hesabın var mı? giriş yap

  • 35 bin bence çok acı ama iyimser rakam.
    daha gidilemeyen 10binlerce ev varken ben sayının maalesef 200.000 'in üzerinde olacağını düşünüyorum.
    insanlar kaderleri ile baş başa.
    yazık oldu tüm insanlarımıza.

  • adını vermek istemeyen bir eski sevgili ile sushiciye gitme planları yapılmaktadır.

    avibes: bu bluz nasıl sence? yakası fazla mı açık?
    saruman: bi bakalım. kısa saç, mavi göz, dekolte bir giyim tarzı ve çiğ balık. valla film yıldızı sanıcaklar.
    avibes: kim sanıcaklar be?
    saruman: gollum!

  • kazaya karışan sürücüye üzüldüm.arabası hasar aldı bir ton uğraşacak,olaydan sonra karakolda saatlerce zaman kaybetti,işinden gücünden oldu ayrıca strese girdi.

  • insanlar artık devlet memurlarına "yatarak kazanıyorsun" demeye devam ederse yakında hekim, öğretmen bulamayacak. taşı taşa sürtüp ateşi yeniden ehlileştirmeyi öğrenirsiniz artık.

  • findeks notunuz için borç limit dengesi iyi kurulmalı. kredi kartınızı her ay limitine kadar kullanmak findeks notunuzu düşürür. bu nedenle kredi kartlarında her zaman belirli bir kullanılmayan limit bırakılmalıdır. bence bu oran %50-60 olmalıdır, bazıları %80'e kadar çıkartabiliyor ama tavsiye etmiyorum.
    kredi kartı verilmiyorsa en azından 1000 tl nakit blokeli kredi kartı alınmalı, 500-600 lirası kullanılmalıdır. borçları düzenli ödenmelidir. 12 ay sonunda limiti daha yüksek kredi kartı almanız muhtemeldir. aynı zamanda findeks puanına olumlu etki gösterecek ve kredi çekebileceksiniz.
    eğer kredi çekme niyetiniz varsa veya gelecekte oluşabilecekse uzun süredir kullandığınız kredi kartlarını (10-15 yıllık) ciddi bir neden yoksa kapatmayın. bankalar uzun süredir kullanılan kredi kartlarına dikkat ederler.

    limitini arttırmak isteyenler birkaç ay şu taktikleri uygulayabilir.
    1-borcunuzu son ödeme tarihinden 1-2 gün önce ödeyin ve geciktirmeyin. eğer ödeyecek durumunuz yoksa kredi kartıyla hesap kesiminden sonra ödeme tarihinden önce altın alıp bozdurun, o para ile borcunuzun en azından asgarisini ödeyin. gelecek aylarda tasarrufunuzu arttırın.
    2-nakit avans çekmeyin.
    3-kredi kartını aktif olarak kullanın.
    4-faturalarınıza ödeme talimatı verin ve zamanında ödeyin.
    5-hesap ekstresi kesilmeden %80-90'lara gelmiş borcun bir kısmını ödeyin tekrar harcayın ve bunu tekrarlayın. hesap kesiminde %50-60 limitle ekstre oluşsun.

    ilk kredi kartımı 2014 yılında aldım ve o tarihten beri bir yerde sigortalı veya esnaf olarak çalışmadım. freelance çalışıyorum, hesabıma giren para sabit tarihlerde yatmıyor ve bazı aylarda para girişi olmuyor. bddk'nın koymuş olduğu geliri olmayanlar için sanırım 2000 tl olan limit banka inisiyatifi ile 32 bin tl olmuş durumda.

    son olarak, ayağınızı yorganınıza göre uzatmayı unutmayın. adı üstünde kredi kartı, sizin olmayan bir para.

    tanım: genellikle plastikten yapılmış ve üzerinde kişisel bilgilerin olduğu ödeme aracı.

  • osmanlı sarayında padişahları eğlendirmek için soytarı bulunmazdı pek. üçüncü murad'ın falan vardı iki cücesi. oysa abbasîler, fatımîler, emevîler vs. sayısız soytarıyla doldurmuşlardır sarayları. selçuklularda da yoktu bu soytarılar.
    haremde soytarılar ve maymunlar vardı lâkin padişahtan ziyade harem ahâlisine hizmet ederlerdi bunlar.

    osmanlı imparatorluğu, padişahın resmî görüşmelerinde ciddiyetten asla taviz vermezdi. elçiler, padişahın yüzüne bile bakamazlardı değil sırıtmak.
    yine şairlerin hicivleri pek iyi karşılanmazdı. bu arada nef'î hakkında bilinen bir yanlış şudur ki kendisi sultan dördüncü murad'ı hicvettiği için değil, vezir bayram paşa'yı hicvettiği için öldürüldü.

    osmanlı padişahları içerisinde ironik olarak nükteye en çok gülen ve eğlenmeyi seven padişah dördüncü murad idi.
    tabii onun da resmî kararlarda şakası yoktu. tütün içeni, gece sokakta el feneriyle dolaşan adamı vs. oracıkta öldürdüğü bilinmektedir.

    tabii harem hayatları nasıldı bilmiyoruz. hâtunlar, padişahları etkilemek için şakalar yapıyorlardır elbette. yaşamışlar bu hayatı.

