hesabın var mı? giriş yap

  • amerikan psikoloji dernegi baskani lynn robertson' un the two sides of the perception adli kitabinda anlattigina gore sinestezinin nedeni; dogum sirasinda beynimizde bize bir yasam boyunca yeteceginden cok daha fazla sayida bulunan noron arasi baglantilarin normal insanlarda zamanla yok olurken, sinestetiklerde bu baglantilarin kalmasi.

  • eski eşim de beni hep böyle kandırırdı. ağzıma sıçar sıçar basit bir özürle olayı kapatırdı. ama benim yaptığım hatalar aşırı büyütülürdü.

    şimdi sevgili akbank kullanıcıları da kredi kartı ekstresini geciktirince bir özürle faizden yırtabiliyorlar mı o önemli?

  • - çekirdeklerin kavrulma tarihi yerine "best before" yazan paketlerdeki kahvelerden uzak durunuz. kahveniz en fazla 1 ay önce kavrulmuş olmalıdır. (ideal olarak 7-20 gün aralığı verilmektedir.) ancak 'best before' sizin bu süreyi öğrenmenizi engeller. kuvvetle muhtemel olarak aylar önce kavrulmuştur.

    - taze çekilmiş kahve ideal bir sıcaklıkta demlenmelidir. bu nedenle kahve makinesi + değirmen alacaksanız ve kısıtlı bir bütçeniz varsa, esas olarak değirmene para verin. iyi bir değirmen vasat bir kahve makinesiyle alacağınız sonuç, vasat bir değirmen iyi bir kahve makinesinden daha iyidir.

    - kahvenizi hep içeceğiniz kadar çekin, kalan çekirdekleri ağzını sıkıca kapatıp buzdolabında saklarsanız daha uzun süre taze kalacaklardır.

    - değirmen alacakların blendır tipli, bıçaklılardan uzak durması tavsiye edilir. bunlar kahveyi parçaladıkları için tadını tam olarak almanızı engellerler. değirmen tiplilerde (bkz: baratza) fiyat/performansta oldukça iyidir.

    - kahveniz ölçüsünde konulduğu halde, acı veya çok zayıf geliyorsa, kahve veya su miktarıyla oynamadan, öğütme ayarlarınızı gözden geçirin. eğer kahveniz acıysa bir derece daha kaba çekin, eğer suluysa bir derece daha ince çekin. böyle böyle deneyerek, o çekirdek için ideal öğütme ayarını yakalayabilirsiniz.

    - kahveyi demleme sıcaklığı 93 derecedir. alacağınız makinenin bu değere ne kadar yakınsadığını öğrenmeye çalışıp buna göre alın. ev tipinde, (bkz: moccamaster) üzerine tanımam.

    - çok kaba kaçacak ama kahve çekirdekleri şöyle özetlenebilir:

    + kolombiya: çikolatamsı tadı vardır. dark roast'da çok iyi sonuç verir. aromatiktir ve orta asitliği vardır. (içtiğim en iyi kahve, kolombiya'ydı, hastasıyız)
    + endonezya: kahveleri çok ama çok lezizdir ve genellikle dark roast'tur. baharatlıdır ve asitliği yüksektir. (hatta en yüksek bu diye biliyorum) mide hassasiyeti olanlar uzak durmalı..
    + etiyopya: kahve gurmeleri genelde en çok etiyopya çekirdeklerini beğeniyor. haklılık payları da var. medium roast etiyopya çekirdekleri gerçekten çok aromatik, yumuşak içimli ve düşük asitliği nedeniyle mide dostu. çok kahve içmekten şikayetçiyseniz, en azından etiyopya ile yolunuza devam edebilirsiniz.
    + kenya: topraksı ve sert kahve... ancak genelde endonezya çekirdekleri kadar aromatik, baharatlı bir tadı yok. daha fazla toprak tadı var. sigaraya iyi arkadaş oluyor bu yüzden ama asitliği yüksek. genelde piyasada dark roast bulunuyor..

    edit: tokmakcinintokmagi'nin uyarısıyla kahve için ideal su sıcaklığını revize ettim.

