hesabın var mı? giriş yap

  • editin editi: hiçbir şey değişmedi. her şey aynı tas aynı hamam.

    2 sene sonra gelen edit: şükür, değişiyor bu düzen. ömer uğur gençcan hocamızın emeği çok. sağ olsun. gerçi bu halde olmamızda da kendisinin emeği mevcut, swh.

    hukuk sistemimizin ömür kısaltan icraatlarından biri.

    evlendin, 1 senede boşandın ama ödeyeceğin nafaka ömür boyu. avrupa'da bir kadına ödenen nafaka çok istisnai durumlarda olmak şartıyla en fazla 5 sene. ya bizim devlet yurdum kadınlarının tembelliğini, tek vasıflarının vatan millet edebiyatı ile enayi ayıklayıp ömür boyu onları sömürmek olduğunu biliyor ve bu yüzden her boşanan kadın devletten yardım dilenmesin diye böyle yapılıyor, ya da bilemiyorum altan.

    haa kadınlık çok zor ama dimi, taciz falan var dimi?

    önerim: ya şuna bi üst sınır uygulaması getirin ya da nafaka için evliliğin sürdüğü süreyi baz alın. bu kadar basit.

    herkes nasıl da kadınlar okutulmuyor edebiyatı yapmış. hepiniz bir anda yozgatlı oldunuz galiba? hani şu alay edip durduğunuz yozgat. ne adamlarsınız ya. e sormazlar mı adama, istanbullu işhanı beyaz yakalısı pelinsu neden alıyor bu nafakayı o zaman diye? adam ciddi ciddi para kazanan kadınların nafaka almadığını sanıyor, ortamlarda ekşici piç işte. sosyetelerin haberlere konu davaları ne olacak? sendeyiz gültekin.

    eeh eytere bee: aga ben bekarım, valla bak. sorup durmayın yani niye boşandınız diye. hani kadın yalakası evlilik meraklısı tipler var ya, onlar akıllansın diye bu. hanımcılık akımının önde gelenlerine bir rest. olacakların fragmanı.

  • - cinayet saati napıyodun.
    - mbappe'yi kesiyordum.
    - cinayet saatini nerden biliyorsun?
    - ben hep mpabbe'yi keserim.

    hasan ali kaldırım

  • abimin eşinin babası ile gerçekleştirdim. öpüşenlerden biri bıyıklı ise berbat bir his yaratıyor iki erkeğin dudak dudağa öpüşmesi.

    bundan yıllar önce yine böyle bir ramazan gününde yengemin babası ile tokalaşıp yanak yanağa öpüşmek için kafalarımızı birbirine yaklaştırmaya başladık. malum, uyumlu bir şekilde yanak yanağa öpüşebilmek için iki kişinin de sağ ya da iki kişinin de sol yanağını yaklaştırması lazım. aksi takdirde kafamızı kuş gibi geriye doğru zorlamamız gerekir yanakların birbirine temas edebilmesi için. yengemin babası sol, ben ise sağ yanağımla yaklaşmaya başlayınca bu uyumsuzluk hemen ortaya çıktı ve ne yazık ki bunu ikimiz de aynı anda fark ettik. ikimiz de aynı anda fark edince ikimiz de aynı anda yanak değiştirdik ve yine uyumsuz bir durum yaratmış olduk. kafalarımız hala hızla birbirine doğru yaklaşmaktaydı, zaman daralıyordu ve ikimizden -sadece- birinin yeni bir hamle yapması gerekiyordu. (uzun uzun anlatıyorum ama bunlar tabii ki saliseler içinde oluyor.) beklenen hamleyi yine ikimiz aynı anda yaptık, yine, yine, yine derken sağa sola ufak hareketlerle titrer gibi görünen kafalarımız birbirine iyice yaklaştı ve hasan amca ile dudaklarımız birleşti. muhteşem bir birleşme idi! adamın ıslak bıyıkları ağzımın içindeydi ve ramazan dolayısıyla bıyıklarına sürdüğü hacı misinin bir anda ağzımın tamamını kaplayan iğrenç, yağlı kokusunun tüm benliğimi ele geçirmesi yaklaşık bir saniye sürdü. alt dudağım da hafiften onun dudaklarının arasında kalmıştı. bilirsiniz bazı yaşlılar yanak yanağa öpüşme esnasında iki kollarıyla birlikte gençleri çok fena kavrar; işte o kavrama da duruma eklenince resmen tecavüzü yaşadım ben o gün.

    nasıl kurtuldum hatırlamıyorum. sonrasında kendime ne zaman geldiğim de hatıralarımda net değil.

