hesabın var mı? giriş yap

  • alışık olmadığı bir iyilik ile karşılaştığı için buna cevap verme ihtiyacı duyan yayadır.

    aslında bir kültür olması gereken şey ülkemde iyilik haline gelmektedir ne yazık ki. sen arabanda oturduğun yerde konforlu konforlu oturuyorsun, arkanda yol vermekle tıkanacak bir trafik falan da yok... yaya ise yürüyüş eforu sarf ettiği gibi her türlü sıcak, soğuk yağmur, çamur, toz, ekzoz dumanı durumu ile karşı karşıya. tabi ki insan olarak yayanın üstünlüğü olacak, arabaya bindin de o insandan daha büyük bir şey mi oldun?

    ağa - maraba anlayışı genlerimize işlemiş, yani ata binmiş olan ağadır, atı olmayan ona hürmet etmelidir. ancak genel olarak şöyle bir şey de var;
    (bkz: trafikte yol verilince oluşan mahcubiyet duygusu)

    tam tersine haklı gururun bokunu çıkartan yayalar da vardır.

    (bkz: yol verilince ağır ağır hareket eden yaya)
    (bkz: yol verilince küstahlaşan yaya)

  • (bkz: boş küme)

    valla en son bi kızdan hoşlandığımda whatsapp yoktu.
    hatta akıllı telefon yoktu, salak salak telefonlar vardı.
    rte henüz bir kul kabul ediliyordu.
    fışkiye kırılmamıştı.
    küçük ibo hala küçüktü.
    nihat doğan daha seda sayanla çıkmamıştı.
    ibrahim tatlıses yıldız tilbe'yi pezevenklerin elinden kurtarmamıştı.
    düşünün euro daha yoktu ya.

  • su an dunyada kuzey kore lideri kim jong-un mustafa kemal ataturk'ten daha cok taninmaktadir. ama bu durum bu adamla ataturk'un kiyaslanabilecek çapta oldugunu gostermez.

  • kendi çocuğuna masadaki diğer çocuklardan daha fazla yemek koymak. ayıptır, günahtır. teyzem çok yapardı bunu acayip üzülürdüm küçükken. annem de tam tersini yapardı bana ve kardeşime daha az koyardı çok da farklı olmazdı ama biraz bile olsun kayırma durumu olmasın, gözden kaçmasın diye öyle yapardı herhalde. o zaman sevinirdim ama çocuk aklımla annem ne kadar da düşünceli falan diye. iki lokmanın derdinde değilmişim o insaniyetin derdindeymişim.

  • bildiklerimin (ki az şey bilmiyorum şimdi doğruya doğru (bkz: ukala olduğunu belli etme yolları)) abartısız aşağı yukarı %15'ini öğrendiğim müthiş kaynak (bkz: sallamaya inanmamak). en büyük eksisi gerçekten de alındıktan 70, bilemediniz 80 dakika sonra kitapların bitmesiydi. bu yüzden her kitabı 3-4 kere okudum, gizemin ilk okumada çözülmüş olmasını hiç umursamadım. her bölüm başka bir ülkede geçiyordu, o ülkeyle/bölgeyle ilgili bir yığın bilgi içerirdi (ünlü binalar, ünlü şahsiyetler, tarih vs vs). her kitabın sonunda o bölgenin haritası da vardı üstelik, akıllara durgunluk verecek coğrafya bilgime büyük katkıları olmuştur (ama ne yaptı milli eğitim coğrafya derslerinde? dedi mi yavrucuğum bana tirol bölgesini anlat, sordu mu luksor nerdedir ne yapar, çin'in limanlarını sordu mu ha.. hayır. zaten coğrafya kitabımı çok değil bir kere aynı heyecanla okusaydım böyle olmazdı). bir de itiraf etmeliyim ki yaklaşık 20 bölüm boyunca şu lilo'yla aksel büyüsünler de olaya yeni heyecanlar katılsın diye bekledim, boşuna...

  • 1836'da jean françois paujot isimli bir jamaikalı tarafından üretilmiştir.

    aslında, kendisi kırmızı ve mavi muz (sadece pişirilerek yenilebilir) üretimi yaparken, bahçesindeki ağaçlardan birinde bulunan muzun sarı rekli olduğunu ve pişirmeden yenilebildiğini farketmiş. muz türleri arasında daha kaliteli bir muz üretebilmek için çaprazlama yaparken, bugün bildiğimiz muzu üretmeyi başarmış.

    asıl ilginç olan ise, paujot'ın daha iyi bir muz üretme çalışmaları sırasında bu sarı muzun doğal bir mutasyon sonucu kendiliğinden oluşması. yani bu muz onun çalışmalarının ürünü değil. bugün bildiğimiz tüm muz tarlaları o tek ağaçtan ortaya çıkmıştır. tabi sonrasında çok zengin olduğunu söylemeye gerek görmüyorum.

    ayrıca bugün bildiğimiz muzun meyvesi kısırdır. doğal yollarla çoğalamaz.

  • --- spoiler ---

    -sahne 1-
    d&r internet sitesinde belirli video oyunlara 29 lira fiyat koyduğu kampanyayı duyurur.

    -sahne 2-
    oyundan/oyunlardan son tüketici birer tane sipariş eder. öte yandan kurnaz spotçu 50 tane sipariş etmektedir.

    -sahne 3-
    50 kişiye birer tane oyun yollamanın, bir kişiye 50 tane oyun yollamaktan daha pahalıya patlayacağını anlayan d&r ürünlerin faturalanmasını adet sayısı çok siparişten aza göre sıralar ve neredeyse tek kutu sipariş eden tüm müşterilerin siparişini iptal eder.

    -sahne 4-
    d&r gelen tepkiler üzerine "kusura bakmayın stokta olmayan ürününün beş gün boyunca kampanyasını yapmışız da biz. ama zaten hiç kimseye göndermedik." diye masal okurken öte yandan çeşitli ikinci el sitelerinde spotçular aldıkları ürünleri 75 liradan satışa koymaktadır.
    -son-

    işte az gelişmiş ülkelerde ticaret ahlakının ırzına böyle geçilir.
    herkese iyi seyirler.
    --- spoiler ---

  • - alo iyi günler nikol hanım mi acaba?
    - evet buyrun benim...
    - ben telekomdan arıyorum da, acaba hattınızda bir sorun var mı diye deneme yapıyorduk, ahizeye üfler misiniz acaba?
    - tabii. pıfffffffffft...
    - ben... yani... o kadar güzelsiniz ki... yapamıycam...
    - !?

  • bir köpek öldü diye değil gerizekalı kardeşim adam kürekle vuruyor bir cana. kürek!

    nasıl bu kadar cani olabilir biz buna hayret ediyoruz.