  • 150tl'lik kullanımın 280tl'ye evrildiği ve kişisel elektrik faturası rekorumu kırmamı sağlayan, içinde dağıtım bedeli adı altında 80tl'lik bir kalem, kdv adı altında 40tl'lik bir kalem barındıran soygunun faturasıdır. dağıtım bedeli ne olabilir diye düşündüm, olsa olsa firma enerjisa'ya verilirken avantalanmayı garanti altına alan yaratıklara dağıtılacak paradır dedim.. dağıtacak adam çok tabi, 70-80tl az bile bakınca...

    sıkıntı yok ama ya, ülke iyi yönetiliyor. ekmek 30% zam yemiş, yakıt hala dünyanın en pahalılarından, bütün yol & köprü ücretleri +10% zam yemiş, içki sigara fiyatları uçmuş tutabilen yok, eczanelerde ilaç alırken muayene ücreti falan veriyoruz, dolar sene sonu hedefini 4tl olarak açıklamış, euro "sene sonunu beklemem 5'i çakarım" demiş ama asgari ücret artık 1.300tl, sıkıntı yok yeaa..

  • mesele de'lerin da'ların yanlış yazılması değil, bu yanlışın "ne var bunda cnm yha"cılar tarafından savunulması. bunu hala anlamadınız mı?

  • futbolu zerre takip etmeyen şahsım tarafından daha iki gün önce öğrendiğim gerçektir.

    slaven bilic'in gelişini de ligin 3. maçında öğrenmiştim.

    her neyse, lan adam roberto carlos, sivas'ta oturuyor şu anda. brezilya'nın kumsallarından sivas'ın soğuğuna bir hayat hikayesi. kangallarla dans.

    her şeyi geçtim, bu adam nereye sıçacak lan!

    not: insanın aklına ilk "ağzına sıçsın amua goduum" demek geliyor, biliyorum.

  • herkesin ağzında bir winter is comingdir gidiyor ama, a song of ice and fire serisindeki tartışmasız en vurucu laftır.

    "the north remembers lord davos. the north remembers, and this mummer's farce is almost done."

    güneyli birilerinden, mesela bir mersinli'den intikam almak istiyorum şu anda, konusu mühim değil.

  • ne güzel maç oldu lan öyle;

    * açılış
    * türkiye laiktir laik kalacak tezahüratları
    * maçı kazan + kupa töreni
    * yönetim istifa tezahüratları
    * kapanış

    valla ben bu kadar güzel hayal etmemiştim.

  • asla asla deme diye boşa dememişler....

    12 senelik kilo alma sürecinin sonunda 1,65'lik boyla 130 kg'ı görünce bir süre görmezden geldim, kabullenmek kolay değil ne de olsa. tüp mide ameliyatlarını araştırdım, insanların nerelerden ne noktalara geldiklerini gördüm; gördüm ama karşılığında nelerden vazgeçtiklerini de... hayatında bir kere bile diyetisyene gitmemiş birinin bunu denemeden ameliyat olmasının korkaklıktan başka bir şey olmadığına karar verdim. buna bir de kadın doğum doktorumun, "birazcık kilo ver ben seni bu şekilde de anne yaparım" demesi noktayı koydu. ayşegül bahar'ı buldum, ya da o beni buldu. toplamda vermem gereken 50 kg yağ ve tonlarca suyum vardı; kendime bunu nasıl yaptığımı sordu, anlattım.

    5 ağustos-14 kasım arasında 30 kg verdim, bunun 21'i yağ. nefes alabiliyorum, yürüyebiliyorum, uyuyabiliyorum... sadece güzel şeyler yemek, mide ağrısı çekmeden bir yemeği sonlandırmak, mide kazıntılarından kurtulmak, "insani" bedenlere geldiğin için giyecek kıyafet bulabilmek, seni hiç zayıf görmemiş ve olduğun gibi sevmiş kocanın geçirdiğin değişimle sana bakışlarının değiştiğini görmek, etrafından hep olumlu yorumlar almak ama bunlardan ennnn önemlisi bütün kan değerlerinin düzelmesi..... henüz yolun yarısında karşılaştıklarım bunlar; daha gidecek bir bu kadar daha yolum var ama öyle güzel bir süreçten geçiyorum ki bundan vazgeçmeye hiç niyetim yok. 60'ta görüşmek üzere *

    edit: toplamda 70 yaptık :) son 7... entrymi görüp bana yazan, destek olan, beni yalnız bırakmayan tüm yazarlara selam olsun; mesajlarda dediğim gibi "umut hep var!"