de padişahın kendisi ile birlikte eşleri, çocukları ve hizmetçilerinin yaşadığı yerdir. padişah haricindekiler harem dairesine rahatça girip çıkmaz, tüm ihtiyaçlarını bu alanda giderirlerdi

    osmanlıların kuruluşundan itibaren harem teşkilatı da şekillenmeye başladıysa da, asıl teşkilatlanma fatih sultan mehmed zamanında gerçekleşmiştir; bu teşkilat devlet yapısındaki genel eğilime uygun bir biçimde devşirme sistemi ile birlikte gelişmiştir. topkapı sarayının harem kısmı sarayın inşası ile birlikte tamamlanmışsa da hareme asıl yatırımı yapan padişah iii. murad olmuştur. onun zamanında saray kısmına bir çok yeni bina inşa edilmiş, buranın sakinlerinin ve görevlilerinin sayısı arttırılmıştır. on yedinci yüzyılla birlikte devlet sistemindeki bozulmalara paralel olarak haremde de bozulmalar görülmüş, padişahların çok küçük yaşta tahta çıkmaları neticesinde haremin devlet idaresindeki nüfuzunda artış görülmüştür.

    bu dönemden sonra rutin bir biçimde devam eden harem hayatında ikinci kırılma lale devri ile birlikte yaşamış, harem yavaş yavaş dışa açılmaya başlamıştır. ii. mahmud döneminden itibaren ise harem kadınları ferace ve çarşaf giyerek bazı mesire yerlerine gitmeye ve kendilerine ayrılan mekânlarda gezintiler yapmaya başlamışlardır. mehmed reşad döneminde ise bir ilk gerçekleşmiş ve haremin de başı olan başkadın efendi mehmed reşad’ın bulgar kral ve kraliçesine vermiş olduğu ziyafette törende hazır bulunmuştur.

    harem’in nüfusu zamanına göre değişiklikler arz etse de genellikle 400-500 kişi arasında olmuştur.harem nüfusu, kabaca şu şekilde ayırabiliriz: hadım ağa olarak anılan muhafızlar, cariye olarak anılan hizmetkârlar ve sultanın ailesi.
    hadım ağalar hareme özel olarak gönderilmiş, daha çok kuzey afrika kökenli saray muhafızlarıdır. kaldıkları yerler ve taşlıkları harem’im cümle kapısından önceki alandır. cümle kapısından öteye kendileri geçmedikleri gibi başkalarını da geçirmezlerdi.
    cariyeler ise fetihler aracılığı ile dünyanın dört bir yanından “esir hukuku”na uygun olarak getirilen kızlara verilen isimdir. saraya 9-11 yaşlarında getirilir. uzun ve disiplinli bir eğitimden geçirilir ki bunun içersine saray adâbı, musikî, okuma-yazma, din dersleri vs. de dahildir ise. saray’daki tüm cariyeler sultan’ın eşi olmadığı gibi saraydaki cariyelik süresini doldurup 30 yaşına basan hizmetçiler halen gözde olarak seçilmemiş yada başka bir görev almamış ise yeterli bir ücretle emekliye ayrılır, şu anda yerinde istanbul üniversitesi’nin olduğu saray-ı atike’ye (eski saray) gönderilirlerdi.

    köle azat etmeyi tavsiye eden islam esir hukuku harem’de kendini göstermiş, buraya gönderilen kız çocukları 9 yıllık bir eğitimden sonra hür kabul edilmişlerdir. cariyeler zamanla güzel, akıllı, becerikli iseler gözde, odalık, ikbal, haseki, kadın efendi, başkadın efendi şeklinde harem’de mertebe edinirlerdi; içlerinden bir tanesi bir gün valide sultan yani harem’in en önemli kadını haline gelebilirdi. çünkü osmanlı sultanları, devlet içerisinde saraya yakın, nüfuzlu başka bir merkez oluşmasına ve kendilerine alternatif olacak bir ailenin vücuda gelmesine mahal vermemek için, saray dışından evlenmezler ve eşlerini haremdeki cariyelerden seçerlerdi.

    topkapı sarayının haremi bu biçimde bir işleyiş üzerine osmanlı devleti’nin yıkılışına dek devam etmiştir. 1856 senesinde resmi saray erkanının ve hanedan mensuplarının dolmabahçe sarayı’na taşınması neticesinde, harem halkı da dolmabahçe’ye taşınmış, topkapı sarayındaki harem eski sultanların harem halkının kullanımına tahsis edilmiştir. cumhuriyetin ilanı ile birlikte haremin eski binalarının bazı kısımları sarayın müze haline getirilmesi neticesinde ziyarete açılmıştır.

  • cüneyt arkın. ben çok küçükken bir organizasyona katılmıştı. daha net göreyim diye brandaya tırmanmıştım. o da "atla bakayım ordan şimdi malkoçluğu gibi" demişti. 4 metre yükseklikteydim, lafını dinleseydim şu an kötürümdüm amk.