  • 99 depreminde gölcükte yüzlerce gördüm.. ama en zoru ablam ve kardeşimin öldüğünü görmekti. diğer hepsini unuttum da onların soğumuş bedenlerini unutamadım.. minicik bedeni upuzun yatırmışlar.. sapsarı ipek saçlarını okşadım kardeşimin, ablamın elini tuttum buz gibi.. morlukları vardı başını çarpmış miniğim.. ablam ezilmiş yaralanmış ağlamış yanaklarında izi.. bir ömre yetecek acıyı bir gecede yaşadım, yaşadık... ruhumun ateşi söndü bir daha da ısınmadı yüreğim...

    debe editi: (bkz: 23 nisan 2016 devrim yilmaz'a yardim kampanyasi)

  • şu an gitsem sik gibi ortada kalırım. dil bariyerini bir şekilde aşsak bile:

    -yüce sezar'ım bana beş tane savaş gemisi, altı ay yetecek erzak verin size yeni bir kıta keşfedeyim.
    + nerede bu kıta?
    -valla tam enlem boylam falan bilmiyorum ama batıya doğru gidersek ıskalamayız diye düşünüyorum, koca kıta sonuçta.
    +e olm bu kıtada yaşayan yok mu? ya yamyamın, serserinin bol olduğu bir yerde karaya çıkarsanız?
    -valla bahtımıza ne çıkarsa ne sezarım.
    +başka nasıl projelerin var?
    -petrol diye bir şey var bir de, sizin doğu memleketlerde çok olur, bi bulduk mu hepimiz zenginiz.
    + ne işe yarayacak bu petrol?
    - şimdi şöyle ki normalde bu şey arabalarda falan kullanılıyor ama araba motoru nasıl yapılır bilmiyorum ben, petrol nasıl işlenir onu da bilmiyorum ya. ama ham haliyle soba falan tutuşturulur herhalde.
    +ya alsanıza şu deliyi başımdan.
    -durun yüce sezar'ım, daha elektrik diye nasıl üretilir tam olarak bilmediğim bir şey var... neyse alın siz beni ya.

  • az önce almanya'daki kuzenimin söylediğine göre, istanbul'a uçak bileti bulamadığı için taksiyle yola çıkmış teknik direktör. ayakkabı bile giymemiş adam, terlikleriyle ve gazi eşofmanıyla apar topar çıkmış evden.

    edit: lan yazık adama be. aykut istifasını geri alınca öyle ortada kaldı adam. 7 bin euro taksi parası da cabası...

  • müş. siyah ekran çıktı efendim
    ben. yazın kullanıcı adınızı
    müş. yazdım
    ben parolanızı da girin
    müş taman
    ben. garip karekterler akmaya başladığında klavyeden f7 ye basın
    müş. elimle mi?
    ben. eee siz bilirsiniz

  • yahu gitsin insanlar istediği yere. ne diye karantinaya alsınlar kendilerini. zaten psikolojiler iyice bozulmaya başladı. yargılamayın artık kimseyi.

  • polislerden dayak yemiş bu sözü söyleyen hanımefendi.

    şimdi ben bir noktaya takıldım. olay hiç hoş değil tabii dayak, şiddet falan ama...

    hanımefendi olaydan sonra cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş. cumhuriyet... savcılık... cumhuriyet...

    hani humeyni süperdi ablacım? hani atatürk'ü sevmiyordun? ne işin var senin cumhuriyetle; savcılık, mahkeme falan gibi hukuk devleti kurumlarıyla he? sevdiğin humeyni'nin ülkesinde aha da aynen böyle davranıyorlar insanlara, özellikle kadınlara. kimsenin de gıkı çıkmıyor, çıkamıyor. ne çabuk mızıktın da cumhuriyete mahkemeye falan sığındın bi onu de hele bakayım. bayılıyorsan humeyni'ye, sen de yediğin dayağı sineye çek otur bir köşede. ha polisten dayak yiyip de hakkını hukuk marifetiyle arama şansına sahipsen bu ülkede, kullanıyorsan bu hakkını, bunun atatürk sayesinde, cumhuriyet sayesinde olduğunu unutma.

    işine gelince sev, işine gelince sevme. olmaz öyle.