ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rusların 330 tonluk nükleer reaktörü düşürmesi
yazarların şu an yapmak istediği şey
-
şu ve an'ı ayırmak..
allahını seven yetki versin bana.
protein tozu
-
arkadaşlar saçmalamayın bu işlere hiç bulaşmayın. kaynımın 3. taşşağı çıktı bunu kullanmaktan.
loveless
-
çok etkileyici bir film. hakkında fazla yazılmamış ama gerçekten konuşmaya değer. filmde heyecan verici olaylar vs. olmuyor ama öyle bir tutuyor ki sizi, içiniz ezile ezile izliyorsunuz, bırakamıyorsunuz. alyoşa karakteri belki toplasan beş dakika oynamadı filmde ama o göründüğü sahnelerde öyle gerçekçi oynadı ki izleyeli kaç gün geçmesine rağmen aklımdan çıkaramıyorum. özellikle de o banyo sahnesi... lanet olsun diyor insan. o sorumsuz ebeveynler her yerde. o bencil yetişkinler her yerde.
fransızcadan türkçeye geçmiş kelimeler
-
robe de chambre - ropdöşambr
garde de robe - gardırop
soutien - sütyen
charcuterie - şarküteri
coiffeur - kuaför
danseuse - dansöz
daha çok var da yoruldum. pute!
edit: imla
hayata dair iç burkan detaylar
-
babam sorumsuz bir adam olduğundan, hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamadı. biraz da şanssız adamdı, neye elini atsa kuruttu durdu. bu yüzden asla maddi olarak düzlüğe çıkamadık. çok şükür hiçbir şeyimiz eksik olmadı ama yarınımızdan da hep endişe ettik.
şanssız adamdı dedim ya, üniversiteyi kazandığım sene iyice dibe vurdu.
üniversite eğitimimi dedem (babamın babası) sayesinde bitirdim desem, sanırım babama haksızlık etmiş olmam. üstelik bunu o da kabul eder. aklına geldikçe ''sen yat kalk dedene dua et'' diye hatırlatır durur.
mavi önlük, beyaz yaka ile okula adım attığım ilk günden, lise son sınıfa kadar her sabah ayakkabımın içine harçlık bırakan dedem; üniversite hayatım boyunca da her ay emekli maaşını benim hesabıma aktardı. bu fedakarlığa rağmen 2 sene okulu uzattım, of! bile demedi. mekanı cennet olsun.
diğer dedemle pek içli dışlı olamadım mesafeler yüzünden. ben tatillerde köye gitmeyi sevmezdim, o da gariban adam; ancak 2-3 yılda bir gelirdi. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgesinden ayrılmam.
teyzem anlattı, duyunca mahvoldum. ölmeden 2 hafta önce ''yazık'' demiş.
- yazık bize, hiçbirşey yapamadık çocuğa. uzak ilde bir başına yavrucak. ne bir kez yanına gidebildim, ne üç kuruş parayı denkleyip yollayabildim, kızmıştır bana.
bir öğle vakti köy kahvesinde kalbine yenik düştüğü gün, gömleğinin cebinden adımın soyadımın yazdığı küçük bir kağıt çıkmış.
adım, soyadım ve hesap numaram.
duyunca mahvoldum..
nurlar içinde yat güzel dedem.
ve yeteri kadar öpemediğim için o pamuk ellerini, kızma bana. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgenden ayrılmam.
beşiktaş inönü stadı
harry potter
-
altın snitch’in kelime anlamını yeni idrak ettim.
snitch ingilizce’de ispiyoncu, haber veren anlamına geliyor.
snitch’in ten hafızası var, bu nedenle her maçta yeni bir snitch kullanılması gerektiği gibi, maç başlayana kadar onu yapan kişi dahil eldiven giymek zorunda kalıyor. böylece snitch, ilk kim tarafından yakalandığını ispatlayabilmek için, başka bir deyişle maçı kimin sonlandırdığını tespit edebilmek için kendisine dokunan kişiyi tabiri caizse ispiyonluyor.
ayrıca ölüm yadigarları’nda rufus scrimgeour’un dediği gibi, içinde küçük nesneleri saklamak için çok müsait. böylece diriltme taşı gibi küçük bir nesneyi gözden uzak tutmak için ideal, sadece ten hafızası kullanılarak açılıp kapanabiliyor.
dumbledore da bu özellikten faydalanarak bu snitch’i harry’e miras bıraktı. sihir bakanlığı bir aydan daha uzun bir süre bu snitch’i açmaya çalıştı ama açamadı, çünkü ten hafızasına ilişkin tılsımı çözemedi. peki dumbledore nasıl açtı? mürver asa veya dumbledore’un gelmiş geçmiş en iyi büyücü olması bence bu soruyu uygun şekilde yanıtlamıyor.
yine de rowling’in küçük kelime oyunlarına bayılıyorum. bunu da 20 senedir düzenli aralıklarla harry potter okuyan biri olarak yeni fark etmiş olmamı şiddetle kınıyorum.
şile'de silah kontrolüne giden polisler
-
ülkenin suyunun çıktığını ispat eden polislerdir. korka korka rica ediyorlar karşı taraftan. öğrenci ya da işçi olsaydı çoktan ters kelepçeyi takmışlardı. yazık gerçekten.
asena atalay
-
yerli sol bek bulmuşsun, şu yaptığına bak, demek istediğim.
cern deneyi'ni çürüten fen bilgisi öğretmeni
sığınmacıların kapıkule sınır kapısına akın etmesi
merve sevi'nin takipçisini ifşa etmesi
-
(bkz: oha sikseydin bari)