hesabın var mı? giriş yap

  • hollanda, fransa, danimarka ve hatta isveç gibi çoğu ülkenin o zamanlar doğu hindistan şirketi adıyla kurulmuş şirketi vardı ancak, en iz bırakan the british east india company olmuştur. halk arasında john company olarak bilinir, kendileri ise, yaptıkları aşağılık işleri gizlemek için olsa gerek, isimlerinin önüne honourable sıfatını koyarlar. ''akarı yok kokarı yok'' denilebilecek o zamanların en temel ticari emtiaları pamuk, ipek, indigo boyası, tuz, güherçile* , çay ve haşhaş gibi ürünlerin ticaretini yapmış ve piyasaları türlü yollarla domine ederek muazzam bir monopole dönüşmüştür. kendi askeri, madeni parası, mahkemesi vs. olan.
    britanya, hindistanı bu şirket üzerinden 1874 e kadar 250 sene sömürmüş, şirket tasfiye olduktan sonra da gandhi gelene kadar 75 yıl doğrudan yönetip sömürmüştür. hindistan halkı ve gandhi' nin çabalarıyla 1947 de britanya'nın hindistan'daki hakimiyeti son bulmuştur.
    karayip korsanları filminde şirketin ismi sıkça geçer ve gerçekte olduğu şekilde filmde de kötü karakterlerin toplandığı bir deniz şirketidir.

  • sovyetler birliği'nin ilginç hikayelerini seviyorsanız işte bu hikaye tamda size göre diyebilirim. hikayemize hızlı bir girişle başlayalım isterseniz; o bir kozmonot, o bir zaman yolcusu, o bir sscb'nin(sovyetler birliği) son vatandaşı ve ne yazık ki o bir unutulmuş kişi.

    kimden bahsettiğimi bazılarınız hemen anlamıştır, tam ismi sergei konstantinovich krikalyov olan bu ünlü kozmonot, hepimizin bildiği yuri gagarin gibi meşhur birisi alında.

    bu ünü nasıl kavuştuğuna hep beraber bir bakalım.1985 yılında kozmonot seçilen krikalyov, 1986 yılında temel eğitimini tamamladı ve bir süre buran shuttle programında görevlendirildi . 1988'in başlarında, mir uzay istasyonunda ilk uzun süreli uçuşu için eğitime başladı. kozmonot olarak kariyeri hızlı ve başarılı bir şekilde sorunsuz ilerlemekteydi.

    yine bir uzay programı için soyuz tm-12, uçuş mühendisi olarak görevlendirilen krikalyov, komutan anatoly artsebarsky ve ingiliz astronot helen sharman ile birlikte 19 mayıs 1991'de tekrardan mir uzay istasyonuna fırlatıldı. bu arada bazı aksaklıklar nedeniyle bazı uçuşlar ertelendiği ve bire indirildiğinden kendisi mürettebat değişiğini sürecinde uzay istasyonunda kalmayı kabul etti.

    tabii ki krikalyov'un aklı bilim yapmakla meşgulken aşağıda yaşanan olaylardan biraz habersizdir. tarihler 26 aralık 1991'i gösterdiğinde moskova'nın kızıl meydanı'nda tanklar yürümeye başlamıştı ve insanlar köprülere, sokaklara barikatlar kurarak çatışıyorlardı, dönemin devlet adamı mihail gorbaçov ve sovyetler birliği tarihin tozlu raflarının yolunu tutmaya başlamıştı. krikalyov da dünya'dan 350 km uzaklıktaki mir uzay istasyonundan bunu izliyordu.

    aşağıyla iletişime geçtiğinde yaşadığı ülkenin olmadığını ve 15 ayrı devlete bölündüğünü öğrendi. daha sonra krikalyov'a onu geri getirecek bir paranın ve statünün olmadığı söylendi. bir ay sonra yine aynı yanıtı aldı ardından bir ay daha geçmişti ama yine cevap aynıydı ve bu böyle devam etmişti.

    kendisinin dediğine göre ;
    --- spoiler ---

    mir'de, acil bir durumda dünya'ya dönüş yapmak için tasarlanmış bir dönüş kapsülü vardı. ama burdan ayrılmanın , onu yani mir'in sonu anlamına gelirdi.

    bende programı tamamlamak için hayatta kalma gücüm olup olmadığını merak ettim. emin değildim . kas atrofisi, radyasyon, kanser riski, bağışıklık sisteminin her geçen gün zayıflaması... bunlar uzayan bir uzay görevinin olası sonuçlarından sadece birkaçı olduğundan bazen öleceğimi düşündüm.
    --- spoiler ---

    bu sözlerinden dolayı en sevdiği oyuncağını bırakmayan küçük bir çocuk gibi uzay istasyonunda kalmaya devam etti ve uzayda 311 gün veya 10 ay geçirdi ve bu süreçte farkında olmadan bir dünya rekoru kırmış oldu. krikalyov nihayet 25 mart 1992'de almanya'nın yerine geçecek olan klaus-dietrich flade isimli astronot için 24 milyon dolar ödemesinden sonra dünya'ya dönebildi ve tarihin unutmadığı hikayeleri arasında yer aldı.

    hatta dünya öyle etkilenmişti ki bu durumdan out of the presentbir belgesel, sergio ve sergeiadlı bir film çekilmiştir. ve son tom hanks'in oynadığı the terminal filmini herkes biliyordur, bence bu filmin de bu olaydan esinlendiğine adım kadar eminim diyebilirim.

    *****son******

    kaynak:1,2,3

  • ömür boyunca başka hiçbir yerde görülemeyecek hürmettir. öyle bir hürmettir ki insana kendini değerli hissettiren şeyler listesinde ilk üçe girer. "bi şey lazım mı abicim?, bi salata daha ister misin?, çay da alır mısınız abicim?". iki ay uzak kaldıktan sonra ilk defa gören annemden daha iyi bakıyolar. kebapçıdan bi çıkıyorum sanırsın bir paşa, bir şehzade.

    ben bu hissi pizzacıda "hamuru incecik olsun mu?" sorusunda yaşayamıyorum. veya bir lira farkla kolanızı ve patatesinizi king boy ister misiniz? benim gururumu böylesine okşamıyor. ama bir "hemen yeniliyorum abi ezmeyi" beni mest ediyor. şimdi yolu adana kebapçılarına düşmemiş, kebap diye bir kısım et parçaları yedirtilmiş olan kitle ne diyor olm bu? diyebilir ama durum bu. diyeceklerimi buraların meşhur bir sözüyle sonlandırıyorum. "o yediğiniz abur cuburlar boy boy, şimdi bi acılı adana olacak idi oy oy."

  • rahmetli dedemin cüzdanından çıkan, annemin kesilen ilk saçı, beyaz kağıdın içinde bi bukle.

    45 sene taşımış cüzdanında.

    huzur içinde uyu güzel dedem.

    edit: güzel anneciğim 6 aydır kanser tedavisi görüyor, ameliyatını oldu; son iki kemoterapisini alacak. dularınızı bekliyoruz.

  • "eziksozluk" diye bir olu$umun evi.

    edit: kotuleyin bakalim ibneler

    edit: aslinda entry'nin hic editlenmedigi dikkatinizi cekti mi bilmiyorum