  • ekran insanı olduğumuz içindir. konuyu biraz kendi çapımda açmaya çalışırsam günümüzde tv,oyunlar,internet gibi hızlı bilgi akışı sağlanan 3 dakikanın bile çok uzun bir süre olduğu süre turbo hızda bir yaşama alışmışsak bize kitap okumak gibi dingin şeyler çok sıkıcı gelir. bu bir çeşit dikkat dağınıklığı gibidir.
    bunu en iyi küçük yaşta ki çocuklarda gözlemlersiniz hiç yerinde duramamalarının ama eline bir telefon verdiğinizde (oyun amaçlı) veya yüksek kalite bol aksiyonlu rengarenk görselli bir animasyon film açtığınızda sesinin kesildiğini göreceksiniz. bizler zamanla kitap okumaktan sıkılmış hale gelirken onlar bu teknolojiyle doğdular
    bunu sözlük ortamlarında kısalan entrylerden de anlayabilirsiniz çünkü 3 dakika çok uzun süre özellikle 90 sonrası doğanlar büyük ihtimal bu yazıyı okurken bir yandan da bir mesajlaşma veya sosyal ağdan gelen bildirimi kontrol ettiler

  • otel rezervasyonu yaptır sevgiliye, gerekirse öde. bunlara rağmen ex'in evinde kalmayı tercih ediyosa ee o zaman next de kardeş.

  • temel kavramlara bakarak net karşılaştırma yapacak olursak:

    -kontrast (contrast)
    oled tv’lerde teorik olarak sonsuz kontrast var. yani oled tv’ler bu konuda mükemmel.
    -> kazanan: oled

    - siyah seviyesi (black level)
    aslında kontrast ile direkt alakalı bir madde ama ayrı olarak yazıyorum. oled tv’de her bir piksel kendini aydınlatabildiği için iki komşu pikselden birisi tamamen kapatılabilirken diğeri beyaz olabiliyor. muazzam bir keskinlik sağlanabiliyor. qled ne yazık ki bunu sağlayamıyor.
    -> kazanan: oled

    - gri tekdüzeliği (gray uniformity)
    oled’lerde her bir piksel kendini aydınlattığı için çok net bir şekilde her noktada aynı gri tonu yakalanabiliyor. qled tv’de ise köşelerde siyaha dönük gri oluşuyor.
    -> kazanan: oled

    - parlaklık (brightness)
    qled tv’lerde parlaklığı sağlayan aydınlatma paneli ayrı. çok güçlü aydınlatma sağlayan bu altyapı, oled tv’lere göre çok daha fazla parlaklık sağlıyor.
    -> kazanan: qled

    - renk aralığı (color gamut)
    oled tv’lerde kontrast çok yüksek olduğu için renk paleti çok geniş ancak parlaklık konusunda geride kaldığı için bu alandaki değerlendirmede qled tv’lerde önde çıkıyor.
    -> kazanan: qled

    - izleme açısı (viewing angle)
    oled paneller bu konuda daha başarılı. qled tv’lerde açı genişken renklerde bir miktar bozulma olabiliyor.
    -> kazanan: oled

    - hareket bulanıklığı (motion blur)
    oled tv’lerin tepki süresi en az 10 kat daha iyi. o sebeple bu alanda daha başarılı.
    -> kazanan: oled

    - görüntü tutma (image retention)
    sabit görüntü olması durumunda oled tv’lerde kalıcı bozulmalar gerçekleşebiliyor. (burn-in) bunun önüne geçmek için yazılımlar kullanılıyor ancak oled tv’lerin en önemli problemi bu.
    -> kazanan: qled

    sonuç: teknik olarak oled tv’lerin görüntü kalitesi iç mekanda kullanımda daha iyi olmakla beraber ekran yanığı (burn-in) riski tüm alıcıların en büyük çekincesi. bir de yeni nesil led panellerin çok daha fazla parlaklık sunabilmesi aydınlık ortamda kullanım için tercih sebebi olabilir.

    genel olarak baktığımda, oled tv’deki kontrast ve uniformity gerçekten iyi hissettiriyor. özellikle karanlık çekimlerde çok daha fazla detay görülebiliyor.

    bütçe ayırabilecekseniz oled tv’nin daha iyi tercih olacağını düşünüyorum.

  • nasıl da acıtır bitince... ağladığın adam sevgilin bile değildir, dokunmamışsındır, etmemişsindir. aşk değildir arkasından üzüldüğün, arkadaşın değildir kaybettiğin, elini bile tutmamışsındır ama bir şey vardır. sırtına doğru bir ağrı yayılır aklına gelince.. yolda görürsün, yüzüne bakmadığında edecek iki lafın yoktur, hesap soramazsın çünkü sevgilin değildir, dön diyemezsin çünkü hiç gelmemiştir... biten bir şey vardır ama o biten şey nedir o bile belli değildir....