hesabın var mı? giriş yap

  • dil ve alfabe arasındaki farkı bilmeyen, hadi onu geçtim harf devrimindeki geçiş döneminde gazetelerin hem arap alfabesiyle hem latin alfabesiyle çıktığını bilmeyen, insanların eğitilmesi için seferberlik ilan edildiğini bilmeyen...

    kısacası hiçbir şeyi bilmeyen cahil bir adamın lafı.

  • şu an için oy çokluğuyla iptal ettiği söyleniyor. kararın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu belki. ama diğer kararların önünü açması adına umut verici olabilir. önce danıştay'ın saraya iptal kararı, şimdi de bu. selçuk şahin'in gidişi, akp'nin gidişi, yarın da van persie imza atıyor. 2015'i sevmeye başladım.
    (bkz: winter is coming)

  • herhalde dunya tarihinde cahilligin bu kadar ovuldugu bir donem olmamistir. o da 2000'lerin turkiye'sine denk geldi. bizdeki de sans.

  • charles bukowski'nin güzel bir sözü: '' entellektüel basit bir şeyi karışık söyleyebilen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi kolay.''

  • uzun adam, neşeli adam, lise arkadaşım, beraber büyüdüğüm güzel kardeşim 28 haziran 2016 tarihinde havalimanındaki patlamada vefat etti. fight clup filminde bi sahne vardı üyelerinden biri öldüğünde aralarından aptal bi adam artık onun bi ismi var ölünce artık onu ismiyle anıcaz diye hep birlikte onun ismini bağırmışlardı. artık kardeşimin ismi arrangements değil eymen. 15 yaşında tanıdığım, 10 sene boyunca makara muhabbet, kahkaha ile beraber büyüdüğüm kardeşimi ellerimle kefene sardım, üzerine bezden kuşak bağladım, ellerimle tabutun içine koydum, ellerimle mezara indirdim, yine o ellerle üzerine toprak attım. bizim hesabımıza göre 40'lı yaşlarda paket olucaktık ikimizde, emindik çok yaşamıyacağımıza hatta ben derdim "boktan bi şekilde ölücem eymen haberin olsun" diye. ama eymen oyun bozanlık yaptı beni beklemedi, o oyun bozansa ben de bozarım 40'ı bulmadan ben de yanına gelicem. toprağın bol, mekanın cennet olsun güzel kardeşim.

  • özdemir asaf'ın bekle dedi şiirinde geçen enfes dizeleridir efendim...

    geleceğim, bekle dedi, gitti
    ben beklemedim,
    o da gelmedi
    ölüm gibi birşey oldu.
    ama kimse ölmedi

  • devlet maske dağıtmak zorundadır.

    maskemi var lan ortalıkta.

    1 aydır hasta olan taksın dediniz maske. hastaya kalsın diye almadık, depolamadık, stoklamadık.

    ben nasıl bulacağım bu açıklamadan sonra?

    ben nasıl para vereceğim maskeye?

    herkesi zengin mi sanıyorsunuz?

    belediyeler dağıtmaya başlamış- ankara ve istanbul - yetmez ama iyi adımlar. merkezi hükümette halkına hızlıca destek vermelidir.

  • . . . onu ve diğerlerini unutmamak için carina cuanna thuijs’in adını bilmiyorsanız bilin, hikayesini öğrenmediyseniz öğrenin istedim.

    günlüğünden...

    hikayesi..

    carina cuanna thuijs 7 temmuz 1970 yılında hollanda'nın doetinchem kasabasında dünyaya gelir... babası büro hizmetlisi - annesi muhesebe yardımcısı - kızkardeşi ise yönetilicilik eğitimi almaktadır!

    oldukça yaratıcı biridir: günlük tutar, dikiş dike, resim yapar, fotoğraf çeker.. üniversitede kültürel antropoloji okur..her zaman ezilen insanların, özellikle ezilen kadınların yanında yer almaya çalışır...üniversite bitirme tezini türkiye ve türkiye'deki kadınlar üzerine yapmak ister.. okuduğu üniversite carina'ya mayıs 1993'te türkiye'de staj yapma izni verir!

    kız arkadaşı maryze ile birlikte tezini bitirir bitirmez hollanda'ya geri dönecek ve erkek arkadaşı michiel'le birlikte aynı evde yaşamayı planlamışlardır.. kız arkadaşı maryze ile birlikte tanıdıkları rahmi sivri ile buluşuk ondan, türk kadınlarının aralarındaki ilişkilerin nasıl yapılandığı, nelerle uğraştıkları, aile içindeki rolleri üzerine tez hazırlamak istediklerini söyleyip yardımcı olmasını isterler.. rahmi sivri de onları yengesi sultan sivri'ye yönlendirir.

    carina ankara'ya geldiği günün ilk sabahı sivri ailesinin yanında kahvaltısını yapar ve balkona çıkar.. gördükleri karşısında heyecanını gizleyemez ve hollanda'daki erkek arkadaşını arayıp gördüklerini heyecanla anlatır. ankara'da kaldığı süre zarfında güne her sabah duşla başlar..hemen sıkı bir kahvaltı yapar ve artık kardeş gibi olduğu asuman ve yasemin sivri kardeşler ile birlikte ankara'yı gezmeye, fotoğraf çekmeye başlar.

