ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bunu bilen liseli değildir
2014 yılının tek cümlelik özeti
-
girişi de çıkışı da bok gibi bir yıldı, teşekkürler.
karoşi
-
karoşinin bilinen ilk kurbanı 29 yaşında evli, erkek bir işçidir. 1969 yılında japonya'nın en büyük gazete şirketinde kargo departmanında (shipping) çalışan bu işçinin felç geçirmesi ve de akabinde ölümünün dava edilmesi ile karoşi gündem olmaya başlamıştır. japon hükümeti bu konuyu, 1987'den öncesine kadar araştırmak istememiş, ancak kamuoyu baskıları neticesinde bu tarihten itibaren konuyu araştırmaya, konu hakkında veri toplamaya başlamıştır.
karoşi sığ bir şekilde işkolikle açıklanabilecek bir olgu olmayıp,
1-işyerinde aşırı çalışma saatleri: sadece mesai yapmak değil, tatillerde de çalışma baskısı neoliberalizm, küreselleşme, rekabet baskısı, maliyetleri düşürme arzusu, vb. unsurlar ile az işçi ile çok mesai baskısı yaratılması
2-önceden belirlenen işletme hedeflerine ulaşma arzusunun yarattığı baskı ve stres
3-yönetim kadrosundan aşağıya doğru mobbing uygulanması gibi durumlarla içkindir.
görsel
kaynaklar:
karoshi-death from overwork: occupational health consequences of the japanese production management, sixth draft for ınternational journal of health services, february 4, 1997, nishiyama and johnson
sosyal bilimlerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları, 2019, palaz
ayrıca (bkz: karojisatsu)
serkan keskin
-
kaybedenler kulübü'nü izlemek için sinema salonunun açılmasını beklerken, uzakta duran bu abimize "ismail abiiii?" diye bağırılmış, karşılığında "huooop!" diye cevap alınmıştır. samimiyeti, sempatikliği oyunculuğu kadar takdire şayan.
(bkz: leyla ile mecnun)
yıllar sonra gelen inanılmaz bir edit;
https://youtube.com/…qxypu8juvy?si=8cnnpv6o9qlwj6oq
4 temmuz 2019 alkol zammı
-
4 temmuz 2019 vergi zammı daha doğru olur. verginin yanında alkolü hediye olarak alıyoruz biz.
seni seviyorum demenin alternatif yolları
-
bu tam da yazdığım 300. entry olacak.
uzun süredir beklettiğim bir no. 300 vardı ama bir şeyler yazmadan da durmak saçma geliyor ara ara. 301'de yazarım, 302'de olur, 303 belki ama yazarım.
bugün oğlumu okuldan aldıktan sonra sohbet muhabbet gırla yürüyoruz. hikaye şöyle ilerliyor;
- baba, tüm babalar erkek değil mi?
+ evet oğlum
- tüm anneler de kız değil mi?
+ evet babacım
- ama çocuklar kız ve erkek olabiliyorlar değil mi?
+ evet babacım.
konuyu bir yere getirmek için bir girizgah yaptığını da anlıyorum, yüzünde konuyu buraya getirmenin verdiği gurur da var ( yaş üç buçuk falan)
- ben de baba olacağım büyüyünce
+ kimin babası olacaksın?
+ kimin babası olmak istiyorsun?
- senin ( piç gülüşü var burada)
+ ne yapacaksın benim babam olunca
- seni gezdireceğim, seninle oyun oynayacağım, piyano çalacağım, sana bir şeyler öğreteceğim.
susuyorum
çünkü muhabbeti devam ettirirsem ağlarım.
benim ona yapmaya çalıştığım her şeyi, bana yapmak istiyor, aklındaki babalık sınırları bunlar ve belli ki keyif alıyor, ben keyif alayım diye de bana uyguluyor...
seni seviyorum dese...
ya da demese...
ne olur ki?
şu minicik zekanın, karşılıksız ve sadece sevgi içeren şu cümleleri aleni seni seviyorum'dur.
bu dünyayı elbet garipler de yakar ama babaları da es geçmeyelim lütfen.
alkol yasağını savunup gece kulübüne gitmek
-
siz ne sanıyordunuz ki?
akp çocukları başlığında bu konu fazlasıyla işlendi, isteyen açıp tazelesin bilgilerini.
fıtrat aynı fıtrat, kandırıldım diye açıklama yapıp yola devam eder.
1995 yılında doğan efsanevi nesil
-
şu an üyelerinden birine çok ihtiyaç duyduğum nesil.
sigaram bitiyor, birinin sigara almaya gitmesi lazım.
not: kadayıfım.
a milli futbol takımının yenebileceği takım
-
(bkz: metonya)
hahahahahahahahahahahahahahahahahah
-
kudurun vahabiler
yol ayrımına 10m kala 30km'lik muhabbet açan tip
-
ölçüsüz ve izansız. sıkıcı. bıyıklıysa çok daha sıkıcı. aynı konuyu bir bıyıklıyla tartış bir de bıyıksızla, bıyıklı olan daha çok sıkıyor.
yürüye yürüye geldiğimiz ve ayrı yollara gideceğimiz belliyken, o yol ayrımına on metre kalmışken "türkiye'nin üzerinde büyük oyunlar dönüyor" diyemezsin densiz gibi.
nereden baksan 3 km.si var bu iddianın. ben karşı iddialarımı sunacağım, sen o zavallı beyninle karşı itirazlar getireceksin böyle böyle... nereden baksan aynı hatta ait dokuz ila on dolmuş yanımızdan geçmiş gitmiş olacak.
"evet abi ya. dönüyor bazı oyunlar" diyerek bitirebilir miyim bu mevzuyu? ya da "yok ya dönmüyordur oyun moyun. hadi görüşürüz hocam" diyerek ben orada ayrılabilir miyim? ağır siyasî geyik yapacağız ve on metre sonra herkes kendi yoluna gidecek. gidemez. ben geriye kalan yolumu tartışa tartışa giderim akli melekeler açısından problemli bir insan profili çizerek.
daha da beter olan o ayrımda ayakta dikilip lafın sözün bitmesi için bekletiyorsun insanı. yapmayın bunu. gerekirse yolu uzat ama 10m için 8m'lik konu aç, kalan 2m'de de vedalaşma ritüeline vakit kalsın.
edit: umut sarıkaya'nın karikatürü var imiş bu konuda (ki olmasa şaşardım zaten) peki umut sarıkaya benden önce bunu nasıl akıl etti !!!?!!? biz bunları tartıştık zamanında buralarda #35011952
esra erol'da evlen benimle
-
üniversitede ders olarak okuttuğum tek program.
not: rektörüm.