hesabın var mı? giriş yap

  • yok hamileydi, yok anneydi, yok yaşlıydı diye herkese bedava istanbulkart vermeyi durdursunlar öğrencilerle uğraşacaklarına. yüksek lisans yapan bir öğrenci neden indirimli kullanamasın. asıl sorun bedava kullananlar. yaş farketmeksizin dolu kişide görüyorum bunu.

    edit: yazım yanlışı düzeltildi.

  • dışarıdan alınan her türlü paketlenmiş peynirin pabucunu dama atabilecek tat iddiasında, lezzetli bir mutfak hazırlığı. denemeli*.

    bir de ev yapımı peynir denince, benim aklıma nedense hep tv'den izlediğim heidi çizgi filminde, dağ başındaki dedenin ateşte kızarttığı mis gibi keçi peynirleri geliyor. imrendirici.

    gelelim malzemelere:

    10 litre keçi/koyun sütü
    yarım bardak üzüm sirkesi
    iki avuç kadar deniz tuzu
    10 litre sütün kaynayabileceği büyüklükte bir tencere
    bu tencerede rahatlıkla karıştırabileceğiniz kadar uzun saplı bir kepçe
    delikli kepçe
    büyükçe bir parça tülbent
    mümkünse bir peynir sepeti/kalıbı

    ve yapımı:

    1 10 litre sütü tenceremize alıp kısık ateşte yavaş yavaş ısıtıyoruz ki birden dibi tutmasın. sütü kaynayıncaya kadar ısıtacağız.
    (peynir mayası ile peynir yapmaktan en büyük farkı bu, çünkü maya ne de olsa canlı bir organizma olduğu için kaynamaya gelmiyor ve sütü yalnızca belli bir dereceye kadar ısıtmak konusunda daha dikkatli olmak gerekiyor)

    2sütün kaynamasını beklerken tuzu, sirkeyi ve peynir kalıplarının içine tülbentleri hazırlıyoruz. tülbentleri yerleştirdikten sonra kalıbın içini de hafifçe tuzluyoruz.

    3süt kaynadığında yarım bardak sirkeyi yavaş yavaş karıştırarak döküyoruz. ocağı ve tencerenin kapağını kapatıyoruz. çok değil, 5 dakika kadar tencereye dokunmuyoruz.

    4evet, 5 dakika sonra kapağını açtığımızda, delikli kepçeyle sütün nasıl kesildiğini görebiliyoruz.

    5kalıbımızı suyu süzülebilecek bir yere -mesela lavabonun içine - koyup, delikli kepçeyle aldığımız süt kesiklerini biraz süzdükten sonra kalıbımıza döküyoruz ve hafifçe tuzluyoruz. püf noktası, kalıba dökülenleri iyice bastırıp arada hava kalmamasını sağlamak.

    6aynı işlemi kalıbımız doluncaya kadar tekrar ediyoruz. süt kesiklerini döküp, biraz sıkıştırıp sonra da hafifçe tuzluyoruz. kalıbımız dolunca tülbentle üstünü örtüp serin bir yerde, kalıbın altından suyu süzülebilecek şekilde bekletiyoruz.

    7ertesi gün kalıbı ters çevirip peynirimizi çıkardığımızda böyle oluyor...

    8 bekledikçe dışı kuruyor, kabuğu sertleşiyor. kıvamı deri tulum değil de, daha çok teneke tulum gibi ama daha kar beyazı.

    9 afiyetle.

    kaynak: papatya papadopoulos

  • fatih eminönü’nde, baklava ve tatlı üreticileri derneği'nin düzenlediği 'baklava festivali'nde vatandaşlara 3 ton baklava dağıtıması sonucu oluşan görüntülerdir. dağıtım sırasında baklava almak için birbiriyle yarışan vatandaşlar, beyin görmüş zombi gibi baklavaları talan etmekte ve ortaya şu iğrenç görüntüler çıkmaktadır. yazıktır, kişiliksiz ve görgüsüzlükte dünya liderliğine oynamaktayız.
    (bkz: başkaları adına utanmak)

  • insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".

    evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.

    sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.

    hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.

  • gebze halkalı hattı ile yeni tanıştığımız şu günlerde size bir müthiş -bence- hizmet sunuyorum ekşidaşlar

    karşınızda gebze-söğütlüçeşme arası durakların, kendinden bir önceki durağa olan zaman farkı

    13.03.2019 17.35 ekleme:
    yazdığım saatler hattın boşken olan saatleri. mesai saatleri için 15 dk bekleme ardından söğütlüçeşme’ye tıklım tıklım dolu gelen araca, söğütlüçeşme’deki tıklım tıklım kalabalık eklendi, çoğumuz binemedik. yollar boştur şimdi arkadaşlar, yollara saldırın, herkes marmarayda

    06.29 gebze
    06.31 darıca
    06.33 osmangazi
    06.35 gtü
    06.38 çayırova
    06.41 tuzla
    06.44 içmeler
    06.46 aydıntepe
    06.48 güzelyalı
    06.50 tersane
    06.53 kaynarca
    06.56 pendik
    06.58 yunus
    07.01 kartal
    07.04 başak
    07.06 atalar
    07.08 cevizli
    07.11 maltepe
    07.13 süreya plajı
    07.15 idealtepe
    07.17 küçükyalı
    07.19 bostancı
    07.22 suadiye
    07.25 erenköy
    07.27 göztepe
    07.29 feneryolu
    07.32 söğütlüçeşme

  • biz bu takımlara olan sevgimizi metin oktay'dan, lefter'den, baba hakkı'dan aldık. çocukluğumuzda sokak aralarında top oynarken, sert bir şut çekip gol atınca "hamiiii" diye; frikikten gol atınca "prekaziiiii" diye; çalım atıp da gol attığımızda "rıdvaaan" diye; gol kurtardığımızda "schumacher" diye sevinç naraları attık. hangi takımı tuttuğumuzun önemi yoktu. sonraları hayatlarımıza aziz yıldırım'lar, ünal aysal'lar, demirören'ler, hacıosmanoğulları, melo'lar, emre'ler, volkanlar girdi. futbol bütün masumiyetini kaybetti. şu geldiğimiz hale bakın. bu durumdan memnun olup da hala futboldan zevk alan varsa gölge etmesinler başka ihsan istemem.

  • gazeteci metin cihan tarafından ortaya atılan iddialardir.

    iddiaya göre kamuya alımlarda tugva referansları kullanılmis ve bunların sistematik listeleri tutulmuş. is o noktaya varmış ki, devlet kurumlarından tugva'ya verileri aktaracak hat bile kurulmuş.

    yarın birgun bu ülkeye hukuk geldiğinde torpil ile kadrolasanlarin hukuk önünde hesap verebileceği önemli bir delil olarak karşımızda duruyor.

    kaynak:
    https://twitter.com/…?t=9yghwqvhyh7rjrvihh8jxg&s=19

  • - neden böyle bir şey yapma ihtiyacı duyuyorsun
    + hoşuma gidiyor
    - tamam

    sonra da kızı öpüyor agsgafags bu ne saçma bir diyalog ne saçma bir ortam ne saçma sapan bir nesil aw