hesabın var mı? giriş yap

  • thy'nin 20.02.2018 tarihli 12.40 berlin uçağını kaçırmamız vesilesiyle öğrendiğimiz uygulamadır. tekrar bilet almak istediğimizde sadece gidiş değil gidiş-dönüş uçak biletinin yandığını öğrendik. yani uçağı kaçırdık diye dönüş biletinin üstüne yattılar. yeni gidiş bileti alsak bile dönüş biletine çöküyorlarmış. diğer firmalar nasıl yapıyor bilmiyorum ama bu düpedüz ahlaksızlık.

  • türkiye'de mimar olmak zordur da, kamuda mimar olmak hepsinden de zordur. autocad den 3d den falan önce word excel bilmek gerekir. resmi yazışma kurallarını öğrenmek lazımdır. yoksa öğrenciyken hocanızın parçaladığı maket gibi, üzeri çiziktirilmiş oarak döner bütün yazılarınız. ayrıca da bila, şifahi vs kelimelerinin anlamlarını bilmeli ve gerekli yerlerde kullanmalısınızdır. bunları halletikten sonra 20 yıllık projeleri senin revize etmeni isterler. ne kadar yaparsan o kadar çok isterler.
    içerde sana bu muamele yapılırken, dışarda da sen mimar mısın, ne anlarsın projeden derler, yok efendim ben kaç yıllık mimarım, sen mi benim projemi onaylayacaksın derler.
    elin kolun bağlı, imar yönetmeliği, sığınak yönetmeliği, yangın yönetmeliği vs uydurmaya çalışırsın projeleri, benim işime müdahale ediyorsun derler. sonra yangın çıkar o binada, eee, sen onayladın bu projeyi, neden yangın yönetmeliğine uygun değil derler.
    türkiye'de mimar olmak zordur. kamuda daha zordur. aslında zaten bu ülkede her yerde, herkes mimardır. işte bu hepsinden de zordur.

  • o zaman ilk türklerden olan asya hunlarına saygı gereği, seçmeli olarak da; hunca öğretilsin...

    nasıl olsa modern çağda ikisi de işe yaramayacak. bari "asıl" atalarımızın dilini öğrenelim.

    ek olarak : hunca diye bir dil olmadığını, onun yerine göktürkçe olması gerektiği söyleyen arkadaşlar da sonuna kadar haklı.

  • hayır her şeyi geçtim bir insan deprem sonrasında aklına babala tv gelecek kadar ne yaşamış olabilir?

  • türkiye'de olsa bebeğin psikolojisinde bozulma olmadığı ya da olay esnasında bebeğin direnmediği dolayısı ile olayda bebeğin rızası olduğu ve sanığın mahkeme esnasında iyi halinden dolayı beraat kararı çıkma olasılığı yüksek olurdu.

  • ikisinin de karnı aç olan, bir aslan’la bir tilki birlikte ava çıkmışlar.
    çayırlıkta sakin sakin otlayan bir eşek görmüşler,
    tam dişlerine göre...
    aslan eşeğin baş tarafına geçmiş, tilki arka tarafına…
    bunun üzerine otlamaya biraz ara veren eşek:
    - "anladım beyler", demiş, "beni yiyeceksiniz. ama beni yerseniz padişah’la başınız derde girer."
    - "niyeymiş o?" diye sormuş aslan...
    - ben “padişah’tan fermanlı eşek”im de ondan.
    - hadi canım, demiş aslan. hani fermanın nerde?
    - "arka sağ ayağımın altındaki nala kazılı vaziyette", demiş eşek.
    aslan uzaktan tilki’ye işaret ederek:
    - "okuyuver lan şunu, demiş, bakalım doğru muymuş?"
    tilki uyanık...
    - "valla benim okumam yazmam yok", demiş.
    - "iyi lan, iyi" demiş aslan öfkeyle, çekil kenara, ben kendim okurum.
    tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir çifte patlatmış ki...
    aslan 10 metre geriye savrulmuş, bütün kemikleri kırılmış.
    bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen
    tilki hızla uzaklaşırken kendi kendine söyleniyormuş:
    *ulan bu devirde okumak da başa belâ...*

    edit: debe için teşekkür ederim...

  • şu rezil günlerde erimeye fırsat bulamayan iç yağlarıma ilaç gibi gelmiş olan bir fragmana sahip olan, can olan.

  • yüksek sesle müzik dinlediği için kendisini uyaran emniyet mensubuna ateş eden bir maganda vuruldu diye üzülmek de ne bileyim...