ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
9 mayıs 2022 ümit özdağ'ın erdoğan'a cevabı
-
ümit özdağ twitter'dan erdoğan a türk milletine yakışır bir şekilde cevap vermiştir
"sayın erdoğan, türkiye babanın çiftliği değil. vatanımızı paylaşmayacağız. paramızı paylaşmayacağız. ülkemizi daha fazla soydurmayacağız. gelecek seçimler bir referandum olacak. tek soru, erdoğan ve sığınmacılar gitsin mi? zafer partisi hem sizi hem sığınmacıları yollayacak."
twit
afyon ilindeki tek hematoloğun istifa etmesi
-
devletin halkını özel sektöre muhtaç etmeye çalıştığı sistematik sürecin belgesi daha.
sözlük yazarlarının süper güçleri
-
şemsiyeyi evde bırakarak yağmur yağdırabildiğim gibi şemsiyeyi yanıma alarak yağan yağmuru da durdurabiliyorum..
rusya işgali ile mülteci olacak 5 milyon ukraynalı
-
mülteciliğin, sürgünün ne demek olduğunu bilmeyen ahlak yoksunları gelip ukraynalı kız şakası yaparlar şimdi. lokasyon vermek istemiyorum ama gördüğüm mültecinin dudaklarından kan gelerek param parça olmuş elleri, kıyafetleri ile 20 metreden gelen yoğun kokusunu hissederken hüngür hüngür ağlamasını gördüm.
dolmuşta ineceğim deme şekilleri
-
'müsait bir yerde rica edebilir miyim'
bu nasıl bir tahrik cümlesidir yahu?
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
yurtdışı ile ilgili bir anı anlatıldığında kendisine hava atıldığını zannedip komplekse giren insancıklar.
sigara içen ama bağımlı olmayan insan
-
idolüm olan insandır. var böyle bir arkadaşım. adam üç beş ay bir tane bile sigara içmiyor yanımıza geldiğinde bazen günde neredeyse iki paket içiyor hayvan bazen de iki tane. ben anlamadım bu işi. sigaranın kölesi olmamış sigara onun kölesi olmuş resmen. helal olsun.
yiğit özgür
-
nette hiç bir yerde karikatürleri olmayan sadece scan edilmiş halde bulabileceğiniz muhteşem karikatüristlerden biri.
adam la kadın yatakta yatmaktadırlar
adam eliyle pipisini tutarken
adam : naciye bak kahvaltını yatağına getirdim
kadın: istemem sen ye hayvan herif
adam : aa valla olmaz, bari sıcak bişeyler iç.
o sırada cocuk kapıdan bakar
"ne pis bi aşkın meyvesiyim lan ben"
spoiler için türkçe karşılık önerileri
starbucks dili ve edebiyatı
-
çalışanları, bu dil ve edebiyatı o kadar kabullenmişler ki, bir adet kurabiye alabilir miyim dediğimde "cookie mi?" diye şaşkınlıkla soruyorlar. he evet kuki, ananım evinde kuki yerim hep ben çünkü. güzeldir, lezzetlidir, ya da bazıları için çok ucuzdur, tabii ki ülkemizde böyle küresel açılımlar/kuruluşlar/yenilikler/mekanlar olmalı. ama zank diye, olduğu gibi kabullenmek neden? çalışanları da mı ithal ettiniz de bir saatte kurabiye, küçük, beyaz çikolata demeyi unuttular. saçma saçma ergen özentiliği. hiç.
terramycin
-
kıçına sürsen deliği kapatır yemin ediyorum.
sitede yaşamak
-
20 yıl kadar önceydi. internet falan yok, bizim dünyadan haberimiz yok. amerika'da iyi koşullarda yaşayan işi nedeni ile dünya'yı gezen bir arkadaşımız vardı. bir gün bir sohbette türkiye'de sitelerin olmamasının çok güzel bir şey olduğundan falan bahsetti. anlamadık biz ne demek istediğini.
şöyle açıkladı, toplumda fakirlik arttıkça site yaşamı çoğalıyor. sen insanlar seni görmesin, görüp de kıskanmasın, kıskanıp da sana zarar vermesin diye yüksek duvarların arkasına saklanmak kendini diğerlerinden soyutlamak zorunda kalıyorsun. o parayı son derece legal ya da illegal bir şekilde kazanmış olabilirsin. bu önemli değil önemli olan birileri açlık sınırındayken senin yaşamının onlara batma ihtimali. hindistan, güney afrika gibi örnekler verdi yanlış hatırlamıyorsam. sonra gelişmiş ülkelerden örnekler verdi. ne kadar az site olduğunu insanların cadde binalarında yaşadığını anlattı. bu yüzden de türkiye'nin gelişmiş ülkelere benzediğini bunun da daha kaliteli bir yaşam olduğunu anlattı.
biz tabi o zaman henüz burnumuzun ucunu görmemiştik. geldiğimiz noktada dedikleri çok daha anlamlı geliyor. her gün yükselen siteler ülkedeki gelirler arasındaki uçurumun göstergelerinden biri aslında. sen ekmeğini hakkınla da kazansan, yoksulluğun artması onlarla arana duvar örmek zorunda bırakıyor.
ne kadar yoksulluk o kadar duvar.