ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
17.45'te evden çıkıp 17.30'da işte olan insan
-
zamanı bükebilen insandır.
çocukluktan akılda kalan tatlar
-
(bkz: meybuz) annelerden gizli alınır, sokağın bilinmeyen köşelerinde itina ile tüketilir. evde fanta ya da kola ile yapılan buzlar bunun tadını vermezdi asla.
(bkz: sulugöz) ekşi - acı güzelim sakız. surat buruşturması bonus.
daha aklıma neler geliyor, paylaşıldıkça çoğalırmış güzellikler. ah çocukluk!
hızlı tren ile istanbul ankara bir buçuk saat
-
lan daha iş çıkış saatlerinde ümraniye'den altunizade'ye bir buçuk saatte zor geliniyor amk şehrinde.
ankara'ya gidiliyormuş...
ankara'yı bırak, tcdd-pendik garına gitmek kafadan bir saat lan zaten kartal-pendik'te oturmuyorsanız..
ince'nin dindar nesil nefreti
-
aktrollerin de ince'yi izlediğini gösteren detay.
yeni cumhurbaşkanımızın şekline şemaline alışmaya çalışıyor olabilirler.
kimsenin yemediği küçük esnaf üçkağıtları
-
esnaflığın %90 ı yalancılıktır düsturunu doğrulayan çakallıklar.
bana yapılan yamukluklar.
3 liraya yoğurt aldım. poşet istedim, vermedi. 3 liralık yoğurda 1 liralık poşet mi olurmuş. yoğurdun tutma yeri var ama poşetle taşıyacam kardeşim. yoğurdu bırakıp çıktım. (battı)
tekirdağ yeniçiftlik' de lukoil var. zam gece 12 de gelecekken bu istasyon saat 21.00 de zamlı fiyattan satmaya başlamıştı. mazot almadım. epdk ya ve lukoil gm şikayet ettim, ne oldu bilmiyorum.
istanbul havayolları. ikramlı-yemekli hizmetleri vardı. yemek dağıttılar, yedim. aradan 1 saat geçti canım vişne suyu çekti. hostes geçerken söyledim, servisimiz bitti dedi. o ne ya, ne servis bitmesi dedim, yüzüme bakmadan gitti. (battı)
laleli'den mont alıyorum. biraz fazla bakındım. fiyatlar aşırı pahalı olduğundan, ince eleyip sık dokuyorum. adam hadi seni mi beklicem müşterilerim gelecek dedi. biz neyiz dedim çıktım. (kendiyle beraber pek çok esnaf battı, müşterileri bitarafına girdi)
edit: şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. bazı çingene uyanığı esnaf kardeşlerimiz havalar biraz soğudu mu başlarlar içerideki buz dolaplarını kapatmaya. hadi kola fanta gibi meşrubatlarda pek önemli değil. hadi alkol tüketenlere karşıdır bu esnaf abimiz onu da anlarım. ama ayran, yoğurt ve peynir gibi şeyler buzdolabı sıcaklığında muhafaza edilmeli. dükkanın içi 3-4 dereceden fazlaysa -ki her zaman fazladır- dolaplar çalıştırılmalı.
yazın sabhtan tekel bayisine gidersiniz, çiş gibi bira alırsınız. nedenini sorunca da abi gece dolabı kapatıyoz öğlene anca soğuyor diyor. olum o dolap içini soğutmak için daha fazla elektrik harcar. şu adamlara öğretemedim ya.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"nefrete sevgiden daha çok güvenirim," dedi şeytan. "çünkü nefretin sahtesi olmaz."
emre yılmaz - şeytanın fısıldadıkları
kadınlar parasız erkeği sevmez
-
"hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce ona aşık olacak kadar akıllıdır."
(bkz: cesare pavese)
nikahta annesinden onay alıp evet diyen damat
-
o memurun da yarı eleştiriyi hak ettiği aptalca espri kasılmış düşük düzeyli bir merasim.
memur diyor ki; kimsenin etkisi altında kalmadan kendi hür iradenle vs vs vs..
el cevap: son kez bir anneme bakayım, ne diyorsun anne? (salakça el hareketleri, manavdan karpuz alır gibi)
bostan korkuluğu memur efendi, desene beyefendi beni duymadınız sanırım kendi hür iradenizle demiştim kimsenin etkisi altında kalmadan diye.
okuduğunu geçtim, duyduğunu bile anlamayan ve kendince şaka yapan damat ve bununla evlenen kadın. gelecek zamanda başına be gelirse hak ettin şimdiden söylemeli.
hep diyorum: (bkz: #142965722)
asla iyileşmeyecek çocukluk yaraları
-
13 yaşında olup 28 kişi tarafından tecavüze uğramak ve güvendiği devlet erbaplarının ona "kendi isteğiyle yaptı" demeleri. işte bu yara kapanmaz.
(bkz: n. ç.)
edit: başlık başa.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- ücret beklentiniz ne?
* siz ikea'ya gittiniz mi?
- ?? evet gittim
* bütün mobilyaların üstünde fiyat etiketi var değil mi?
- evet
* peki hiç mudo'ya gittiniz mi?
- evet
* mudo'da bir ağaç var üzerindeki fiyat etiketini gördünüz mü?
- evet
* işte o ağaç benim.
dur lan sonucu yazmayı unutmuşum: bir, dayak nedir? iki, neden atılır?
bayram mesajları
dinlenme tesislerinin olmazsa olmazı
-
otobüsten inip tenha yerlere osurmaya gidenler.
plajlarınıza cesetlerimiz vurduysa özür dileriz
-
hamaset nedir?
işte tam olarak budur.
plajlarımıza cesetleriniz vurduğu için özür dilemene gerek yok yavrum.
o plajlarda, çakal sürüsü gibi toplanıp, nargile çeke çeke, bağıra çağıra, gözlerinizle ve fotoğraf çektiğiniz kameralarınızla kadınlarımızı rahatsız etmeyin yeter.
bir de bu mağdur ayaklarını bırakın. kimse salak değil. mağdur ile yüzsüzü birbirinden ayırabiliyoruz.