    bir gün dikmen'de dolaşırken kur'an kursuna giden çocukları görür. çocukların üst tarafları kapalı altlarında şort vardır. şaşırır ve "bu çocukların üst tarafı müslüman alt tarafları ne" diye sorar. ankara'da kaldığı süre içinde çekingen ve yabancı olmasına rağmen sayısız dost ve arkadaş edinir. türkçe'sini iyice ilerletir ve türkçe şakalar bile yapmaya çalışır. türkiye'ye ve türk insanının sıcaklığına adeta aşık olmuştur.

    carina bir sabah 30 haziran 1993 günü sivas'ta yapılacak pir sultan abdal şenliklerine katılmak istediğini yasemin ve asuman sivri kardeşlere söyler. yasemin ve asuman sivri kardeşler onu bu isteğinden vazgeçirmek için "orada su bulamazsın, aç kalırsın" gibi bahaneler uydururlar. ancak carina "siz ne yerseniz ben de onu yerim, siz nerede kalırsanız be de orada kalırım" diyerek bu büyük arzusunu yalvar yakar dile getirir.

    7 temmuz 1970 yılında hollanda'nın doetinchem kasabasında doğan carina cuanna thuijs 2 temmuz 1993 tarihinde sivas'ta madımak oteli katliamında, kardeşleri gibi çok sevdiği asuman ve yasemin sivri kardeşler ile birlikte yanarak ölür!

    carina cuanna thuijs sivas katliamında ölen 33 kişi içindeki tek yabancıdır.

    met üst - temmuz 2005
    kaynak: ot dergi - temmuz 2014 sayısı

  • yıllar önce ıslak hamburgerin mucidi (veya ilk yapanlardan biri bu entry'de kim olduğunun önemi yok), şimdilerde göztepe kristal büfenin sahibi ile sipariş öncesi muhabbet ediyorduk. o anlattıydı.

    bu ıslak hamburger yanlışlıkla bulunan bir şey. mcdonalds'ın veya amerikan fastfood'unun daha memlekete girmediği zamanlar. taksim- bağdat caddesi gibi batılı bulvarlarda gezip dolaşan kesim arasında kristal ve birkaç büfe baya revaçta. o kadar ki artık yoğun zamanda burger yetiştiremiyorlar. ben de 90'lar başında bu şekilde şekilde tanıdım.

    büfe sahipleri gelen talebi karşılamak için akıllarına sirkülasyonun yoğun olduğu saatlerden önce burgerleri istiflemek geliyor. böylece müşteriyi de bekletmemiş olacaklar. ısıyı muhafaza edecek bir kutu alıp yaptıkları burgerleri biriktirmeye başlıyorlar. bilen bilir kristal kendi sosunu kendisi yapar, eski müşterileri de onu ketçap olarak kullanırdı.

    kutunun içine konan burger etinin sıcaklığıyla oluşan buhar ekmeğin yumuşamasına ve sosu daha iyi çekmesine neden oluyor. şaşırtıcı şekilde bu ıslanmış burgeri müşteri daha çok sevmeye başlıyor. artık sakin zamanda da ıslak burger talep ediyorlar ama o zaman bekledikleri gibi ıslak/soslu olmuyor. hal böyle olunca gerek olmamasına rağmen burgerleri kutunun içinde bekleterek ekmeği nemlendirmeye başlıyorlar. sipariş geldikçe değil kutuda burger azaldıkça yerine koyuyorlar.

    özetle bugün ıslak burger diye sipariş edilen şey aslında sosun buharı hesap edilememiş bir lezzet kazası.

    kişisel görüşüm daha sonraki yıllarda burger ekmekleri biraz yapay yollarla soslandırıldığı için o lezzet kayboldu. artık ıslak burger kutularının ısıtma özellikleri var dibinde dökülen sosu buharlaştırarak hazırlıyorlar. yine de super burger öncesi açılışı ıslakla yaparım kristalde. benimki ağız alışkanlığı yoksa eskisi gibi içime çekmiyorum ıslağı.

  • öncelikle bizi bir arada tutan şey göğsümüzdeki iman falan değil, laikliktir. göğüsteki iman insanları bir arada tutsaydı ırak, suriye, afganistan gibi ülkeler paramparça olmazdı. milyonlarca insan can havliyle türkiye'ye sığınmazdı.

    böyle bir yemin icat ederken türkiye cumhuriyeti vatandaşı olup müslüman olmayan insanların rencide olacağı hiç mi düşünülmedi? müslüman olmayan insanlar bu ülkede askerlik yapmıyor mu? vergi vermiyor mu? bu yeminle devletin kolluk güçlerinin bütün inançlara eşit mesafede olacağının garantisini nasıl vereceksiniz? diğer inanç grupları ve inanmayanlar için de ayrı yemin törenleri düzenlemeyi düşünüyor musunuz? o zaman yılın 365 günü yemin töreni düzenlemeniz gerekmez mi? laiklik ilkesinin amacı bütün bu sakıncaları gidermek değil mi?

    tabii 16 yıldır laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan ceza almış bir parti tarafından yönetilince, yukardaki soruların da fazla bir anlamı kalmıyor.