hesabın var mı? giriş yap

  • twitter’da doğrulandıysa kesin doğrudur… ülkeye bak, haberler twitter duyumcularından (etkileşim sapıklarından) doğrulanıyor… lan twitter’da [genel olarak sosyal medyada (ekşi dahil)]okuduğunuz şeylerin %99’u yalan…

  • bir rivayete göre bu şarkıyı hayat öykülerinin önemli bir yerinde barındıranlar, bu şarkıyla ilgili önemli yaşam deneyimleri olanlar, bir gözaltında ya da kalabalık bir otobüs yolculuğunda, demli çaylar, kahveler, şaraplar eşliğinde illa ki en az bir kere söylemiş olanlar, hayatlarını bu şarkıya göre kurgulamış olanlar, herşeyden vazgeçseler de seherin bir gün sıyrılıp geleceğine hem de yakında geleceğine umut etmekten ve bu umuda aşık olmaktan vazgeçmeyenler dünyanın en saf, en çocuk, en güzel insanlarıdır.

    ısrarla aranası, bulununca asla bırakılmayası insanlarıdır. zira sessiz ve sakin bekleyen bekledikçe bileylenen yürekler en kadir kıymet bilen, en sevgi dolu insanlarıdır yeryüzünün.

  • rahip (ing. monk) ruhban sinifina ait demektir. teoride dunyevi hayatla ugrasmayan, manastirda diger rahiplerle ya da tek basina izole bir sekilde yasayan, mal mulk sahibi olmayan, kendini dini bilimlere, meditasyona ya da topluma hizmete adamis kisidir. ıstedigi yasta manastir hayatina katilabilir. ancak katildiktan sonra manastir duzeni ve kurallarina harfiyen uymakla yukumludur. omru boyunca manastirda kalabilir. yukselerek manastirdan sorumlu basrahip olabilir. ya da din adamligi egitimini alirsa papazlik yapabilir.

    papaz kiliselerde gorev yapan hiristiyan din adamidir. belli bir dini egitimden gecerek ve metropolitin atamasiyla bu mertebeye gelir. evlenebilir. mal mulk sahibi olabilir. bir kiliseden, mahalleden, sehirden sorumlu olabilir. ayinleri, evlilik seremonilerini, kilisedeki hayir islerini yonetir ve bazen de kilise hukukuna gore kisiler arasindaki anlasmazliklari giderir. bulundugu komunite icin aile reisi gibi oldugu icin peder de denir.

    kucukten buyuge rutbe siralamasi: papaz, piskopos, baspiskopos (metropolit) ve (katolik kilisesinde) papa seklindedir. bu rutbeler kabaca islam'daki imam (lokal komuniteden sorumlu), seyhulislam (bolgeden sorumlu), ve halifeye (tum islami camiadan sorumlu) denk gelir.

    papaz, piskopos gibi din adamlarinin dini kanunu yapma, degistirme ve yorumlama yetkisi vardir. rahiplerin (yine teoride) boyle bir kaygisi, katkisi yoktur. tabii ki teolojik konularda egitimleri cok sikidir ve ruhban camiasinin dini literature katkisi buyuktur.

    ruhban sinifinda kadinlar (rahibeler) oldugu gibi kilise ve komunite yonetiminde de ozellikle erken hiristiyanlik doneminde cokca kadin gorev almistir.

    bir de, hiristiyanlikta rahiplik antik yunan donemi filozoflarinin bir uzantisi olarak devam etmistir, her ne kadar retorikte yunan (pagan) filozoflarina karsi cikmis olsalar da. ayni sekilde islam da hiristiyan rahiplerine karsi literaturde sert bir tavir almistir. bircok erken islam alimi "la rahbaniyat fi-l islam" hadisini one surerek islam'da manastir hayati ve dunyadan elini etegini ceken rahiplere yer olmadigini iddia eder. lakin zuhd ve evliyalik literaturu, ozellikle sufizm, hiristiyan rahipleri tarafindan oturtulan bircok degeri ve praktisi aynen aktarmis ve desteklemistir.

  • arabayı almadan önce, anahtarı kontağa takıp motoru çalıştırmadan yarım çevirin. ön paneldeki bütün uyarı ikazları yanmıyorsa sakın almayın. o uyarı ikazının ampulünü sökmüşler demektir. kesin bir bokluk var demektir.

  • bu maçta barcelona kalecisi pinto; hayrettin demirbaş penaltısı yedi.

    bugün literatürde panenka penaltısı var, hayrettin demirbaş penaltısı yoksa bu bizim ayıbımızdır. nasıl panenka'nın kendine özgü bir penaltı atma stili varsa hayrettin'in de kendine özgü bir penaltı yeme şekli vardı.

    17 penaltı yediği 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçında zirve yapan hayrettin demirbaş penaltısının özelliği şuydu; hayrettin, penaltıcı topa vurmadan önce bir tarafa ayakları üstünde hareket eder sonra diğer tarafa uçardı. böylelikle iki köşe birden boş kalmış olurdu. bir miktar diğer tarafa hareket ederken diğer tarafa uçmaya hazırlandığı için hareketlendiği tarafa atılan penaltıyı kurtarma şansı yoktu. ortada durmayıp bir tarafa hareketlendiği için diğer tarafa uçsa dahi köşenin yakınlarına dahi yetişme şansı yoktu. kabaca; penaltı atılırken olduğu yere otursa, penaltıyı kurtarma şansı daha fazlaydı.

    pinto tam olarak hayrettin demirbaş penaltısı yemeyi başardı. bir tarafa gider gibi yapıp diğer tarafa atladı ve köşeye giden topa yetişemedi.

    hayrettin, bir kuşağa neler ettin gör işte... bir yanda el clasico oynanırken nerelere gidiyoruz...

  • cem yılmaz bilet fiyatlarına itiraz ettiğinde cinemaximum " yeni yılmazlar çıkarırız " diyordu.

    yeni yılmazlar dediğiniz cumali ceber miydi ?

    siz anca fiyat çıkartırsınız..milyonlarca insanın sinema sevdasını sikip attınız o. çocukları.

    bazıları da hâla " ben evde izliyom " fln yazıyor buraya. biliyoruz kardeşim biliyoruz filmini evde izliyorsun, yemeğini evde yiyorsun, tatilini ülkende yapıyorsun..

    " etkinliğimi elimden nasıl alırsın, sinema nasıl lüks olur " u sorgulayacağına " evde izliyorum " diyor. aferin amk. tam akp'nin istediği tip.

  • 50 yas civarindaki insanlara cemkirme sekli. soyle devam eder: "adam 47 yasinda kendi cumlelerinin alintilandigi entry'leri hakaret gerekcesiyle sikayet etmis. sen boyle bir anli sanli hukuk zaferinin yanina yaklasabildin mi? yok iste otur sen anca boyle".

  • 17. yüzyılda tane tane anlatmış. yasama ile yürütme ayrılmalı, kanunu koyan ile uygulayan aynı olmamalı yoksa yönetenin kanunları kendi çıkarına kullanmasının önünü alamazsınız demiş, 350 yıl önce demiş... okudukça insanın içinin parçalandığı kitaplar yazmış, fikirleri şimdi "e tabi ki" şeklinde bir algı uyandırsa da çağının çok ötesinde olan düşünür. okurken "e tabi ki" dediğimiz fikirler ve gerçekler ortadayken uygulamaların teker teker tersine döndüğü zamanlarda yaşamak da bizlerin laneti olsa gerek.